Fransa'dan İsrail, Lübnan ve Hizbullah'a üç aşamalı ateşkes teklifi

Hizbullah güçlerinin sınır hattının 10 kilometre kadar gerisine çekilmesi teklif edildi

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
TT

Fransa'dan İsrail, Lübnan ve Hizbullah'a üç aşamalı ateşkes teklifi

İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)
İsrail'in Güney Lübnan'a düzenlediği hava saldırısının ardından dumanlar yükseliyor (AFP)

Fransa yönetimi, Lübnan-İsrail sınırındaki anlaşmazlıkların giderilmesi için Beyrut'a yazılı bir ateşkes teklifi sundu.

Reuters'ta yer alan habere göre teklifte, İran destekli Hizbullah güçlerinin sınır hattından 10 kilometre içeri çekilmesi önerildi.

Konuyla ilgili 4 Lübnanlı ve üç Fransız yetkilinin aktardığına göre, ateşkes teklifi, geçen hafta Fransa Dışişleri Bakanı Stephane Sejourne tarafından Lübnan Başbakanı Necip Mikati'ye sunuldu.

Paris yönetimi tarafından hazırlanan planın, "kontrolden çıkma riski bulunan bir çatışmayı engelleme" amacı taşıdığı ifade edildi.

Üç aşamalı plan, 10 günlük bir gerginliği azaltma sürecinin ardından taraflar arasında sınır müzakereleri yürütülmesini öngörüyor.

Fransa'nın teklifinde Lübnanlı silahlı gruplar ve İsrail'in birbirlerine karşı yürüttükleri tüm askeri operasyonları durdurmaları talep ediliyor. 

Ayrıca Lübnanlı silahlı grupların sınır hattındaki tüm birliklerini 10 kilometreye kadar geri çekmesi ve askeri tesislerini boşaltması teklif ediliyor.

Fransız diplomatik kaynaklardan biri, planın İsrail, Lübnan ve Hizbullah yönetimlerine sunulduğunu aktardı.

Gazze savaşıyla birlikte Lübnan-İsrail sınırında da tansiyon yükselmiş, İsrail güçleriyle Hizbullah arasında zaman zaman çatışmalar yaşanmıştı. Sınır hattında büyük kapsamlı ve uzun süreli bir çatışma ihtimalini engellemek için bazı Batılı ülkeler arabulucu rolüne soyunmuştu.

Ancak Hizbullah yönetimi, Gazze'deki savaş bitene kadar hiçbir resmi müzakereye oturmama konusunda kararlı.

Hizbullah'ın üst düzey isimlerinden Hassan Fadlallah, Gazze savaşını işaret ederek teklifle ilgili, "Düşman bize şartlar dayatacak pozisyonda değil" ifadelerini kullandı.

İsrailli bir yetkili ise teklifin kendilerine ulaştığını ve konunun hükümet tarafından değerlendirildiğini söyledi.

Beyrut yönetiminden kaynaklar da henüz teklife bir yanıt verilmediğini ve herhangi bir anlaşma imzalanmadığını aktardı.

7 Ekim'deki Hamas saldırılarının ardından bölgede başlayan gerginlik nedeniyle, sınırın her iki tarafından onbinlerce kişi evlerini terk ederek farklı noktalara göç etmek zorunda kalmıştı.

İsrail'in Lübnan'a yönelik düzenlediği saldırılarda 170'i Hizbullah savaşçısı olmak üzere 200 kişi hayatını kaybederken, Hizbullah'ın saldırılarında 10 İsrail askeri ve 5 sivil yaşamını yitirmişti.

Daha önce birçok Batılı yetkili Beyrut'a ziyaretler düzenleyerek tansiyonun düşürülmesi için Lübnan hükümetiyle görüşmeler gerçekleştirmişti.

Lübnan'la tarihsel bağları bulunan Fransa da arabuluculuk çabalarıyla öne çıkan aktörlerden biri oldu. Fransa'nın Lübnan'da yaşayan 20 bin vatandaşı ve BM Barış Gücü kapsamında görev yapan 800 askeri bulunuyor.



İsrail Hava Kuvvetleri subayı Azarzar ve eşi kripto ödemeler karşılığında İran istihbaratına casusluk yapmakla suçlanıyor

2024’te İran adına casusluk şüphesiyle gözaltına alınan bir kişinin İsrail polisi tarafından paylaşılan fotoğrafı (Arşiv)
2024’te İran adına casusluk şüphesiyle gözaltına alınan bir kişinin İsrail polisi tarafından paylaşılan fotoğrafı (Arşiv)
TT

İsrail Hava Kuvvetleri subayı Azarzar ve eşi kripto ödemeler karşılığında İran istihbaratına casusluk yapmakla suçlanıyor

2024’te İran adına casusluk şüphesiyle gözaltına alınan bir kişinin İsrail polisi tarafından paylaşılan fotoğrafı (Arşiv)
2024’te İran adına casusluk şüphesiyle gözaltına alınan bir kişinin İsrail polisi tarafından paylaşılan fotoğrafı (Arşiv)

İsrail Başsavcılığı, Hayfa Körfezi’ndeki Kiryat Yam kentinde yaşayan 27 yaşındaki Şimon Azarzar hakkında, İran istihbaratına İsrail’deki “hassas” tesis ve noktalarla ilgili görüntü ve bilgi aktardığı iddiasıyla hazırladığı iddianameyi bugün mahkemeye sundu.

İsrail polisi ile iç güvenlik teşkilatı Şin Bet’in ortak açıklamasına göre Azarzar ve eşi – her ikisi de Yahudi İsrail vatandaşı – geçen ekim ayında İran istihbaratıyla iş birliği yaptıkları ve doğrudan talimat alarak güvenlik amaçlı görevler yürüttükleri şüphesiyle gözaltına alındı.

Açıklamada, soruşturmanın Azarzar’ın bir yılı aşkın süredir İran istihbarat unsurlarıyla doğrudan temas halinde olduğunu ortaya çıkardığı belirtildi. Zanlının bu süre içinde İsrail’deki hassas bölgeleri fotoğrafladığı, koordinatlarını ilettiği ve İsrail ordusundaki üslere ilişkin bilgi sağlamayı teklif ettiği ifade edildi.

Ayrıca Azarzar’ın, Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir üste yedek hizmet veren eşinin görevinden yararlanarak orduya ve askeri tesislere ilişkin bilgilere eriştiği öne sürüldü.

Açıklamaya göre sanık, gerçekleştirdiği faaliyetler karşılığında dijital para transferleri yoluyla ödeme aldı.

Orduda hemşire olarak görev yapan eşi de aynı suçlamayla gözaltına alındı; ancak hakkında hazırlanan iddianame henüz tamamlanmadı. Eşinin İran istihbaratı tarafından işe alındığını bilmediğini, kendisinden elde ettiği bilgilerin sıradan eş sohbetlerinden ibaret olduğunu savunuyor.

Bu olay, İsrail’de son bir ay içinde İran adına casusluk yaptıkları iddiasıyla hazırlanan beşinci iddianame niteliğinde. Güvenlik birimlerine göre zanlıların çoğu maddi saiklerle hareket etti. Bu kişiler, benzer suçlamalarla tutuklu bulunan yaklaşık 40 kişiyle birlikte, Filistinli güvenlik tutuklularının da bulunduğu Damon Cezaevi’nde özel bir bölümde tutuluyor.

Öte yandan İran da son günlerde İsrail adına casusluk yaptıkları gerekçesiyle kendi vatandaşlarından oluşan yedi kişilik bir hücreyi yakaladığını duyurdu.


BM Güvenlik Konseyi yarın “Gazze Gücü” için oylamaya gidiyor… Washington–Moskova hattında veto gerilimi

Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
TT

BM Güvenlik Konseyi yarın “Gazze Gücü” için oylamaya gidiyor… Washington–Moskova hattında veto gerilimi

Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde Filistinli mülteciler havaların soğumasıyla çadırlarda zor şartlarda yaşıyor(Reuters)

ABD’nin Gazze için Başkan Donald Trump tarafından açıklanan yol haritasını benimsetmeyi amaçlayan karar tasarısı, Müslüman  ve Arap ülkelerinin desteğiyle  pazartesi günü Güvenlik Konseyi’nde oylanacak. Ancak Rusya'nın veto hakkını kullanma ihtimali büyük bir tehdit oluşturuyor. Rusya’nın metni, BM’nin “uluslararası istikrar gücü” için seçenekler sunmasını talep ediyor ve Trump’ın öngördüğü “Barış Konseyi”ne yapılan atıfları metinden çıkarıyor.

ABD diplomasisi, haftalardır müzakere edilen tasarının oylamasına hazırlanmak için temaslarını yoğunlaştırdı. Washington, bu kararın, 20 maddelik ABD planının ikinci aşamasına geçilmesi için hukuki zemin oluşturmasını ve uluslararası istikrar gücüne resmiyet kazandırmasını hedefliyor.

Müzakerelerde, veto hakkına sahip beş daimî üye dahil 15 ülke arasında zaman zaman gerilim yaşandı. Rusya, Fransa ve Cezayir, tasarıya Filistin devletinin açıkça desteklenmesini eklemek isterken; Çin, Trump planının tamamen metinden çıkarılmasını talep etti. Birçok üye ayrıca Gazze’deki geçiş sürecinde Filistin Yönetimi’nin rolünün netleştirilmesini istedi.

sadfer
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (Reuters)

Tasarıda, “Filistin Yönetimi’nin reform programını samimiyetle uygulaması ve Gazze’nin yeniden imarında ilerleme sağlanması sonrasında, Filistin devletine giden güvenilir bir yolun oluşabileceği” belirtiliyor. ABD, İsrail ve Filistinliler arasında “barışçıl ve müreffeh bir ortak gelecek için siyasi ufuk” belirleyecek bir diyalog başlatacağını da vurguluyor.

Oylama, BM Güvenlik Konseyi Başkanlığı tarafından pazartesi günü ABD saatiyle 17.00’de yapılacak.

Rusya’nın itirazı ve karşı tasarısı

Rusya’nın veto kullanma ihtimali masada. Moskova’nın sunduğu karşı tasarı, ABD metninden duyduğu rahatsızlığın işareti olarak değerlendiriliyor. Çin’in de Rus tutumuna yakın durduğu bildirildi. Diplomatik kaynaklar, tasarının en az dokuz oyla kabul edilebileceğini, Rusya ve Çin’in ise veto yerine çekimser kalmayı tercih edebileceğini öngörüyor.

ABD’nin BM Daimî Temsilciliği, Rusya’nın hamlesine tepki göstererek “Müzakerelerin kritik aşamasında fitne yayma çabalarının Gazze’deki Filistinliler için ağır sonuçlar doğurabileceğini” belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump planının “Ortadoğu’da barış için en iyi yol” olduğunu savunurken, oylamanın süreci ileri taşıyacağını ifade etti. ABD’nin BM Büyükelçisi Mike Waltz ise “Washington Post” için kaleme aldığı yazıda, tasarıya karşı çıkmanın “Hamas’ın yönetiminin sürmesi ya da İsrail’le yeni bir savaşın” tercih edilmesi anlamına geleceğini söyledi.

İngiltere de tasarıya destek vererek tarafları “Trump planını uygulamak üzere birlikte çalışmaya” çağırdı.

ABD tasarısının içeriği

11 maddelik ABD tasarısı, Trump’ın açıkladığı Gazze savaşını bitirme planını onaylıyor. Metin, Gazze’nin yeniden inşasını koordine edecek uluslararası hukuki statüye sahip geçici bir “Barış Konseyi” kurulmasını memnuniyetle karşılıyor. Ayrıca insani yardımların tam kapasiteyle yeniden başlaması gerektiğini vurguluyor.

dfrgt
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şehri'ne düzenlediği gece baskınında yıkılan bir evin enkazının altından bir ceset çıkardı (AFP)

Önemli maddelerden biri, Gazze’de “uluslararası geçici istikrar gücü” kurulmasını öngörüyor. Bu güç, Mısır ve İsrail’le yakın koordinasyon içinde sınırların denetimi, güvenliğin sağlanması ve silahsızlandırma görevlerini üstlenecek.

Rusya’nın tasarısı

Yedi maddelik Rus tasarısı ise Gazze’de ateşkes ve rehine takası sürecini memnuniyetle karşılıyor ve BM Genel Sekreteri’nden “Gazze’de istikrar gücü seçeneklerine ilişkin acil rapor” talep ediyor. Ayrıca Gazze’de demografik veya bölgesel değişiklik girişimlerini reddediyor; iki devletli çözüm ve Gazze–Batı Şeria bütünlüğünün korunmasını vurguluyor.

Rusya, BM’nin “hesap verebilirlik ve gözetim” rolünü güçlendirmesi gerektiğini savunarak ABD metninin temel BM kararlarına yeterince dayanmadığını öne sürdü.


Arakçi: Nükleer programımız UAEA düzenlemelerine uygun olarak ilerliyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

Arakçi: Nükleer programımız UAEA düzenlemelerine uygun olarak ilerliyor

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi bugün yaptığı açıklamada, Tahran'ın barışçıl çözümler ve diyaloğa bağlı olduğunu belirterek, nükleer programının Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) düzenlemelerine uygun olarak ilerlediğini vurguladı.

Tahran'da düzenlenen ‘Saldırı Altındaki Uluslararası Hukuk... Saldırganlık ve Meşru Müdafaa’ konferansında yaptığı konuşmada Arakçi, İran'ın nükleer programı sorununu çözmek için müzakere yoluna gitmenin gerekliliğine atıfta bulunarak, ABD ve diğer ülkelerin ‘diplomasi dışında bir çözüm bulamayacağını’ ifade etti.

Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump'ın benimsediği ‘güç yoluyla barış’ politikasını eleştirdi ve bunun ‘güç yoluyla hakimiyet kurmaya dayalı yeni bir yaklaşımın örtüsünden’ başka bir şey olmadığını söyledi.

Arakçi, ABD'nin izlediği politikanın ‘diplomasiyi daha fazla militarize ve marjinalize ettiğini’ belirtti.

Tahran, ABD ve üç Avrupa ülkesinin UAEA Yönetim Kurulu'na yeni bir karar taslağı sunma hamlesine karşı uyarıda bulunurken, UAEA ise İran’a, özellikle yüksek oranda zenginleştirilmiş olan uranyum stokunu ‘en kısa zamanda’ doğrulamasına izin vermesi çağrısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre, İran'ın UAEA Daimî Temsilcisi Rıza Necefi cuma günü yaptığı açıklamada şöyle dedi: “UAEA Genel Direktörü’nden artık geçerliliğini yitirmiş önceki kararlara dayalı raporlar sunmasını talep etmek sadece yasa dışı ve haksız olmakla kalmayıp, durumu daha da karmaşık hale getirerek diplomatik sürece yeni bir darbe vurmaktadır.”

“Söz konusu ülkeler, İran halkına mantıksız görüşlerini dayatmak için uluslararası mekanizmaları suistimal etmeye devam ediyor” diyen Necefi, Batı'nın beklenen hamlesinin ‘ABD ve Siyonist varlığın İran'a yönelik saldırganlığı sonucu ortaya çıkan İran'daki güvenlik önlemlerinin uygulanmasında hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini’ vurguladı.

Bu hafta başında G7 tarafından yayınlanan bir açıklamada, İran'dan UAEA ile tam iş birliğini yeniden başlatması ve Trump yönetimi ile doğrudan görüşmelere başlaması istendi.