Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Rus Tufanı

Son yıllarda Ortadoğu, Batı'yı yıpratma hayali kuran savaşçılar yetiştirdi. Usame bin Ladin, "New York ve Washington saldırıları" yoluyla, Sovyet Kızıl Ordusuna yaptıklarının aynısını ona yapmayı umarak Amerikan ordusunu Afganistan'a çekmenin hayalini kurdu. Bunda başarılı olamadı. ABD Taliban rejimini devirdi ve bin Ladin'in peşine düştü. Onu öldürüp cesedini balıklara yem etti.

Ebubekir el-Bağdadi Musul’da ortaya çıkarak Batı'ya, uluslararası hukuka ve her türlü ılımlılığa karşı düşmanlık kılıcını salladı. Amerikan uçakları da gelip onu “devletiyle” birlikte gömdüler.

Humeyni devrimi Büyük Şeytan’a karşı düşmanlık hattında doğdu. Dönemini Amerikalıları aşağılayarak ve onları ülkelerinin Tahran'daki büyükelçiliğinde rehin alarak başlattı. Beyrut'taki Amerikan büyükelçiliği ve yine oradaki Deniz Kuvvetleri karargâhına yönelik bombalı saldırı hem bu amacı hem de yöntemini açığa çıkardı. General Kasım Süleymani, Irak'ta Amerikan askerlerinin kanını döktü ve Batı'yı Arap haritalarına bağlayan arterleri kesmeye girişti. Donald Trump onu bizzat Bağdat'ta öldürdü ancak mevzilendiği haritaların kaderini değiştiremedi. İran, bölgesinin önemli bir ülkesi ama Batı'ya karşı uluslararası bir darbeye öncülük edemez. Bu darbe için Moskova, Pekin veya her ikisi gibi bir kuluçka merkezi gerekiyor.

Saddam Hüseyin uluslararası iradeye ve Amerikan iradesine meydan okudu ve daha sonra Amerikan ordusu gelip asılsız bahanelerle de olsa Saddam rejimini devirdi. Muammer Kaddafi, Amerikan imparatorluğunu taciz etti, uçakları da onun yatak odasını bombaladı. Amerikan uçaklarından korkusu öldürülene kadar kendisine eşlik etti.

Batı'yı yıpratmaya yönelik bu girişimler şiddetli ve kanlıydı, ancak sınırlıydı ve büyük, maliyetli bir darbeye sponsor olabilecek bir kuluçka merkezinden yoksundu. Gizemli ve geniş, Napolyon'un canını yakan ve Führer'in ordusunun kibrini kıran Rusya büyüklüğünde bir ülkeden yoksundu.

Geçen hafta dünyanın Süleymani'nin, Saddam'ın, Kaddafi'nin, bin Ladin'in, Bağdadi'nin yaptıklarından daha tehlikeli bir olaya tanık olduğunu söylemek abartı olmaz. Kim Jong-Un, bu olaya en çok istediği oyuncağa sahip olan bir çocuk ya da büyük bir sigorta poliçesi kazanan bir savaşçı gibi sevindi. Çar'ın sanki size, füzelerinize, bombalarınıza ve İHA’larınıza ihtiyacı varmış gibi sizi ziyaret etmesi basit bir şey değil. Sizinle karşılıklı savunma anlaşmasına benzer bir anlaşma imzalaması, size cephaneliğinizi modernize edecek teknolojinin yanı sıra düşük fiyatlarla yoldaş yiyecek ve petrol yardımı vaat etmesi kolay değil.

Birkaç gün önce Kuzey Kore'yi ziyaret eden Vladimir Putin, 24 yıl önce Kuzey Kore'yi ziyaret eden Putin'e hiç benzemiyor. Uzun süre bekledi, niyetini ve emellerini gizledi. Sovyet enkazından ve KGB tünellerinden çıkan yaralı savaşçı, Batılı liderleri kandırmayı başardı. Yalpalayan Boris Yeltsin'in abası altından çıkan adamın, hasarı sınırlamak, ekonomiyi düzeltmek ve Rusya Federasyonu'nu korumak ile yetineceğini hayal ettiler. Bazen onu hoş, cana yakın ve iş birlikçi de buldular. NATO’nun piyonlarını ülkesinin sınırlarına doğru kaydırdıklarında, Rusya ile aynı Slav kanı taşıyan Ukrayna'yı cezbettiklerinde eski yaralarına tuz bastıkları akıllarına bile gelmedi.

Ses getiren bir ziyaretti. Çar, Batı'nın ve uluslararası yaptırımların mağduru olan izole edilmiş ve dışlanmış bir rejim ile ittifakını duyurmaya geldi. Mütevazı bir nükleer cephaneliğin üzerinde oturan, füze satmaya ve komşularını endişelendirmeye bağımlı bir adam ile ittifak kurmaya geldi. Ziyaretçi, yıllar önce Kim Il-Sung'un torunuyla anlaşma yapabileceğini zanneden Donald Trump'ı kandırmayı başaran adamı abası altına aldı. Tıpkı Batı'nın Rus ruhunu anlama ve Putin'in gizli rüyasını, tek kurşun bile atmadan kendisini öldürmeyi başaranlardan Sovyetler Birliği'nin intikamını alma rüyasını okuma konusunda saf görünmesi gibi, Trump da Kim ile ilişkilerde saf göründü.

Putin, Kuzey Kore'nin ardından aynı yıl içinde Şi Jinping ve Joe Biden'ı da kabul eden Vietnam'ı ziyaret etti.  Vietnam Rus silahlarına güveniyor ama kendisi için tehlikenin kaynağının ABD değil Çin olduğuna inanıyor. Vietnam teknoloji, yatırım ve turist hayalleri kuruyor. Peki Rus ziyaretçinin onu baştan çıkarmak için kullanacağı bir şeyi var mıydı?

Bu kendini dayatan büyük bir soru. Çin Batı'yı zayıflatmak istiyor.  Ama küresel ekonomiye derinden bağlı olan ekonomisi, Batı ittifakıyla maliyetli bir çarpışmanın habercisi olan darbesinde Putin'in yanında yer almasına olanak tanıyor mu? Çin çok kutuplu bir dünyanın doğuşunu hayal ediyor, ancak Batı ile çatışmanın seviyesini yükseltmekte acele etmeyi mi yoksa başka yollarla darbeyi mi tercih ediyor? Kim Jong-Un'un Çar'ın kucağına oturmasında, Rus silahlarının Vietnam'ın Çin iradesine karşı isyan etmesine olanak sağlamasında Çin'in bir çıkarı var mı? Putin'in Doğu Asya'da açtığı yeni cephe Tayvan'ın geri alınmasını kolaylaştıracak mı yoksa bu meselenin komplikasyonlarını ikiye mi katlayacak?

Putin, iki yıl önce Ukrayna ve Avrupa topraklarında ilk perdesini başlattığı Rus “tufanının” ikinci perdesini Kuzey Kore ve Vietnam ziyaretiyle başlatan biri gibi görünüyordu. Bu büyük bir oyun. Tehlikeli bir oyun. Çar, Batı'nın zayıflığı üzerine bahse giriyor. Downing Sokağı 10 numarada oturan adamın birkaç gün içinde devrileceği vaat ediliyor. Elysee'nin efendisi seçim müziği ile yalpalıyor. Almanya Şansölyesi, olağanüstü zorlukların yaşandığı bir dönemde oldukça sıradan bir adam. ABD, hafızası zayıf olan bir adam ile sürprizlerini tahmin etmesi zor bir adam arasında seçim yapmaya hazırlanıyor.

Aylar önce “Sinvar Tufanı” Ortadoğu'yu sarstı ama bu tufan kontrol altına alınabilir. Putin tufanı ise daha geniş ve daha tehlikeli. Batılı generaller büyük savaşın yaklaştığını söylüyorlar. Yeni bir “şer ekseni”nin doğuşundan bahsediyorlar ve cephaneliklerini yokluyorlar. Aralarında Putin'in iki kamplı dünyaya geri dönüşün kapısını açtığını, Kuzey Kore ve İran’ı kastederek haydut devletlerin baharını da beraberinde getirdiğini söyleyenler var. Rus tufanının sınırlarını tahmin etmek zor. Dünyanın kaderi Mao Zedong'un tahtında oturan adamın bilgeliğine bağlı.