Esrarın korkutan etkisi keşfedildi: Vücutta ağır metal biriktiriyor

Yalnızca tütün içenler de tehdit altında

Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen günümüzde ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen günümüzde ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
TT

Esrarın korkutan etkisi keşfedildi: Vücutta ağır metal biriktiriyor

Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen günümüzde ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)
Esrar, Orta Asya ve Hint kökenli olmasına rağmen günümüzde ılıman ve tropik bölgelerin çoğunda yetiştirilen kenevir bitkisinin yapraklarından elde ediliyor (AFP)

ABD'nin saygın kurumlarından Columbia Üniversitesi araştırmacıları, esrar ürünleri tüketen kişilerin vücutlarında şaşırtıcı derecede yüksek düzeyde ağır metal birikimi tespit etti.

Araştırmada, 7 binden fazla katılımcının kan ve idrar örneklerinden elde edilen veriler incelendi.

Katılımcılar, yalnızca esrar kullananlar, yalnızca tütün kullananlar, her ikisini de içenler ve hiçbirini içmeyenler olarak 4 gruba ayrıldı.

Hakemli bilimsel dergi Environmental Health Perspectives'de yayımlanan bulgular, endişe verici bir sonucu gözler önüne serdi: Esrar kullanan kişilerin hem idrar hem de kan örneklerinde daha yüksek seviyede kadmiyum ve kurşun vardı.

Şimdiye dek esrarın zarar potansiyelinin diğer birçok uyuşturucu maddeyle karşılaştırıldığında epey düşük olduğu düşünülüyordu.

Ancak esrarın üretildiği kenevir bitkisinin ağır metal maruziyetiyle bağlantılı olabileceğine dair de şüpheler vardı.

Ağır metaller, kanserden beyin hasarına kadar çok çeşitli tıbbi sorunlara yol açabiliyor.

Araştırma makalesinde, "Kenevir bitkisi bilinen bir 'metal çöpçüsü' olduğundan, esrar kullanan bireylerin kullanmayanlara kıyasla daha yüksek metal biyobelirteç düzeylerine sahip olacağını varsaydık" ifadeleri yer aldı.

Buradaki "çöpçü" terimi, kenevirin toprak, gübre, su ve böcek ilaçlarındaki metalleri emerek bunları temizlediği anlamına geliyor.

Ancak araştırmacılar, ağır metal kaynaklarından izole edilecek şekilde özenle yetiştirilen bitkilerin hâlâ güvenli olabileceği görüşünde.

Çalışmada ayrıca, hem esrar hem tütün kullananların ve yalnızca tütün içenlerin kan ve idrarında da önemli seviyelerde ağır metale rastladı.

Bu da genel olarak sigara içmenin tehlikeleriyle ilgili yerleşik düşünceleri destekler nitelikte.

Independent Türkçe



Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
TT

Beyinde Hepatit C virüsü bulundu: Şizofreni ve bipolar semptomlarını açıklayabilir mi?

Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)
Virüslerin, bazı psikiyatrik semptomlarla ilişkili olduğu düşünülse de daha önce bir kanıt bulunamamıştı (Pexels)

Bilim insanları şizofreni ve bipolar bozukluktan muzdarip kişilerin beyin zarında Hepatit C virüsü tespit etti. Bulgular bu kişilerdeki bazı semptomlara enfeksiyonun yol açabileceğine işaret ediyor.

Şizofreni, bipolar bozukluk ve majör depresyon gibi sorunların bazı psikiyatrik belirtileri uzun zamandır viral enfeksiyonlarla ilişkilendiriliyor. Ancak bugüne dek bu teoriyi doğrudan destekleyecek bir virüse beyinde rastlanmamıştı.

Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacılar bu durumun virüslerin doğrudan beyne girmeyip beyin zarını hedef almasından kaynaklanabileceğini söylüyor.

Bulguları hakemli dergi Translational Psychiatry'de 14 Temmuz Pazartesi günü yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, şizofreni, bipolar bozukluk veya majör depresyonu olan kişilerin ölümden sonra beyinlerinden alınan koroid pleksus örneklerini, sağlıklı bireylerin beyinlerinden alınanlarla karşılaştırdı.

Koroid pleksus, sıvı dolu boşlukların yani ventriküllerin zarını oluşturan ve özellikle beyni ve omuriliği koruyan beyin omurilik sıvısını üreten hücre topluluğunu ifade ediyor. Daha önceki çalışmalarda beyin içinde virüs keşfedilmediği için virüslerin bulaştığı bilinen bu bölgeye odaklandılar. 

Araştırmacılar 3 binden fazla hücreyi saptayabilen bir teknolojiyi kullanarak şizofreni veya bipolar bozukluktan muzdarip kişilerden alınan örneklerde daha fazla virüs tespit etti. Ancak sadece bu kişilerin beyin zarında Hepatit C vardı. 

Ayrıca kronik Hepatit C tanısı olan bazı kişilerde virüse rastlanmadı. Bu da enfeksiyonun her zaman beyin zarına ulaşmadığını gösteriyor

Bilim insanları daha sonra yaklaşık 285 milyon kişinin sağlık verilerinin tutulduğu bir veritabanına başvurdu. Şizofreni hastalarının yüzde 3,6'sında ve bipolar bozukluğu olanların yüzde 3,9'unda Hepatit C virüsünün belgelendiği saptandı. 

Majör depresyonu olanların neredeyse yüzde 1,8'inde virüs tanısı görülürken, kontrol grubunda bu oran sadece yüzde 0,5'ti. 

Ayrıca beyin zarında Hepatit C olan kişilerin, öğrenme ve hafızayla ilgili beyin bölümü hipokampusunda virüse rastlanmadı. Ancak yine de virüsün varlığı, hipokampustaki gen ifadesini değiştiriyordu. Bu durum zarda meydana gelen bir enfeksiyonun, beyin fonksiyonlarını ve davranışını etkileyebileceği ihtimaline işaret ediyor.

Araştırmacılar bulguların, şizofreni veya bipolar bozukluğu olan herkesin Hepatit C enfeksiyonu olduğunu göstermediği uyarısında bulunuyor. Ancak beyin zarındaki virüsün, semptomlarla ilişkili olabileceğini gösteriyor.

Bu rahatsızlıklardan muzdarip kişilere virüs testi yapılması ve buna yönelik tedavi uygulanması semptomların azaltılmasına katkı sağlayabilir. Enfeksiyon genellikle antiviral ilaçlarla tedavi ediliyor.

Çalışmaya liderlik eden Sarven Sabunciyan "Bulgularımız, bazı kişilerin enfeksiyon nedeniyle psikiyatrik semptomlar yaşıyor olabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor:

Hepatit C enfeksiyonu tedavi edilebildiğinden, bu hastalara antiviral ilaçlar verilerek psikiyatrik semptomlarının azalmasına yardımcı olunabilir.

Independent Türkçe, Johns Hopkins Üniversitesi, Neuroscience News, Translational Psychiatry