Cuma Bukleyb
TT

Ukrayna… Savaş alevleri daha da yükseliyor

Bilindiği üzere Rusya'nın Ukrayna'yı işgal kararı 24 Şubat'ta başladı. Şimdi Mayıs ayındayız ancak savaş henüz sona ermedi, yakın bir zamanda sona ereceğine dair herhangi bir işaret bulunmadığı gibi, savaşın daha da şiddetleneceği öngörülüyor. Üstelik, Rusya’nın başlattığı bu savaşın, Ukrayna sınırlarının dışına taşacağı yönünde değerlendirmeler de söz konusu. Batılı generaller Ukrayna savaşının bir hafta ya da bir yıl sürebileceği gibi tahminlerde bulunuyor, bunun olağan bir durum olduğunu savunan generaller böylelikle güneş ışıklarını bir elek vasıtasıyla kapatmaya çalışmış oluyorlar. Şöyle ki; askeri ve siyasi liderler bir savaşın ne zaman başlayacağını çoğu zaman doğru tahmin edebilirler, savaş başladıktan kısa bir süre sonra ise artık öngörülerin dışına çıkar. Artık savaş, şişeden çıkmış bir cin gibidir, bu gerçeği bilinmesine rağmen çoğu zaman açıkça ifade edilmez.  
Doğrusu Ukrayna savaşı da bir istisna olmayacaktır. Şimdiden 5 milyondan fazla Ukraynalı mülteci, çeşitli komşu ülkelere ve diğer Batı Avrupa ülkelerine dağılmış durumdadır. Her iki taraftan binlerce insan hayatını kaybetmiş ve Ukrayna’daki yıkım milyarlarca dolara ulaşmıştır. Kiev hükümetine sağlanan silah desteğinde bir kesinti söz konusu değildir. Batı medyasında, NATO’nun Ukrayna’ya komşu bir ülkede geniş çaplı bir askeri tatbikat düzenleyeceğine dair haberler yer almaktadır. Britanya basınındaki haberlere göre, Britanya muhtemel tatbikatlara tam teçhizatlı 8 bin askerini gönderecek.  Bu devasa tatbikatın zamanlaması ve yeri, hedefin kim olduğunu açıkça gösteriyor. Tarafların açıklamalarındaki tehdit dozu tüm dünya için oldukça endişe verici bir seviyededir. Elbette savaşın kapsamının genişlemesi ve NATO güçlerinin muharebelere dahil olma ihtimali vardır. Avrupa ve ABD’nin, Rusya'yı savaş meydanında ve ekonomik olarak yenilgiye uğratma hırsı devam etmektedir. Bu da her geçen gün meselenin daha tehlikeli yönlere kaymasına ve sadece Batı ve Rusya için değil tüm dünya için meşum sonuçlar doğmasına neden olabilir.  
İlginçtir ki, Batı'nın Ukrayna'yı her düzeyde destekleme konusundaki istekliliği, hükümetlerin vatandaşlarına benzer desteği sağlama konusundaki isteksizliğiyle çelişmektedir. Batılı hükümetler gün geçtikçe Ukrayna’ya sağladıkları askeri desteğin mali yükünü omuzlarken, vatandaşları savaş nedeniyle artan enflasyon, enerji fiyatlarındaki artış ve gıda tedarikinde yaşanan sıkıntılarla yüzleşmektedir. Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra şiddetli protesto gösterileri düzenlendi. Keza İngiltere’de Mart ayında hayat pahalılığı protesto edildi. Bu gösteriler tüm Avrupa sathında, yüksek enflasyon ve fiyatlardaki çılgın artışa tepki olarak yaşanacak yeni bir protesto ve şiddet eylemi furyasına işaret ediyor olabilir. Eğer bu çapta geniş katılımlı protesto gösterileri düzenlenecek olursa, aşırılık yanlısı ajandalara sahip siyasi hareketlerin ve örgütlerin ortaya çıkması ve yayılması için de uygun bir ortam yaratılmış olacaktır. Örnek vermek gerekirse; İngiliz hükümeti bu hafta Ukrayna’ya 300 milyon sterlin değerinde askeri destek verme kararı aldı. Oysa hazine, ülkedeki yoksul ailelerin yardım taleplerine, bütçe açığını gerekçe göstererek kulak tıkamaya devam etmekteydi.
Akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarındaki artış nedeniyle düşük gelirli İngiliz vatandaşlarının acısı derinleşirken, petrol ve enerji şirketleri kar oranlarını ikiye katladı. British Petroleum (BP) bir önceki yıl aynı dönem 2,9 milyar sterlin olan kar oranını 4,9 milyar sterline yükseltti. Şu an gördüğümüz kadarıyla savaşın ateşini söndürmek yerine körüklemek yönünde bir eğilim var. Bu durum insanların yükünü ağırlaştırıyor ve yaşamlarını olumsuz yönde etkiliyor. Keşke bununla sınırlı olsa, karar vericiler bir an önce bu çatışmaya son vermek için bir çözüm bulmazsa, endişemiz dünyanın tutuşmasıdır.