Scorsese'den sinemadaki çizgi roman "istilasına" çözüm önerisi

"Sinemayı kurtarmak zorundayız" deyip sevdiği yönetmenleri saydı

Scorsese, 2019'da Marvel filmlerinin sinema olmadığını söylemiş ve onları tema parkı eğlencelerine benzetmişti. Scorsese'nin yorumları Marvel hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı (Disney)
Scorsese, 2019'da Marvel filmlerinin sinema olmadığını söylemiş ve onları tema parkı eğlencelerine benzetmişti. Scorsese'nin yorumları Marvel hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı (Disney)
TT

Scorsese'den sinemadaki çizgi roman "istilasına" çözüm önerisi

Scorsese, 2019'da Marvel filmlerinin sinema olmadığını söylemiş ve onları tema parkı eğlencelerine benzetmişti. Scorsese'nin yorumları Marvel hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı (Disney)
Scorsese, 2019'da Marvel filmlerinin sinema olmadığını söylemiş ve onları tema parkı eğlencelerine benzetmişti. Scorsese'nin yorumları Marvel hayranları tarafından tepkiyle karşılanmıştı (Disney)

Ünlü yönetmen Martin Scorsese, Hollywood'un durumuna değinerek sinemanın süper kahraman ve seri filmlerden nasıl kurtarılabileceği hakkında konuştu. 

80 yaşındaki Scorsese, sinema kariyerini Taksi Şoförü (Taxi Driver) ve Arka Sokaklar (Mean Streets) gibi filmlerle öne çıktığı 1970'lerden bu yana başarıyla sürdürüyor.

50'den fazla filmi olan yönetmenin son filmi Dolunay Katilleri (Killers of the Flower Moon), sonbaharda gösterime girecek.

İtalyan asıllı Amerikalı yönetmen, 9 kez En iyi Yönetmen Oscar'ına aday olmuş ve heykelciği bir kez evine götürmüştü. 

Scorsese, GQ'ya verdiği röportajda çizgi romanların etkisi altındaki Hollywood sinemasının mevcut durumu hakkında konuştu:

Buradaki tehlike bunun kültürümüze yaptığı şey. Çünkü artık filmlerin sadece bunlardan ibaret olduğunu düşünen nesiller olacak. Zaten böyle düşünüyorlar. Bu da bizim daha güçlü bir şekilde karşı koymamız gerektiği anlamına geliyor.

Scorsese, sinemaseverlere Safdie Kardeşler ve Christopher Nolan gibi yönetmenlerin filmlerini izlemelerini önerdi. 

Scorsese, "Sinemayı kurtarmak zorundayız" dedi ve ekledi: 

Üretilen içeriğin gerçekten sinema olmadığını düşünüyorum.

Hollywood sineması için "üretilmiş içerik" benzetmesini yapan yönetmen, günümüzdeki yapımları "yapay zekanın film çekmesine" benzetti:

Bu filmler size ne kazandıracak? Bir şeyi tüketmek ve sonra onu zihninizden, tüm vücudunuzdan atmak dışında, anlıyor musunuz? Peki size ne veriyor?

Scorsese, Hollywood'un son dönemdeki durumu hakkında konuşan ilk tanınmış yönetmen değil. 

Senarist ve yönetmen Charlie Kaufman da "ayartıcı" Hollywood filmlerini, "çöp" olarak nitelendirmiş ve bu tür filmlerin sıradan izleyici için kaliteli sinemayı sulandırdığına dair benzer duygularını ifade etmişti. 

Kaufman'ın bu sözlerine bağımsız yönetmen Richard Linklater da benzer şekilde tepki vermişti.

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature