Hamad Macid
TT

Şerbel Vehbe fırtınası sonrası: Şehirliler ve bedeviler

Eski Lübnan Dışişleri Bakanı Şerbel Vehbe’nin akılsız provokatif açıklamaları fazla ilgiyi hak etmiyor.
Özür dilemesi, ardından hükümeti kurmakla görevli Başbakanı Saad Hariri'nin bunu hoş görmeyen tutumu ve sonunda Vehbe'nin istifasıyla bu sayfa kapandı.
Vehbe’nin şehirliler ve bedeviler ile ilgili açıklamaları Arap dünyamızda muazzam miktarda eleştiri, kınama ve azarlama ile karşılandı. Ancak asıl üzerinde durmayı hak eden nokta, bu provokasyonla başa çıkma tarzıdır. Keza zaman zaman Arap yüzeyine çıkan, bazısı makul ve kabul edilebilir, bazısı da abartılı ve aşırı, en ufak bir bilgelik, denge ve düşünmeden yoksun, iyileştirmekten ziyade inciten tepkilerin takip ettiği Araplar arasındaki onlarca  provokasyonla da.
Provokatöre verilecek karşılığın onu aşarak ülkesine, halkına, örf ve adetlerine, yoksulluğuna ve lehçesine uzanması görgü, nezaket, politika ve incelik açısından uygun değil. Lübnan ve çöp sorununun, siyasi ve ekonomik krizinin çarpık ve akılsız bir açıklama ile ne ilgisi var? Sanki zavallı bakan dışişleri bakanı değil de Beyrut'un Belediye Başkanı. Yahut ekonomik endeksi tutup dibe çeken kendisiymiş gibi.
Daha acı verici ve incitici olan, bazı sembolleri hata yapan halkların bireylerinin, kendilerinin sorumlu olmadıkları bir yetkili ya da medya çalışanının gafları nedeniyle, haysiyetlerine hakaret edildiğini, ekonomik durumları ya da sosyal alışkanlıklarıyla alay edildiği duygusuna kapılmalarıdır.
Örneğin neden bazı Araplar, bedevilerle, çöl veya deveye binmekle alay ediyorlar, halbuki bu kişilerin ülkelerinde de farklı kesimler bulunuyor ve bunlar arasında diğer ülkelerdeki gibi yaşayan cömert bedeviler var.
Bazı Arap gazetecilerin bir bütün olarak Filistin halkıyla alay etmeleri, merkezi ve stratejik Filistin davasından vazgeçtiklerini kamuoyuna duyurmaları, hatta dava anlamına gelen Arapça “el-Kadıyya” kelimesinin Filistin lehçesi ile söylenişi olan "el-Kaziyya" kelimesini kullanarak konuşma tarzıyla alay etmeleri haksızlık değil mi?
Bir Filistinli yetkilinin provokasyonları, bir Filistinli grubun çirkin pozisyonu veya sonuçlarını tartmadan hareket eden insanların dillendirdikleri kötü sloganlar, yahut bazı yetkilileri düşman haline geldiği için neden bir ülkenin coğrafyası ve halkı ile alay ediliyor?
Müttefikler ve dostlar arasında bulunabilecek küçük ve az nüfuslu ülkelerden bahsetmiyorum bile, hiçbir ilgileri olmayan olaylar ve açıklamalar nedeniyle bu küçük ülke ve halklarıyla alay etmek yanlış değil mi?
Övgü ve yergide aşırılık tasvip edilemez. Dinimiz sıcak savaşta öldürme ve idam infazlarında dahi aşırılığı reddeder: “Kim haksızlığa uğrayarak öldürülürse, biz o ölünün “geride kalan” velisine bir yetki verdik “ölünün hakkını öldürenden ister”. O da cana kıyma işinde ileri gitmesin “Şer'î hükümlerin dışına çıkmasın” (İsra 17/33).
Genelleme, eleştiride aşırılığın zararlarından biridir, halklar arasındaki ilişkileri gerginleştirir, nefret ve karşılıklı hakaret tohumlarını eker.
Acı verici olan ise, hızla alev alıp hızla sönen politikacılar arasındaki anlaşmazlıkların aksine halklar arasındaki anlaşmazlıkların alevlerinin kolay kolay sönmemesidir.