Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Kasım Süleymani, Humeynizmin özü

Önceki yazıda, Saddam Hüseyin'in infazının veya Kurban Bayramı’nda İran'a bağlı Şii partiler tarafından kurban edilmesinin yıldönümüne gönderme yapılmıştı. Bu yazıda da yeniden Saddam’dan bahsetmeye gerek yok. Ancak Saddam'ın öldürüldüğü tarih ile İranlı düşmanı Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis’in öldürüldüğü tarihler birbirine yakın.
Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, 3 Ocak 2020’de Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarında ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından düzenlenen saldırıda öldürülmüştü.
Bölgedeki birçok barış yanlısı için, Trump'ın bu başarısı, Kasım Süleymani’den ve siyah Humeynist rejiminin kötülüklerinden muzdarip yüz milyonlarca insanın sevgisini kazanmasına yetiyor.
Bu taşralı İranlı adamın hayatı, tüm dünyada bu şeytani kötülük makinesini harekete geçiren insan türünü ortaya koyuyor.
Süleymani, gençliğinde, Humeyni projesine hizmet ile hevesle bütünleşmenin, böylece giderek yükselmenin bir yolunu bulmuştu.
1957’de Kum şehrinde hayata gözlerini açan Süleymani, İran'ın güneydoğusundaki Kirman eyaletindeki Rabur köyünde fakir bir aileden büyüdü. Bir inşaat işçisi iken daha sonra ise 1979'deki Humeyni devrimine dek Kirman Belediyesi Su Dairesi’nde çalıştı. Ardından, yeni rejimi korumak için kurulan Devrim Muhafızları'na katıldı. 1998’de ise İran'ın Kudüs Gücü olarak bilinen yabancı terörist kolunda komutan konumuna yükseldi. 
Gölgelerde çalışan adam, Pers mitolojisinin efsanevi kahramanı Rüstem gibi İran propagandası ile birlikte süper kahraman haline geldi. Nitekim Irak, Suriye ve Lübnan'daki çeteleri denetlediği görüntülerde yerini aldı. Henüz açıklanmayanları ise bilmiyoruz. Bölgedeki İran güvenlik politikalarında önce çıkan İranlı figür haline gelen Süleymani, ‘Büyük Şeytan’ ABD ile güvenlik çıkarları oyununun koordinasyonunda rol oynadı!
2007'de Washington ve Tahran, burada kötüleşen güvenlik durumuyla ilgili doğrudan görüşmeler için Bağdat'a delegeler gönderdi. ABD'nin Irak Büyükelçisi Ryan Crocker, 2013'te BBC’ye verdiği bir röportajda, General Süleymani'nin Bağdat görüşmelerinde oynadığı dolaylı rolün tekrar kullanılması çağrısında bulunmuştu.
ABD ve İran güvenlik heyetleri arasındaki müzakereler sırasında İran'ın Irak Büyükelçisi defalarca kez mola talebinde bulunmuştu; meğer yan odada Süleymani'yi arayıp ondan akıl istiyormuş... Süleymani, Afganistan sahnesinde de arka planda rol oynamıştı.
Süleymani’nin etkinliği, söz konusu suikast öncesinde doruk noktasına ulaşmıştı.
Doğrudan sorayım: Peki Trump, Süleymani'nin nerede olduğunu bilen ilk ABD Başkanı mıydı? Yoksa Washington ile Tahran arasındaki bu ikiyüzlü, fırsatçı oyunu durdurmaya karar veren ilk ABD başkanı mıydı?