Suudi Arabistan Krallığı'nın Arap dünyasının 30 liderini Çin Devlet Başkanıyla kendi topraklarında görüşmeye davet etmesi - bundan önce Suudi Arabistan, ABD Başkanı kendisini ziyaret ettiğinde de yine bir dizi Arap ülkesini davet etmişti - Suudi Arabistan'ın konumunu, merkezini, küresel rolünü, Arap iş birliğini yeni bir şekilde aktifleştirdiği yeni diplomasisini deklare ettiği en önemli mesajlardan biriydi. Suudi Arabistan'ın bu yeni diplomasisi sadece kendisine değil, davet edilen tüm ülkelere fayda sağlayan en önemli kazanımlardan biri.
Suudi Arabistan'ın yaptığı düzenleme ve önemli devlet başkanlarının ziyaretleri öncesinde Arap ülkelerinin liderleriyle koordinasyonu sadece karşılama, uğurlama ve konaklama düzenlemelerine ilişkin protokollerle sınırlı değil. Bunlar daha ziyade mesajlarla, anlaşmalarla ve ittifakların doğasıyla ilgili düzenlemeler ve ziyaretçilere bir mesaj iletmeyi amaçlıyor. O da, “Aralarında anlaşmazlık olsa bile ortak güvenlik ve ekonomik paydalara sahip bir bölge veya bir grup ülke ile ilişki kuruyorsunuz.” Uluslararası ilişkilerin bu tür iç içe geçmiş halini yıllardır anlayamadık.
Anlaşmazlıklara rağmen ittifak konusunda, Araplar, bağımsızlıklarını ve İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini takip eden on yıllar boyunca dünyayı ikna etmekte başarısız oldular. Hatta bu başarısızlık, tüm Arap ülkelerinin bütün anlaşmazlıklar çözülmeden ittifak etmemekte diretmelerinden sonra Arap Birliği’nin kuruluşunu takip eden yıllarda da devam etti. Ne anlaşmazlıklarımızı çözemediğimiz ne de ittifaklarımızı sürdüremediğimiz için başaramadık.
Suudi Arabistan şimdi, gelecekteki ilişkilere ve ötesine başlık olarak seçtiği ortak çıkarlara odaklanarak bu stratejik kavramı değiştirmeye çalışıyor. Bunun için mümkün olduğu kadar engelleyici dosyaları es geçiyor, Arap ülkelerinin Araplar arası iş birliğine katılmalarının önündeki engelleri aşmalarına yardımcı oluyor, onları bu kutuplaşmanın çıkarına olan yöne çekiyor. Suudi Arabistan Krallığı'nın yaymaya çalıştığı yeni diplomatik dil işte budur. Bunu Katar ile ilişkilerde olduğu gibi Irak ile ilişkilerde de yaptı. Çıkarlarını münferit olarak değil de bir grup içinde müzakere eden her üyenin bundan elde ettiği faydaları gözden geçirmeye gerek yoktur.
İttifak temeli olarak değerler veya ilkelerden ziyade “ortak çıkarlar” denklemi, zamanımızın en gerçekçi denklemidir. Bu değerleri veya ilkeleri değersizleştirme değildir, bu değer ve ilkeler kavramındaki ihtilafların bize dayattığı, iş birliğimizi ve ittifakımızı engelleyen gerçekliktir. Irklarımız, kökenlerimiz, tarihsel köklerimiz bizi böldü, ülkeler arası savaşlara ve çatışmalara maruz kalan ülkeler arasındaki ihtilafları aşmayı başaran çağdaş gerçekçi paydaları yani birleştiren ve bölen “ortak çıkarları” askıya aldık, hatta dondurduk. Suudi Arabistan Krallığı'nın, ilişkilerinin gücünü ve dayanıklılığını onun yoluyla teminat altına aldığı ittifaklarını yönetmek istediği yeni zemin budur.
Özellikle Çin ile ilgili olarak, konum, doğal ham kaynakları ve pazar olarak bölge ile birçok ortak çıkarı bulunuyor. Öte yandan bölgenin de teknolojiye ve çeşitli silah kaynaklarına ihtiyacı var, dolayısıyla ikisi birlikte ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Böylelikle Arap ülkeleri toplu müzakere yoluyla istediklerini alırken, Çin de kendisiyle iş yapılması kolay birleşik bir sistem aracılığıyla istediklerini alabilir. Suudi Arabistan'ın Çin Devlet Başkanı’nın ziyareti sırasında çağrıda bulunduğu Arap zirvelerinde olacak olan da budur.
İkincisi, Çin'e yöneliş ve tüm kutuplarla tarafsız bir ilişki kurma sadece Suudi Arabistan’ın değil, tüm Arapların politikası olacak, çünkü çıkarlar önceliklidir ve dil, tarih ve inançların başaramadığı ittifaklar kurabilirler. Yeni Suudi Arabistan diplomasisi budur.
TT
Arap zirveleri: Suudi Arabistan'ın yeni diplomasisi
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة