Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Taberiye Gölü ve kıyamet

Büyük Taberiye Gölü'nün su seviyesindeki düşüşe ilişkin uyarılar son zamanlarda arttı. Bilim insanları bu düşüşü küresel ısınma ve aşırı pompalama nedeniyle göl suyunun insanlar tarafından tüketilmesi gibi nedenlere bağlıyorlar. Göl, bilindiği gibi, İsrail topraklarında, Golan Tepeleri'nin batısında ve Celile Ovası'nın doğusunda yer alıyor ve “Celile Denizi” olarak da biliniyor.

Göl yaklaşık 166 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor ve deniz seviyesinden yaklaşık 213 metre aşağıda bulunuyor.

Halihazırda gölün mevcut seviyesinin deniz seviyesinden yaklaşık 211,3 metre aşağıda olduğu tahmin ediliyor; bu, gölün tam seviyesinden 3,44 metre daha az, ancak BBC'nin bildirdiğine göre 2001 seviyesinden yaklaşık 3,5 metre daha fazla.

Bu son rakam önemli, neden mi? Çünkü Taberiye'nin kesinlikle kuruyacağı iddiasını çürütüyor.

Taberiye Gölü, insanların balık tuttuğu, geçtiği ve suyunu içtiği dünyadaki diğer göllerden farklı bir göl; siyasi, tarihi ve dini değerleri de var!

Siyasi değeri, İsrail tarafından çalınmış ve İsrail Su İdaresi'nin hakimiyetinde olmasında yatıyor. Maşrık (Levant) bölgesindeki çatışma tarihinin merkezinde yer alıyor. Haçlılara karşı Hıttin Muharebesi sırasında Selahaddin’in ordusu, gölün yakınında kamp kurmuş ve Haçlıların sularına erişimini engellemişti.

Son olarak BBC'nin haberine göre, Foreign Policy dergisi, Hafız Esed'in 2000 yılında Bill Clinton'a söylediği “Taberiye Gölü'nde yüzmek istiyorum” sözüne atıfta bulunarak, Suriye'nin Taberiye Gölü'ne erişim talep ettiğini ve bu talebin barış görüşmelerinin çöküşünde bir etken olduğunu aktarıyor.

Ancak en tehlikeli olanı, gölün dini sembolizmidir. Göl, Hristiyanlar tarafından saygı görmektedir. Hz. İsa'nın ağları boş dönen bazı balıkçıları orada kutsadığı ve tekrar balık tutmalarını söylediği ve bu kez bol balık ile geri döndükleri anlatılır. Sonra Hz. İsa, bir mucize daha göstererek bu suyun üzerindeki meşhur yürüyüşünü gerçekleştirmiştir.

İslam’da bazı dini kaynaklarda, Taberiye Gölü'nün kuruması kıyamet alametlerinden biri olarak kabul edilir.

Yahudiler içinse Taberiye Gölü, Eski Ahit'te “Kinneret” ve “Celile Denizi” gibi isimlerle anılır. Taberiye şehri, Yahudi mirasındaki dört kutsal şehirden biri olarak kabul edilir ve Yahudiler, yukarıdaki haberde de belirtildiği gibi, göl çevresinde her yıl bir dini bayramı kutlarlar.

Bu iç içe geçmiş coğrafyadaki bu su kütlesi, dünyanın bu bölgesindeki çatışmanın karmaşık, iç içe geçmiş ve birbirine bağlı doğasının canlı bir örneğini sunuyor.

Hikâye sadece siyasetle veya kaynaklar için bir mücadeleyle ilgili değildir. Vicdanın vicdana karşı bir savaşıdır. Bu savaş daha tehlikeli ve daha derindir, ancak niyetler temizse ve tarihin kendilerini yazdığı değil, kendilerinin tarih yazdığı adamlar doğmuşsa, çözümü imkânsız değildir!