Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Sistemin dışında

Dünya, kaprislerini kontrol edebilmek için tüzüklere, normlara ve antlaşmalara dayalı bir düzen kurdu. Bu anlaşmalar, ihlalleri düzenleyen, barışa giden yolları çizen, çözüm ilkelerini belirleyen hukuki bir referansa dönüştü.

Dünya Savaşı'ndan sonra, en önemlisi Birleşmiş Milletler (BM) olan bu örgütlenme dalgasının arkasında ABD vardı. Bireyler arasında olduğu gibi devletler arasında da durum böyledir: İmza bir antlaşma ve sözdür. Siyasi bir örgüt olarak BM'ye benzer şekilde, kültürel bir örgüt olarak Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi ve onlarca başka anlaşma vardı.

Tüm bu organizasyonlarda ABD, basit ve açık bir nedenden dolayı en önemli olandı: ABD en büyük finansördü. Sovyetler Birliği her zaman Amerikan hakimiyetinden şikâyet eder ve çekilmekle tehdit ederdi. Şimdi durum tamamen tersine döndü. Washington'un artık tüm bu araçlara ihtiyacı yok ve neyi neden imzaladığı da artık önemli değil. Başkan Trump, bir golf topunu fırlatır gibi üyelik kartlarını teker teker pencereden dışarı atıyor.

Trump bu uluslararası gruplara zarar veren tüm bu adımları kendi üslubu ve tarzıyla atıyor. Örneğin, tüm Latin Amerika için şöyle dedi: “Onların bize ihtiyacı bizim onlara ihtiyacımızdan çok daha fazla. Bizim onlara ihtiyacımız yok. Onların bize ihtiyacı var.”

Trump dünya düzenini küçümsediğini her fırsatta ortaya koyuyor ve bunu başkanlar arasında pek rastlanmayan bir dille yapıyor. Hatta politikacılar arasında bile... Önünde bir fırtına, arkasında geri çekilen bir fırtına. Dünyanın ona alışmasının zamanı geldi, çünkü onun dünyaya alışması zor. Konuşmalarını analiz edenler, zaferinden sonra şiddetinin tonunun arttığını, tersinin söz konusu olmadığını belirtiyorlar. George W. Bush'un ardından gelen hiçbir başkanın bu kadar düşmanca bir dil kullanmadığını söylüyorlar.

Popülist üslubu nedeniyle seçim kampanyası henüz bitmiş değil ve belki de hiç bitmeyecek gibi görünüyor. Bu adam bir savaşçı olarak doğdu ve emekli olmayacak. Ona karşı çıkmayı düşünen herkesin vay haline… Onun için en ılımlı sıfat ‘aptal’, en hafif tedbir ise sınır dışı edilmek olacaktır. Başkentte artık o anılacak. Joe Biden ya da Kamala Harris'i hatırlıyor musunuz?