Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

ABD’nin bizimle ilgili şaşkınlığı hakkında

ABD’nin başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olmak üzere Körfez ülkelerinin etkili rolünden vazgeçemeyeceği her gün daha da netleşiyor. Bu, çok sayıda imada, tutumda ve çeşitli platformlarda görülen bir şey.
Batı ve müttefikleri ile savaşmaya dönüşen Rusya-Ukrayna savaşında Washington, Rus enerji devi üzerinde baskı kurmak ve petrolü siyasi bir silaha dönüştürmek için petrol ve enerji konusunda bir Körfez pozisyonu almaya çalıştı. Ancak Suudi Arabistan enerjinin politize edilmesine karşı çıkarak konuyu piyasa, arz ve talep diliyle sınırlamakta kararlıydı. Bu yüzden oluşturduğu ‘Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) Plus’ anlaşmasını sürdürmekte ısrar etti.
İşin ilginç tarafı, bir grup Batılı yazar, gazeteci ve politikacı her zaman Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerini enerji ve petrol konusunu politize etmekle suçlayıp 1973 savaşı dönemini ve petrol silahını anıyorken şimdi ne oldu da bugün bu tavırlarından dönmek istiyor?!
ABD’nin şu anki Körfez siyasetini anlamadaki ‘şaşkınlığını’ fark eden Mısırlı siyaset uzmanı ve yazar Dr. Abdulmunim Said, ABD seçkin tabakasının içinde Körfez siyasetiyle ilgilenen akımlar veya ekoller olduğunu söylüyor.
İlk akım, Körfez'de çalışanlar ve konuyu diyalog yoluyla çözülebilecek bir tür ‘yanlış anlaşılma’ olarak görenlerden oluşuyor.
İkinci pragmatik akım, mevcut uluslararası kutuplaşmanın ortasında, özel güçlere sahip kadim ortaklardan yardım istemekten başka çare olmadığına inananlardan meydana geliyor.
Üçüncü akım, ABD’nin liberal güneşi ile dünyayı aydınlattığını ve bu yüzden Washington'la olmayan herkesin aslında ona karşı olduğunu düşünen coşkulu ideologlardan oluşuyor.
Said’in uzunca bir süre üzerinde durduğu şey, bu farklı ekollerin üç büyük gerçeği göz ardı etmesidir: Öncelikle, ABD ve dünyadaki konumu değişti. İkincisi, Körfez’de ve daha uzaklarda bulunan Arap ülkeleri de değişti. Üçüncüsü dünya hepten değişti.
Ayrıca Said, mevcut ABD yönetiminin Körfez ülkelerinde, diğer Arap ülkelerinde ve yakın ve uzak ufuklarında gerçekleşen reform deneyimlerini nasıl yakından incelemediğini de şaşkınlıkla karşıladı.
Kilit noktası burası. Körfez kıyılarında, özellikle Suudi Arabistan ve BAE'de meydana gelen büyük ve derin değişimin gerçekleri bilinmiyor ya da daha doğrusu kasıtlı bir şekilde ‘bilmezden geliniyor.’ Halbuki tüm yönlerde eşi benzeri görülmemiş yeni bir siyasi, toplumsal ve ekonomik bir canlılık söz konusu. Artık işler bazı Washington seçkinlerinin alışık olduğu gibi değil.
ABD ve Avrupa'daki Washington müttefiki ülkelerdeki görüş, düşünce ve analiz uzmanları, Körfez kıyılarındaki bu yeni zihniyeti ve canlılığı anlamıyorsa öyleyse kendileri Körfez ülkeleri ve hatta yalan söylemeyelim, bizler için de işleri zorlaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar... Ancak ne olursa olsun Arap Yarımadası'nda hareket eden bir tren var ve bu tren durmayacak.