‘Dramatik değişim’... Amerikalı tarihçi Paul Doe, İngiliz The Telegraph gazetesinde yayınlanan bir raporda, Arap Amerikalıların ABD başkanlığı için Cumhuriyetçi aday Donald Trump'a yönelik tutumunu böyle tanımladı.
Söz konusu raporda, Arap Amerikalıların oranının yüzde bir gibi küçük olduğu, ancak Trump ve Harris, yani Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler arasındaki birkaç yüz ya da bin oyluk yakınlık ve yoğun rekabet nedeniyle Arap Amerikalıların oylarının sandıkta belirleyici olabileceği belirtildi... Ayrıca Michigan gibi Arap Amerikalıların yoğun olduğu eyaletlerde dramatik bir hikâye de yazılabilir.
Detroit'in bir banliyösünde imam-hatip olan Bilal ez-Zuheyri, Michigan'daki Arap Müslümanların Trump'ı desteklediğini açıkladı. Ez-Zuheyri nadir görülen bir şekilde, “Biz Müslümanlar Başkan Trump'ın yanındayız” dedi. Trump ise bu son derece saygın liderlerin desteğini kabul etmekten memnuniyet duyduğunu açıkladı.
Peki Arap Amerikalıların, Müslümanların ve Hıristiyanların Trump'a, Trump'ın hareketine ve genel olarak Trump'ın durumuna yönelik bu olumlu tutumunun nedeni ya da nedenleri nedir?
YouGov’un raporuna göre parti etiketleri çıkarıldığında, Arap Amerikalı seçmenlerin yüzde 68'i muhafazakâr ya da ılımlı olduğunu söylerken, yüzde 27'si liberal olduğunu iddia ediyor.
Raporun yazarı, Filistin kökenli emekli bir ABD ordusu albayının kendisine “Arap Amerikalılar, dinlerine saygı duyan, ülkeyi onurlandıran ve aileyi koruyan bir Amerika için geldiler. Trump da bu değerleri benimsiyor” dediğini aktardı.
Burada Arap Amerikalılar, Müslümanlar ve diğerleri Amerikan vatandaşı olarak hareket ediyor. Bu insanların çocukları ve aileleri sonsuza kadar bu topraklarda yaşayacak... Oğullarının ve kızlarının okullarda, kamusal alanlarda, yasalarda ve kanunlarda ne tür fikirlere, ailevi ve toplumsal değerlere sahip olacaklarını önemsiyorlar. Bu standarda göre Trump ve Trump'ın söyleminin kendilerine Obama ve Obama'nın söyleminden daha yakın olduğu kesin. İronik bir şekilde, Hüseyin'in oğlu Obama Müslüman kökenli!
Trump'ın yabancı düşmanı olduğu konusuna ise Michigan Arapları ve diğerlerinin ikna olmadığı görülüyor. İsrail'in Gazze Şeridi ve Lübnan'daki savaşları konusundaki tutumuyla ilgili olarak ise ez-Zuheyri, Trump'ın savaşları sona erdirmeyi vaat ettiğini söyledi.
Tüm bu tutum ve tercihler ABD'de ve yurtdışında İhvan örgütlerini ve Humeyniciliğe sempati duyanları kızdırdı. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Ancak Arap olsun olmasın ABD’li bir Müslüman vatandaş, meseleleri siyasal İslam hareketlerinin terazisinde değil, kendi terazisinde tartmaktadır.
Yukarıda yazılanlar Trump ya da Cumhuriyetçiler için bir methiye değil, takip edilmeyi hak eden heyecan verici ve yeni bir duruma ışık tutma çabasıdır.