Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Ermenistan saldırganlığının nedenleri

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki mevcut gerilim uzun yıllara dayansa da 2020 Eylül ayı sonunda Ermenistan’ın saldırgan bir hamleyle Azerbaycanlı sivilleri hedef alması sonucu bu gerilim tırmanışa geçti. İki ülke arasındaki sorunun birinci nedeni Ermenistan’ın, Azerbaycan topraklarını işgali. İkinci neden ise Rusya faktörü, Batı’nın çifte standartlı politikasıdır.
Ermenistan, bu haftaki saldırısından önce Temmuz 2020’de Azerbaycan sınırındaki stratejik noktalara da saldırmıştı. Şiddetlenmeyen saldırı sonrası bu hafta sivilleri hedef alan saldırılar düzenledi. Bölgede gerilim artarken genel yorumlar Ermenistan’ın tek başına böyle bir saldırıya kalkışamayacağı yönünde, her ne kadar bölgeye müdahil olmak isteyen aktörler olsa da dünya ekonomisinin her anlamda çok iyi olmadığı, COVİD-19 virüsünün etkisinin devam ettiği dönemde kimse böyle bir çatışmanın büyümesinden yana değil. Ancak aynı zamanda bu gerilimi kendi faydası için kontrol etmek isteyen aktörler de var.
ABD, Orta Asya ülkelerinde ABD yanlısı politikaların tercih edenlerin iktidarda olmasını istemektedir. Türkiye, bölge ülkeleriyle münasebetlerde ekonomik ilişkiler geliştirmeye devam etse de bölgeye daha çok kültürel bağlar üzerinden yaklaşmakta ve de uluslararası platformda destek vermektedir.  Rusya için Orta Asya, “yakın çevre”nin bir parçası olarak hayati önem taşımaktadır. Süper güç hayalini gerçekleştirmek için “yakın çevre”ye hakim olması gerektiğini bilen Rusya, sınırları yakınlarındaki bölgelerde başka bir gücün etkin olmasını tehdit olarak algılamaktadır. Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte Rusya, hem bölge ülkeleriyle işbirliğini arttırmaya, hem de bölge ülkelerinin diğer ülkelerle münasebetlerini sınırlandırmaya çalışmaktadır.
SSCB’nin dağılması, Azerbaycan’ın bağımsızlığını elde etmesi sonrası Azerbaycan dış politika üzerinden tam bağımsız ve eşit bir ülke olmanın yollarını ararken Rusya ile normalleşmeye çalışmıştır, ilerleyen yıllarda Rusya da “yakın çevre politikası” gereği normalleşme imkanlarını kullanırken diğer yandan daha önce kendi yönetimi altında olan Azerbaycan’ın eşit ve bağımsız bir ülke olmasını kolay kabul edememiştir. Bunun yanı sıra Rusya için Türki Cumhuriyetler’in  –şimdilerde imkan dahilinde olmasa da- birleşme ihtimali jeopolitik ve ekonomik açıdan risk taşımaktadır aynı zamanda bu bölgedeki istikrarsızlıklar da öyle. Ermenistan-Azerbaycan arasındaki sorun konusunda aynı Rusya daha önce de sorun çözücü, arabulucu rolü edinmiştir bugün de gerilim hattında böyle bir teklif sunmuştur ancak aynı Rusya aynı zamanda Ermenistan’ı askeri mühimmat yönünden de donatmaktadır.
Dağlık Karabağ’da Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmiş olması iki ülke arasındaki temel sorun gibi görünse de tek sorun olduğunu söylemek güç olacaktır. Zira aynı zamanda Rusya, NATO’nun genişlemesini engellemek, Türkiye’yi kontrol altında tutmak, Ermenistan’ı askeri ve politik açıdan kendine bağımlı halde tutabilmek ve Ermenistan-Azerbaycan arasındaki askeri dengeyi korumak istemektedir. Çünkü silahla donatılan bir Ermenistan, her fırsatta saldıracaktır, askeri çatışmaları arttırmanın yollarını arayacaktır.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırması sonrası gözlerin çevrildiği İran’ın Ermenistan’a gizli saklı verdiği destek birçok kesimden eleştiri almaktadır. Rusya, İran’ın Kafkasya’da etkin olmasından rahatsız olsa dahi “ortak düşmanları” olan ABD’nin bölgedeki etkisini kırmak için İran’la işbirliği yapmaktadır. İran ise Rusya’ya yakın duran Ermenistan’la stratejik iş birliği yapmaktadır. “İran’ın Dağlık Karabağ Savaşı’nın devam ettiği dönemde kendisi gibi Şii nüfusa sahip Azerbaycan yerine Ermenistan’a verdiği destek, ikili ilişkilerin gelişmesine önemli katkı sağlamıştır.” İran aynı zamanda sınır komşularıyla sorunları olan Ermenistan’ı kendisine bağımlı hale gelmesini amaçlamaktadır. Nitekim bu süreçte İran ile Ermenistan arasında önemli askeri ve ekonomik anlaşmalar yapılmıştır. “Karabağ’ın İran-Ermenistan, İran-Azerbaycan sınırına yakın ve uluslararası müdahaleye açık olması sebebiyle İran, arabuluculuk faaliyetlerinde bulunup resmi söylemlerinde Ermenistan’ı kınasa da Dağlık Karabağ problemini Azerbaycan için baskı aracı olarak kullanmaya devam etmiştir. Bu durum İran ve Ermenistan arasındaki stratejik iş birliğinin güçlenmesinde etkili olmaktadır.”
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 2017 yılında yaptığı bir konuşmada AB’nin Azerbaycan’a karşı çifte standartlı davrandığını ifade etmişti. AB’ye yönelik eleştirileri ise Ermenistan işgaline dayalı olarak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne dair resmi bir açıklamaları olmamaları üzerindendi. Aliyev’in bu açıklamasının, Azerbaycan’ın dış politikasının AB karşıtı olarak inşa edileceğine dair maksatlı yorumlar yapılsa da aslında Azerbaycan, zor olsa da, dış politikasında doğrudan taraf olmayan ABD, AB ve Rusya ile ilişkilerinde denge gözetmeyi tercih eden bir ülke olmak istemektedir.
Ermenistan’ın Azerbaycan’a yönelik saldırısının arkasında birçok neden olmakla birlikte, benim uluslararası politikaya bakarak yorumladığım kısmı bu kadar. Ancak bir ülkeye dışarıdan bakmakla, içeriden bakmak arasında ciddi farklar var. Bu nedenle Azerbaycan’la alakalı yazımda, Azerbaycanlı meslektaşım, Trend Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu’nun görüşlerine de yer vermek istedim…

Rufiz Bey, öncelikle geçmiş olsun. Size göre Ermenistan’ın Temmuz ayında başlayan ve halen devam eden saldırgan politikalarının asıl amacı nedir?
Teşekkür ederim Cemile Hanım. 1994 yılında imzalanan ateşkese rağmen, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri tarafından ateşkesin bozulmasına  alışkınız.
Aslında bu bizim için yeni bir şey değil. Azerbaycan tarafı bu yılın başlarında Ermeni silahlı kuvvetlerinin büyük çaplı askeri operasyonlar başlatacağına dair bir bilgi aldı.
Yıl başından itibaren Ermenistan silahlı kuvvetleri cephedeki Azerbaycan köylerine sürekli ateş açtı ve son olay 27 Eylül sabahı gerçekleşti.
Aslında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev daha önce Tovuz olaylarında Ermenistan'a son bir uyarıda bulunmuştu, ancak Ermenistan hükümeti buna önem vermedi.
27 Eylül'de Azerbaycan silahlı kuvvetleri, Ermenistan provokasyonuna yanıt olarak tüm cephe hattına karşı bir saldırı başlattı.
Sonuç olarak, bugün Azerbaycan kelimenin tam anlamıyla önemli ilerleme kaydetmiştir.

Ermenistan bu saldırılarda yalnız mı yoksa arkasında teşvik edici, destekleyici güçler var mı? Varsa bunlar kimlerdir ve neden destekliyorlar?
Bilindiği üzere, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için bir AGIT Minsk grubu var, ancak bu grup şu ana kadar çatışmayı çözmek için ciddi bir adım atmadı. Sorun, Minsk Grubu devletlerinin Ermeni yanlısı politikasıdır. Mesele şu ki, Birleşik Devletler ve Rusya rakip olsalar da ikisinin de ortak bir yanı var.
Her ikisinin de güçlü Ermeni lobisi var. Çatışmanın başlangıcından beri (1988), Ermenistan yalnız değildi ve Rusya ana itici güçlerden biri oldu.
Daha sonra Ermenilere Rusya ile birlikte Fransa, ABD, Lübnan ve Suriye’de yaşayan Ermenilerden destek geldi.
İlk Karabağ savaşında, Lübnan ve Suriye'den gelen Ermenilerin Ermeni tarafında savaştığını hatırlıyorum. Bu durum bugün de devam ediyor. Şu anda Dağlık Karabağ'da Lübnan’dan, Suriye’den, Irak’tan ve Mısır'dan gelen Ermeniler savaşıyor.
Bu Ermenilerin Lübnan'daki Ermeni Kilisesi tarafından Dağlık Karabağ'a gönderildiği bile biliniyor. Sonuç olarak, Ermenistan bu çatışmada hiçbir zaman yalnız olmadı ve her zaman dış güçlerin hem siyasi hem de lojistik desteğinden yararlandı.

Azerbaycan halkı bu saldırıları nasıl yorumluyor, dış gerilimin iç siyasete yansıması nasıl?
Azerbaycan halkının tek bir amacı var, o da Dağlık Karabağ ve çevresini işgalden kurtarmak. Azerbaycan ordusunun kadim topraklarını kurtarma mücadelesi halkın tüm kesimleri tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır.
Savaşın ne olduğunu biliyoruz ve buna hazırız. Ordumuzun savaş alanındaki başarısı, halkımızı mutlu etmekten başka bir şey yapamaz.
Azerbaycan ordusunun başarısını genç yaşlı herkes alkışlıyor. Bu olayın iç siyasete herhangi bir şekilde yansıması imkansız.

Son olarak; bu çatışmalar çözüme mi gider yoksa gerilim daha fazla tırmanır mı?
Şu an bu konuda bir şey söylemek bir az erken. Ermenistan topraklardan çıkması savaşı birden bitirir. Ama bilinen şu, yıllardır cezasız kalan Ermenistan'ın böyle bir adım atması zor gibi gözüküyor.

Elbette Azerbaycan’ın uğradığı saldırının birçok nedeni var ve bu olumsuz gelişmeden kendisine pay çıkarmak isteyen gruplar ve ülkeler var. Ve hatta Azerbaycan’dan rol kapmaya çalışanlar da var, dahası farklı kesimlerin kendilerine ait çıkarcı çözümleri var. Ama emin olun, bu problemin çözümü için her bağımsız ülke gibi Azerbaycan’ın kendi kararlarını vermesini sağlamanın ve bu kararlara saygı duyup desteklemenin dışında bir çözümü yok. Ayrıca yazıyla ilgili olarak Azerbaycan yanlısı, subjektif bir dil kullandığım söylenebilir. Emin olun objektifliğimden bir şey kaybettiğimi düşünmüyorum zira Azerbaycan’a kültürel olarak yakınlık hissetsem de tutumun bununla alakası yok, tutumumun nedeni Azerbaycan’a saldıranın Ermenistan olması ve Ermenistan’ın doğrudan sivilleri hedef almasıdır.