Zahi Havas
Eski Mısır Arkeolojik İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı ve Eski Gize Arkeoloji Müdürü
TT

Suudi Arabistan’ın batı kıyısı sırlarını gün yüzüne çıkarıyor

Suudi Arabistan-Almanya Ortak Arkeolojik Kazı Misyonu, Kızıldeniz’de Suudi Arabistan Krallığı’nın batı kıyısında, kuzeyde Rabiğ kenti ile güneyde Şuaybe arasındaki bölgede gömülü antika parçalar bulmayı başardı. Misyon Kızıldeniz sularından antik hazineleri çıkarmak için zorlu ve çetin bilimsel çalışmalar yürüterek tam beş yılda çalışmalarını tamamlayabildi. Çeşitli boyutlardaki çömlek kaplar ve tahıl ile yağ depolayıp taşımak için kullanılan büyük başka kaplar da dahil olmak üzere keşfedilen bazı parçaların tarihi MS dördüncü yüzyıla kadar uzanıyor. Keşfedilen bu antika parçaların kökeninin Akdeniz havzasına kadar uzandığı düşünülüyor. Misyon, Roma dönemine kadar uzanan, depolama, nakliye ve ticaret için saklama kabı olarak kullanılan ve arkeologlar tarafından “amfora” adıyla bilinen çömlekleri taşıyan batık bir geminin enkazını ortaya çıkardı. Aynı zamanda mercan resiflerinin üzerine ve etrafına dağılmış pek çok çömlek ve taş parçası da bulundu.
Bulunan alet edevatların ve çömleklerin çoğunun batık geminin mutfağına ve yemek takımlarına ait olduğunu düşünüyorum. Ürdün'ün Akabe kentinden geldiğine inanılan Akabe çömlekleri olarak bilinen ve tarihi MS altıncı yüzyıla kadar uzanan başka çömlekler de bulundu.
Kızıldeniz kıyısında yapılan bu keşif çalışmaları denizin altında henüz ortaya çıkarılmamış daha nice sırrın olduğunu gösterirken, aynı zamanda Suudi Arabistan Miras Komisyonu'nun batık antika parçalarının ortaya çıkarılmasıyla ne kadar ilgilendiğini de gözler önüne sermiş oldu. Bu noktada okuyucu, karada kazı ve keşif yapmanın ister denizlerde, ister okyanuslarda, hatta nehirler gibi tatlı sularda olsun, batık antik parçalar için yapılan kazı çalışmaları ile mukayese edilmeyeceğini bilmeli. Tabi ki her alanın çalışma ve araştırma konusunda kendine has araç ve gereçleri vardır, ki bu araçlar batık antika parçalar söz konusu olunca oldukça pahalı oluyor. Bunu Allah’ın izniyle bir sonraki yazımızda açıklayacağız.
Bazı Mısırlı arkeologların daha önce Kızıldeniz'de kazı yapmaya ve Mısır'ın doğu kıyısı yakınlarında denizin dibinde gömülü olan Mısır’a ait antik eserleri çıkarmaya çalıştıklarını hatırlıyorum. Birkaç yıl önce üzücü bir olay yaşanmıştı. Bir keşif misyonunun üyelerinden biri Hz. Musa dönemindeki Firavun’un ordusunun bulunduğuna dair mesnetsiz bir haber yayınlamıştı! Tabiki haber dünyanın dört bir yanında büyük bir ses getirmiş ve her yerden gazete ve televizyon kanallarının benden haber hakkında yorum yapmamı istemesine şaşırmıştım. Elbette ben bulunan şeyin sadece bir gemi enkazının kalıntıları olduğunu çok iyi biliyordum. Hepimiz Hollywood'un Mısır Firavunlarının en ünlüsü, en uzun yıl hüküm süreni ve Doğu Deltası bölgesinde Per-Ramses (Ramses’in Evi) adıyla bilinen yeni başkentin kurucusu olarak Mısır Kralı II. Ramses'i ‘Çıkış Firavunu’ olarak zihinlere kazımayı başardığını biliyoruz. II. Ramses ile ‘Çıkış Firavunu’ arasında kurulan bağlantı, Tevrat’ın anlatımına daha fazla heyecan ve gizem katmak içindi. Gerek Sina topraklarında gerekse Kızıldeniz'de olsun şu ana kadar Mısır'da bulunan antik parçalar bize İsrailoğulları'nın Mısır'dan çıkışına dair hiçbir iz sunmadı.