Şerif Egemen Ahmet
Gazeteci
TT

Türkiye tezlerini anlatabiliyor mu?

Doğu Akdeniz’de Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan doğal gaz kaynaklarının hakimiyetine ilişkin rekabet giderek farklı bir yöne evriliyor. Son bir ayda verilen demeçler ve atılan adımlar ana çatışmanın Paris-Ankara hattında olduğu izlenimi veriyor.
Türkiye’nin her açıklamasına Atina’dan önce Elysee Sarayı karşılık veriyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gerek Ortadoğu gerek Doğu Akdeniz’deki aktif diplomasisiyle Türkiye karşıtı cepheyi ilmek ilmek dokuyor.
Bunun yanında Macron asıl hedefinin Türk halkı değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu ifade ederek meseleyi daha da kişisel bir hale getiriyor. Aslında Fransız liderin stratejisi, bir çeşit siyasal iletişim tercihi. İçeriğinden bağımsız olarak Twitter’dan yaptığı Türkçe açıklamalar da bunun bir parçası. Peki, bu iletişim stratejisi ne kadar etkili? Fransa’da ne konuşuluyor?
Elbette nasıl Türkiye geçtiğimiz haftalarda sık sık Macron’u konuştuysa, Fransa’da da önemli gündem maddelerinden biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Doğu Akdeniz’deki Türk-Yunan gerginliğiydi.
Ana akım medya bu krize geniş yer ayırdı. Öyle ki devlet televizyonunun prime time tartışma programında 4 gün içerisinde 2 kez “Türkiye meselesi” masaya yatırıldı. Bu programlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne kadar iyi bir satranç oyuncusu olduğu anlatılırken, Türkiye’nin Irak, Suriye ve Libya’daki askeri varlığıyla Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırıldığı vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sadece Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i dinleyeceği fakat yaptırım uygulanmadan Türkiye’nin “dizginlenemeyeceği” ifade edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adının peşinden gelen her cümlede “İslam” lafzı yer alırken, bazı kanallarda Türkiye’nin Katar ile birlikte Fransa’daki camileri yönettiği dahi söylendi.
Kanıtsız bir şekilde ortaya atılan bu iddiaların doğruluğu-yanlışlığı bir kenara, konuyla ne alakası var anlamak mümkün değil. Le Monde, Le Figaro, Liberation gibi Fransızların önemli gazeteleri de Doğu Akdeniz’i manşetlerine taşıdı. Hatta Le Figaro iki sayfasını Türkiye’nin neden haksız olduğunu anlatan “tarafsız” makalelere ayırdı.
Kısacası, Yunanistan ve Fransa’nın tezlerini peşinen kabul eden yayınlar, medyanın geneline sirayet etmiş vaziyette. Bu durumda Elysee Sarayı’nın Fransız basınını yönetme kabiliyetinin de etkisi var.
Ülkede Macron’un iki konu sebebiyle Türkiye’ye kızgın olduğu tartışılıyor; “Libya açıklarında bir Türk firkateyninin Fransız gemisi Courbet’yi tehdit etmesi” ve “bir Türk gazetesinde Fransız dış istihbarat servisi DGSE’ye bağlı ajanların ifşa edilmesi.”
Sadece pazar günleri yayımlanan haftalık Fransız gazetesi Journal du Dimanche’a göre, Fransız ajanların kimliklerinin sızması bardağı taşırdı ve Elysee Sarayı’nı Türkiye’yi basında daha fazla konuşturma planına sevk etti.
Ne kadar gerçeği yansıtıyor bilemiyoruz. Yine de yayınlardaki tarafgirliğin suçunu tek bir tarafa atmamak gerek. Şurası açık ki Türkiye kendisini ve Doğu Akdeniz’deki tezlerini anlatma konusunda henüz başarılı sonuçlar elde edemedi.
Ankara’nın uluslararası kamuoyundaki algıyı değiştirmek adına attığı her adım Birleşik Arap Emirlikleri’nin medya merkezlerinden çıkan tezvirata çarparak geri dönüyor. Türkiye kendi kamuoyunu oluşturamıyor. Avrupa’da yaşayan Türkler üzerinden canlı bir iletişim kanalı açılabilmiş değil.
Doğu Akdeniz meselesinde Türkiye’nin yanında yer alan İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkeleri dahi, Fransa’nın yaptırım baskısına karşı Türk tezleriyle karşı çıkmıyorlar. “Ankara’nın güçlü bir ekonomik ortak olduğunu ve ürkütmemek gerektiğine” dikkat çekerek yaptırım korosuna katılmaktan imtina ediyorlar.
Sonuç olarak, Türkiye’nin tezlerini ortaya koysa bile kendisini dinleyemeyecek bir blokla karşı karşıya olduğu bir gerçek. Fakat Ankara diğer devletlerin erişemeyeceği bir temsil kuvvetine sahip. Avrupa’daki Müslümanlar özellikle Fransa’daki Mağrip kökenliler için Türkiye, gündelik sorunlarını gündeme getiren bir ülke. Yani Türkiye yabancı devlet liderlerinin kulaklarını tıkadığı bir senaryoda gerekirse halklara seslenerek bu “medyatik abluka”yı yıkabilir.