Memduh Muheyni
Al Arabiyya Genel Yayın Yönetmeni
TT

Kaşıkçı raporu

Batılı bir yorumcunun dediği gibi Kaşıkçı raporu sadece sıfır bilgi, yüzde yüz analizdi.
CIA’in Kaşıkçının öldürülmesiyle ilgili raporu net gerçeklere dayanmayan analiz ve tasavvurlardan bir karışımı içerdiğinden ancak bu şekilde tanımlanabilir. Rapor hiçbir gerçek test karşısında dayanamaz.
Raporun yayınlanmasını kutlayanlar bile gerçek bir belge elde ettiklerini iddia edemezler.
İçindekiler uzun zamandır gizlilikle çevrili basın değerlendirmelerinden ibaret. Tüm bunlar bizi şu mantıklı sonuca götürüyor; 3 yıl boyunca Kaşıkçı davasıyla ilgili medyaya aktarılan tüm sızıntılar ve gizli bilgiler, her şeyden önce sadece spekülasyonlara dayanıyordu.
Kaşıkçı davası bazı yanlış bilgilerin sızdırıldığı tek olay değil, Trump yönetimi ile Rus ajanları arasındaki ilişki meselesini hatırlayalım.
Eski Amerikan Başkanı Trump’a düşman olan gazeteler, Trump’ın seçim kampanyası ile Rus hükümeti arasında gizli bir anlaşma olduğuna dair ABD istihbaratının sızdırdığı bilgileri yayınlamışlardı. Bunun üzerine dönemin CIA Direktörü John Brennan alenen Trump’ı ihanet ve ajanlıkla suçlamıştı.
Hikayenin devamı biliniyor, özel yetkili savcı Robert Mueller’in yürüttüğü ve yaklaşık 50 milyon dolar tutan geniş kapsamlı bir kovuşturma başlatıldı. Çok sayıda soruşturma yürütüldü ve sonunda Trump'ın, istihbarat servisleri tarafından salt siyasi nedenlerle başlatılan tüm bu suçlamalara karşı masum olduğu ortaya çıktı.
Bir başka örnek; daha Jared Kushner görevini devralmadan önce hakkında daha sonra herhangi bir gerçeğe dayanmayan analizler olduğu ortaya çıkan istihbari bilgiler sızdırılmıştı. Bilgilerde, Kushner’ın geçiş aşamasında bilgi alışverişi için Ruslarla gizli bir iletişim kanalı oluşturduğu iddia ediliyordu. Bu da, tamamen siyasi hedeflere ulaşmak için istihbarat araçlarıyla  üretilmiş bir başka hikayeydi. Kısacası yalnızca dış güçler için değil, kimi zaman Beyaz Saray sakinlerine karşı da bu tür hikayeler uydurulmuştur.
Bu nedenle bu tür analizler ve spekülasyonlar, Cumhuriyetçi ve Demokrat olsun Amerikan başkanları tarafından eleştirildi.
Örneğin Nixon, bu analistleri bir grup palyaço olarak adlandırırken, Lyndon Johnson defalarca CIA binasındaki bu analistlerin ne yaptıklarını sorguladı. CIA’i kuran Başkan Truman’ın, daha sonra Washington Post'ta 1963'te yayınlanan ünlü bir makalesinde CIA eleştirdiğini, başkanı akılsız kararlar almaya zorlamak veya etkilemek için istihbarat bilgilerini kullanmak başta olmak üzere kurumun düzeltilmesi gereken en önemli davranışlarından bahsettiğini de hatırlatalım. Truman, istihbarat merkezinin başka bir şeye dönüştüğü, önceden olduğu gibi herhangi bir gündeme hizmet etmeyen objektif ve sessiz bir istihbarat kurumuna geri dönmesi gerektiği görüşündeydi. Ayrıca, bilgilerin kendisini değiştirebilecek diğer devlet kurumlarından geçmeden doğrudan saf bilgi olarak başkana iletilmesi çağrısı yapmıştı.
Diğer bir deyişle Truman, aygıtı siyasi ve partizan gündemlerden izole etmek istiyordu. Böylece baskılara boyun eğmeyecek, istenen nihai anlatıyla tutarlı olan bilgilerin iletilmesini zorlaştıracak, kişisel arzular ve önyargılar tarafından yönlendirilmeyecekti. Kaşıkçı raporunda da bunların hepsini açıkça gördük.
Rapor, daha önce Türkiye merkezli Yeni Şafak gibi propaganda gazetelerinde yayınlanan ve açıklanan sızıntıların siyasallaştırılmış bir yorumu gibi görünüyor. Bu yüzden gözlemciler CIA’i eleştiriyor ve diğer korunmuş kurumlardan farklı olarak, yanlış sızıntıların merkezi ve ideolojik kaprislere sahip kişilerin yeri haline geldiğini düşünüyorlar.
Bu nedenle kurum, ne istediğini bilen, ona aradığı ve nihayetinde kendi çıkarlarına hizmet eden bilgileri sağlayan dış istihbarat servisleri için bile kolay bir av haline geldi.
Bu, yeni olmayıp geçmişi olan bir hikaye ve Kaşıkçı raporu da bu hikayenin bir parçası. Üç sayfası da parti içi siyaset kokan bir dizi tahminle dolu. Buna rağmen rapor, bugün bildiğimiz bölgesel düzeni şekillendirmede 80 yıldır en büyük rolü oynayan Riyad ile Washington arasındaki tarihi ilişkiyi (bunun var olmadığını varsayalım, çok farklı bir dünyada yaşıyor olurduk) sabote etmek isteyenlere hiçbir hizmette bulunmadı.
Nitekim, raporun açıklanmasından sonra Amerikalı yetkililerin Suudi Arabistan ile ABD’yi birbirine bağlayan ana menfaatlere ilişkin açıklamaları ile raporu reddeden ve iki ülke arasındaki köklü ilişkilere vurgu yapan Suudi Dışişleri Bakanlığı açıklaması da bunu gösterdi.