Hüseyin Şubukşi
TT

Yaklaşan ekonomik değişimleri okuma girişimi!

Çok sayıda ekonomi analisti, ABD borsasını ihtiyatlı ve endişeli bir halde takip ediyor. Birçok kişi, şu anda ABD borsasında medya ve yatırımcı ilgisinin önemli bir kısmını kendisine çeken yapay zeka sektörüne ayrılan yatırımların değerinde büyük ve şişirilmiş bir balonun oluştuğuna inanıyor. Bu endişeler, yapay zeka sektöründeki büyüme hızının, 1999'da patlayan meşhur balonundan önce internet sektörünün kaydettiği büyüme hızını geçtiğini gösteren destekleyici istatistiklerle güçleniyor. Hatta, 1929'daki çöküşünden önce borsada görülen büyüme hızını bile geride bıraktı. Söz konusu çöküş, Büyük Buhran'ı tetikleyerek ABD ekonomisini tamamen durma noktasına getirmişti.

Ancak jeopolitik değişimler, etkileri genellikle muazzam ve sürekli olduğundan, onları anlamak için izlemeye, ilgilenmeye, üzerinde düşünmeye ve analiz etmeye değer bir konu olmaya devam ediyor.

Çok sayıda uzmanın son iki bin yılın en önemli ve kayda değer değişimi olarak gördüğü, büyük ölçekli köklü değişimler yaşanıyor. 1980 yılında tüm Avrupa ülkelerinin toplam ekonomik çıktısı Çin’in on katıydı. Bugün Çin ekonomisi, tüm Avrupa ülkelerinin toplam ekonomileriyle hemen hemen aynı büyüklükte. 2050 yılına kadar, tüm Avrupa ülkelerinin toplam ekonomilerinin Çin'inkinin yarısından daha küçük olması öngörülüyor.

Eşit derecede önemli ve dikkat çekici bir diğer değişim ise Hindistan ekonomisinde yaşanıyor. Bir asır önce 100 bin İngiliz askeri, o zamanlar 300 milyonluk bir nüfusa sahip olan Hindistan Yarımadası'nı işgal etmişti. Çok da uzun olmayan bir zaman önce, 2000 yılında ise İngiliz ekonomisi Hindistan ekonomisinin dört katı büyüklüğündeydi. Bugün Hindistan ekonomisi, İngiliz ekonomisini büyük ölçüde geride bıraktı, Japonya ve Almanya'yı da geçerek Amerika Birleşik Devletleri ve Çin'den sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olma yolunda ilerliyor. 2050 yılına kadar Hindistan ekonomisinin İngiliz ekonomisinin dört katı büyüklüğünde olması öngörülüyor. Bu, gerçek anlamda bir Asya çağı.

Etkili ekonomik rüzgarlarda dikkat çekici güçlü bir eğilim yaşanıyor. Ancak ABD borsa yatırımcılarını rahatlatan ve bir yapay zeka balonunun henüz çok uzakta olduğuna dair inançlarını pekiştiren şey, düşük faiz oranları eğilimi ve ABD Merkez Bankası'nın da bu politikaya yönelik destekleyici duruşu. ABD Merkez Bankası, ülkenin en önemli stratejik ekonomik hedefi olan ABD'nin güvenli bir yatırım merkezi ve en etkili, istikrarlı ve küresel olarak kabul gören para biriminin sahibi olarak kalmasını sağlamak için para basmaya bağımlı hale geldi. Önemli bir tarihi olayı hatırlamak belki de çok faydalı olacaktır: 12 Ağustos 2020'de, Birleşik Krallık'ın ekonomik verileri açıklandığında yaşananlar. O tarihte, Birleşik Krallık'ın GSYİH'si yüzde 21'den fazla düştü; bu, büyük bir gücün ekonomisinde eşi benzeri görülmemiş bir düşüştü. Haberin duyulmasından 15 dakika sonra, İngiliz borsa yatırımcıları hisse senetlerinin yüzde 3'ten fazla yükseldiğini görünce şaşırdılar, zira bu, mantığa ve tüm ekonomik ve finansal ilkelere meydan okuyan bir olguydu. Ancak sebep bilindiğinde şaşkınlık ortadan kalkar. 2008 krizi ve Büyük Küresel Finans Kriz'den bu yana kapitalizm, yaşam destek ünitesinde, damardan besleniyor. Merkez bankaları sınırsız para basıyor ve borsalar para basımına bağımlı hale geldi.

Yapay zeka alanında, başlıca aktörlerin ABD ve Çin olduğu büyük bir mücadele sürüyor. Hint şirketleri de gerekli ve ilgili programlama alanında önemli bir rol oynuyor. Ancak Avrupa ve çeşitli şirketlerinin bu alanda gerçek bir varlığı yok. Yapay zeka ekonomisi, internet ekonomisinden önemli ölçüde farklı. Yapay zeka ekonomisi, kontrolsüz büyümesine ve kontrol kaybına yönelik uyarılarılarla kendisine karşı sistematik bir savaşla karşı karşıya. Yapay zeka araçlarının, platformlarının ve uygulamalarının kısıtlanması çağrıları giderek yükseliyor ve gelişimini engellemek için yasa, politika ve düzenlemelerin yürürlüğe girmesi talep ediliyor. Bu durum, yatırımcıların umduğu gibi gelişme potansiyelini engelleyebilir.

Yapay zeka muazzam değişimler vaat ediyor ve bugün bu konuda gördüklerimiz, duyduklarımız ve okuduklarımız buzdağının sadece görünen kısmı. Ancak bu heyecana kaygı ve korku da eşlik ediyor, çünkü yapay zeka ve gelişimi ulusal ekonomiler için bir tehdit oluşturuyor. Yapay zeka çok sayıda işi ortadan kaldırdığından, yapay zekaya yapılacak yatırımın kapsamı ve geleceği, kendisine eşlik edecek toplumsal maliyetler konusunda endişeler mevcut. Önümüzdeki günler, yapay zeka için değişim rüzgarlarının hangi yöne eseceğini ve nihayetinde hangi yönde değerlendirileceğini anlamak açısından önemli olacak.