Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Suudi Arabistan ve BAE ittifakı kalıcıdır

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasındaki sağlam ittifak, müttefikleri ve iki ülke halkını mutlu ederken, düşmanları ise öfkelendiriyor. Bu ittifak, daha önce Mısır ve Bahreyn’de şu an da bir ölçüde Sudan’da istikrar ve devletin bütünlüğünü temsil eden temel Arap çıkarının geçtiği bir köprüdür. Libya’da Müslüman Kardeşler’in ve onları destekleyenlerin Libya tahtını tekeline almaları engellendi.
Husiler vasıtasıyla ve İran silahıyla Yemen’in yıkılmasını engellemeye çalışan ve Yemen’de çalışmaların temelini oluşturan bu ittifak, hiç şüphesiz Humeyni ve İhvan şebekelerinin yanı sıra sol şebekeleri ve siber ortamda Twitter ve benzer platformlarda yorum yapan bazı Suudileri ve BAE’lileri öfkelendiriyor.
Riyad ve Abu Dabi’nin tutumu, Twitter’dan ya da YouTube’daki videolardan değil de doğal kaynaklardan ve resmi kanallardan öğrenilir. Bu, aşikâr bir durumdur. Ancak aşikâr olanı açıklamamız gereken bir zamanda yaşamaya başladık. Daha önce de söylendiği üzere aşikâr olanı açıklamak, en zor görevlerden birisidir.
Aydarus ez-Zubeydi ile Hani İbn Berik başkanlığındaki Geçici Güney Konseyi ile Abdurabbu Mansur Hadi liderliğindeki meşru hükümet arasında bir süredir beklenen çatışmanın patlak vermesinin ardından bazıları, Suudi Arabistan ve BAE arasındaki sağlam ittifaktan şüphelenmeye başladı. Bazı kendini bilmezler de farklı türdeki söylemlerin dozunu artırdı.
Yemenli taraflar arasında düzenlenmesi beklenen ve Suudi Arabistan’ın çağrı yaptığı Cidde Konferansı’nın Riyad ve Abu Dabi arasındaki yüksek koordinasyonla organize edilmesi bekleniyor. Zira Suudi Arabistan ve BAE, Yemen meselesini yakından takip eden iki devlettir.
Tüm bunlar, Suudi Arabistan ve BAE’nin bütün meselelerde (Yemen ve Suriye krizi) mutabık olduğu anlamına mı geliyor?
Rasyonel bir şekilde konuşan akıllı ve adil bir şahsın en yakın iki dostun arasında külli bir değişiklik olmasının mümkün olmayacağını bildiğini varsayıyorum. Fakat temel ittifaklarda önemli olan, tutumların tamamen değişmesi değil, meselelerin özünde, genel hatlarda ve ana hedeflerde anlaşmaktır. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın gözetiminde Suudi Arabistan ve BAE arasında da bu durum meydana geliyor.
Hiç şüphesiz bu iki lider, Sünni ve Şii siyasal İslam gruplarının zararları hakkında net bir vizyona sahip. Ayrıca bu iki lider, gerçek ekonomik kalkınma noktasında da vizyon sahibi kimselerdir.
Büyük kaynakları, Körfez ülkeleri arasındaki büyük nüfusu, coğrafi büyüklüğü, iddialı 2030 Vizyonu ve manevi ağırlığıyla Müslümanların kıblesi, kalplerin odak noktası ve Haremeyn’in koruyucusu Suudi Arabistan ile Basra ve Umman körfezlerindeki önemli konumu, sağlam ekonomisi ve eşsiz kalkınma modeliyle BAE; İran ve Katar’ın yaydığı kaos vebasından, önce kendilerini daha sonra da komşularını kurtarma noktasında köşe taşı mesabesindedir.
Gerisi teferruattır…
“Biz ancak bildiğimiz şeye şahitlik ettik. Biz gaybı da bilmeyiz.” (Yusuf Suresi, 81. Ayet)