Amerikalılar ve dünya İsrail'in Gazzelileri diri diri yakmasını izlerken, Güney Carolina Valisi ve ABD'nin eski Birleşmiş Milletler eski temsilcisi Nikki Haley, geçen salı günü İsrail-Lübnan sınırına yaptığı ziyarette füzelerin üzerinden İsrail'e sevgi mesajları yazdı ve İbrani devletinin düşmanlarının tamamen ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.
Haley’in açıklamaları sadece İsraillilere yöneltilmemişti, aksine sözlerinin bilhassa Amerikalıları ilgilendirdiğini düşünüyordu. Haley, Tel Aviv'i savunma ve onu tamamen destekleme minberinde durdu ve İsrail'i sonsuza dek güçlü tutma amacıyla Washington'dan yapabileceğinden fazlasını yapmasını talep etti.
Yarıştan çekilmeden önce, 2024 ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'nin adayı olmak için çabalayan Haley'in bir tür siyasi pragmatizmiyle mi karşı karşıyayız? Yoksa kendisine karşı bir uluslararası çağrıda bulunulması gereken ve nefret suçlarına, soykırıma teşvik boyutuna varan bir olayla mı karşı karşıyayız?
Haley'in açıklamaları, İsrail'in şimdi yaptığı gibi Gazze halkını ezme ve yok etme sürecini tamamladıktan sonra, Güney Lübnan'da yeni bir savaş cephesi açma niyetinde olduğu yönündeki beklentileri destekliyor. Bu, yangının Ortadoğu'yu daha fazlasını yutması ve daha tehlikeli bölgesel çatışmalara kapı açması için yeterli.
Nikki Haley'in biyografisi ve kariyeri hakkında bilgisi olanlar, onun Filistin meselesine ilişkin daha önceki ırkçı tutumlarını da bilirler. Daha önce bağımsız bir Filistin devleti kurma fikrine açık bir düşmanlık göstermiş ve hatta sadece Hamas'ı değil, Filistinlileri de bu devletin kurulmasını reddetmek ile suçlamıştı. Bunun arkasındaki temel sebebin İran olduğunu ve onun da bu konuda daha ileri bir hedefe, İsrail Devleti'ni yok etmeye dayandığını söylemişti.
Haley'in Filistin meselesine ilişkin tutumu düşmanca ve çarpık görünüyordu; geçtiğimiz yılın Kasım ayında başlayıp bu yılın Mart ayında sona erdirdiği seçim kampanyası sırasında, İsrail'in hiçbir zaman iki devletli çözüme karşı çıkmadığını öne sürmüştü. Bu ise bize şunu sorduruyor; bu ne zaman, nerede oldu ve kimin adına ve hatta kimin yararına bu söylentileri yayıyor?
Gerçek şu ki, pek çok Amerikalı Haley'in kariyerinde ırkçılıkla bağlantılı hassas bir tel olduğunu gözlemlemiş bulunuyor. Irklarla ilgili karışık mesajlar gönderdi ve ülkenin ancak Abraham Lincoln zamanında sona erdirilebilen ırkçılık dalgalarına uzun süre tanık olmasına rağmen, ABD’nin ırkçı olduğu fikrini reddetti.
Gözlemciler şunu sorguluyorlar; Nikki Haley'i kraldan çok kralcı olmaya iten şey, Hint-Sih kökleri mi? Keza Netanyahu hükümetine karşı çıkan ve Netanyahu'nun İsrail gençliği arasında yaydığı, daha fazla savaşa kapıyı ardına kadar açan öfkenin büyüklüğünün, nefretin maliyetinin farkına varan Barış için Yahudiler grubu AIPAC'tan ayrılan bir grup olan J Street grubu gibi, Amerikan Yahudilerinin büyük kesimlerinden daha fazla Anglo-Sakson olmasının nedeni bu kökleri mi?
ABD içinde Hindistan'dan gelen ve Sih dini mensubu göçmen bir ebeveynin kızı olan Nikki Haley'in kişiliği hakkındaki şüpheler derin. Hayatı ve ailevi meseleleri ile ilgili tutumlarının çoğu onu şüphe kaynağı haline getiriyor. Siyasi destek elde etme hırsıyla pozisyonları manipüle eden ve tarihi gerçekleri alt üst eden bir fırsatçı olarak görülüyor.
1997 yılında Hıristiyan olup Protestan inancının bir kolu olan Birleşik Metodist Kilisesi’ne bağlanması, birçok Amerikalı siyasi figürün bu dönüşümü sorgulamasına yol açmıştı. Bu yalnızca din değiştirme konusunda vardığı bir kanaatin ürünü müydü, yoksa çelişkiler üzerinde oynanan bir oyun ve özellikle de Cumhuriyetçi Parti içinde eski başkan Trump'ı destekleyen Hıristiyan sağ kanada yapılan bir kur muydu? Haley, sanki uzun süredir kendisini Beyaz Saray'a ulaştıracak siyasi bir rota planlıyor gibi.
Her ne olursa olsun, ölüm füzeleri üzerine İsrail'e sevgiler ifadesi yazmak, bilhassa bazı silah uzmanlarının pazar günü Refah'taki mülteci kamplarını vuran füzelerin Amerikan GBU-39 füzeleri olduğunu itiraf etmesinden sonra, Washington'a yöneltilen kınamalarda yeni bir kapı açtı.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün eski genel müdürü Kenneth Haley’le ilgili yaptığı kısa açıklamada, Nikki Haley’in "İsrail'de gerçek kimliğini gösterdiğini” söyledi. Geçtiğimiz günlerde "Filistin halkına verdiği desteğin Hollywood'daki kariyerine etkisinden korkmadığını" belirten Amerikalı aktör John Cusack ise "bir füzeye imza atan herkesin sosyopat olduğunu" düşündüğü açıklamasını yaptı.
Nikki Haley'in imzası, BM Genel Kurulu'nun 11 Aralık 1946 tarihli 96 (DA) sayılı kararıyla çelişiyor, çünkü bu eylemi belirli bir halka karşı soykırımı teşvik ediyor.
Trump kazanırsa bir sonraki yönetiminde Haley'e görev verebilir mi? Daha da korkuncu, Haley 2028'de Beyaz Saray'a ulaşabilir mi? Yakın gelecekte nasıl bir ABD var olacak ve bizi bekliyor?