Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Pardon… Aşırıcılıkla mücadelede önemli değiliz

Suudi Arabistan-ABD ilişkileri normal seyrine dönüyor. Şu anda Suudi Arabistan rolünü öven farklı bir ABD söylemine tanık oluyoruz. Ayrıca ABD medyasının şaşırtıcı haberlerine tanık oluyoruz. Bu onların hikayesi ve hakkında farklı bir yazı yazılması gereken başka bir hikaye.
Ancak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'in birkaç gün önceki açıklaması dikkat çeken açıklamalardan biriydi. Suudi Arabistan-ABD ilişkilerinin önemine değinen Blinken, “Suudi Arabistan, ABD'nin önemli bir ortağıdır ve bölgede ve dünyada istikrar ve barışın sağlanmasında büyük rolleri vardır. Suudi Arabistan, bölgedeki aşırıcılıkla ve İran'ın oluşturduğu sıkıntılarla mücadelede bizim için önemli bir ortaktır” ifadelerini kullanarak barış sürecini harekete geçirmede etkin bir Suudi rolüne güvendiklerini belirtti.
Burada, bölgedeki bazı medya kuruluşlarının yönelimlerine göre bazen ‘aşırıcılık’ bazen ‘katılık’ olarak çevrilen “Suudi Arabistan, bölgedeki aşırıcılıkla mücadelede bizim için önemli bir ortaktır” ifadesi üzerinde durmalıyız. Şöyle diyebilirsiniz: Bunda yanlış olan ne var?
Kelimelerin, tahrif edilmesi kolay olduğu ve tipik bir kalıbı yerleştirdiği için müsamaha gösterilmemesi gereken anlam ve çağrışımlara sahip olduğunu anlamalıyız. Suudi Arabistan sadece aşırıcılıkla veya katılıkla mücadelede önemli değil. Mesele bundan daha karmaşık.
Suudi Arabistan’ın hoşgörüyü tesis etme, yerleştirme ve sadece bölgede değil tüm dünyada yayma noktasında önemli bir yeri var. Suudi Arabistan özellikle Kral Selman bin Abdülaziz döneminde Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın gözetiminde bölgedeki en büyük reformu gerçekleştirdi.
Suudi Arabistan bugün sosyal, dini, entelektüel ve ekonomik reformlar gerçekleştiren bir Arap ülkesidir. Yolsuzlukla mücadelenin başını çekmektedir. Veliaht prensinin terörün kökünü kurutacağını ve bu uğurda eskisi gibi onlarca yıl boşa harcamayacağını söylediği Suudi Arabistan'dır.
Mesele daha karmaşık demiştik. Peki neden? Çünkü Suudi Arabistan'ın aşırıcılıkla mücadelede önemli olduğu ‘söylemi’ ABD’deki 11 Eylül terör saldırılarından sonra ortaya çıktı. Washington'ın Riyad ile ilişkisini haklı çıkarmak için bir savunma üslubu olarak kullanıldı.
Suudi Arabistan aşırıcılıkla savaştı. Şimdi durum daha da gelişti. Aşırıcılıkla mücadele şeklinde savunmacı bir şekilde kullanılan ortak ifade bizim için kabul edilebilir olmamalı. Çünkü Suudi Arabistan'ın bugün gerçek rolü ve yaptığı şey hoşgörüyü pekiştirmek ve yaymaktır. Suudi diplomasisinin ve medyasının bu ifadeyi yerleştirmesi, tekrarlaması, açıklaması ve ısrarla kullanması gerekiyor.
Suudi Arabistan-ABD ilişkileri önemli ve şu anda normale dönüyor. Tabi normale dönecek. Zira hata yapan Suudi Arabistan değildi. Diğerleri hatalarını ve politikalarının gerçekçi olmadığını fark ettiler. Bu ilişkiler çok önemli ve her zaman net olmalı.
ABD'nin Suudi Arabistan için güvenilir bir müttefik olduğu söylenirken, Suudi Arabistan da enerji fiyatlarının istikrarı konusunda ABD için güvenilir bir müttefiktir. Her iki dosya da güvenlik dosyası olarak kabul edilmektedir.
İlişkiler, bölgenin istikrarını sağlamak ve ABD-Batı hoşgörüsü olmadan devam edemeyecek olan İran yıkımıyla mücadele etmek için de önemli. Tüm bunlara, bugün Suudi Arabistan’ın örnek alınması gereken bir reform modeli olduğu gerçeği ekleniyor.
Demem o ki, aşırıcılıkla mücadelede değil, hoşgörüyü pekiştirme ve yaymada önemliyiz. Aşırıcılıkla mücadele ifadesi yerine söylememiz gereken şey bu. Çünkü aralarında dağlar kadar fark var.