Cuma Bukleyb
TT

Libya: Çatışma şiddete dönüyor

Geçtiğimiz salı günü Libya'nın başkenti Trablus'un kalbinde Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’yi destekleyen güçler ile Libya İstikrar Hükümeti (LİH) Başbakanı Fethi Başağa’yı destekleyenler arasında şiddetli silahlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalar öncesinde, yakın plan bir panoramada Libya sahnesinin genel bir çerçevesini göstermek mümkündür.
‘İstikrarı Destekleme Grubu’ ile ‘Navasi’ kuvvetleri arasında başkentin çeşitli bölgelerinde çok sayıda kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olan silahlı çatışmalar yaşandı. Bunun yanında başkentin batısındaki Cenzur bölgesi son zamanlarda daha yoğun ve şiddetli silahlı çatışmalara tanık oldu. Sosyal medyada paylaşılan bilgilere göre bu çatışmalar, Cenzur bölgesinden silahlı bir grup ile Varşafana aşireti arasında yaşandı. Ayrıca “DEAŞ” kadrolarının döndüğüne ilişkin haberler yayıldı. Sirte'nin güneyinde çöl bölgelerinde görülen DEAŞ unsurları, çeşitli saldırılar gerçekleştirdiler.
Basında yer alan haberlerde, cihatçı liderlerin başkentin 60 km batısındaki Sabratha’ya döndüğü doğrulanıyor. Sabratha şehri geçmişte “Libya İslami Savaş Grubu'nun” kalesiyken, daha sonra DEAŞ’ya bağlı bir bölgeye dönüştü. İnsan kaçakçılığı yapılan gemiler, yüklerini güney Avrupa kıyılarına bırakmaya devam ederken, petrol kaçakçılığı yapılan kamyon ve teknelerin etkinliği önemli ölçüde arttı. Burada dikkat çeken bir diğer husus ise, “Vatan Partisi” lideri Abdulhakim Belhac’ın kovuşturmadan kaçmak amacıyla Türkiye'de kendi isteğiyle sürgünde bulunduğu beş yıllık bir aradan sonra geri dönmesidir.
Öte taraftan ekonomik düzeyde petrol limanları kapatıldı. Petrol üreten yerlerde yaşayan kabile yapıları adil bir fon dağılımı talep ediyorlar. Onları geri adım atmaları için ikna etmeye yönelik tüm çabalar başarısız oldu. ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, bir dizi Libyalı isim ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Danışmanı Stephanie Williams ile birlikte bu çabalara öncülük ediyor. Ayrıca Amerikan büyükelçisinin desteğini alan meclis başkanı, bütün bölgeler arasında adil bir gelir dağılımı sağlanana kadar yabancı bankadaki petrol gelirlerinin dondurulmasına karar verdi. Libya Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri, Kahire'de seçimlerin anayasal zeminini bulmak amacıyla toplantılar yapıyor. Bu görüşmelerin gidişatı hakkında çelişkili haberler geliyor. Cenevre’de “İnsani Diyalog Merkezi (HD Centre)” çatısı altında bir grup bağımsız Libyalı şahsiyet, ülkeyi mevcut çıkmazdan çıkarmaya yardımcı olacak siyasi bir formül aramak için bir araya geldi. Uluslararası planda Libya’daki çatışmayla ilgili ülkelerin başkentlerinde kapalı kapılar ardında neler olup bittiğini kimse bilmiyor.
Yukarıda dikkat çekilen tüm bu hususlar, ülkenin iç resminin detaylı bir portesi olmasa bile en azından okuyucuya, iktidar mücadelesi veren çeşitli taraflar arasında siyasi olarak kötüleşen ve askerî açıdan tıkanmış durum için uygun bir arka plan sağlayabilir.
Çizilen bu resmin merkezinde, iki kutup arasındaki, yani Abdulhamid Dibeybe, ailesi ve silahlı grup liderlerinden onu destekleyenler ile Fethi Başağa ve silahlı gruplardan onu destekleyenler arasındaki şiddetli çatışma var. Taraflara atfedilen açıklamalara göre geçen salı günü yaşananlar Başbakan Dibeybe’nin -rakibi Başağa'nın da kabulüyle- raundu kazandığını gösteriyor. Başağa -geçenlerde belirttiği gibi- kan dökülmesini önlemek adına başkentten geri çekilerek Sirte’deki üssüne geri döndü. Ayrıca Başağa, rakibini destekleyen büyük bir finans kuruluşunun varlığına atıfta bulunarak Libya Merkez Bankası'na üstü kapalı bir gönderme yaptı. Ardından kendisine yakın kaynakların aktardığına göre başkanlığını yaptığı İstikrar Hükümeti (LİH), Sirte şehrinde çalışmalarına başlama kararı aldı. Sirte şehrini ve yıllardır içinde bulunduğu durumu bilenler, Libya'nın en büyük ve en önemli iki şehri olan Trablus ve Bingazi'den uzak bir yer seçmenin nedenini merak ediyor olmalı. Başağa'nın hükümeti, merkez bankasından bütçe fonu almadan, karargâh, çalışan, kadro ve elçilikler olmadan, savaş nedeniyle altyapısı çökmüş ve birçoğu hala açıkça askeri rejime bağlı olan kabilelerle çevrili bu şehirde ne yapacak?
Görünüşe göre Başağa'nın başkent Trablus'a girememesi ve umduğu gibi işlerin dizginlerini ele geçirememesinden kaynaklanan psikolojik hüsranı, bunu seçmesinin ardındaki sebep olabilir. Nitekim birkaç ay önce yayınlanan meclis kararı, özellikle başkent Trablus'ta silahların varlığı göz önüne alındığında uygulanabilir değil. Bana göre geçen salı günü yaşananlar, çatışmalarda yeni bir aşamanın başlangıcına işaret ediyor. Büyük ihtimalle kıran kırana bir savaş yaşanacak ve büyük başlar bedel ödeyecek. Nitekim çatışmaların son turunda buna benzer bir şey yaşandı. Ulusal Birlik Hükümeti’ne sadakatsizlikle suçlanan Askeri İstihbarat Dairesi Direktörü Usame Cuveyli ve yardımcısı Navasi Taburu Komutanı Muhammed Kaddur, görevlerinden alındı.
Dışa ve yabancılara bağlılıktan vazgeçilene dek Libyalılar arasındaki çatışmalar şiddetlenmeye devam edecek. Bu olmadıkça, “vatan” kan kaybetmeye devam edecektir.