Davud Ferhan
Iraklı yazar
TT

‘Bank’ta oturan adam!

Çoğunuz 999 başarısız girişimden sonra başarıyı yakalayabilen ve herkes tarafından neredeyse hayatı boyunca aptallıkla suçlanan ampulün mucidi Thomas Edison’un hikâyesini bilirsiniz. Bir başka isim de Wallace Johnson. Johnson da hayatının yarısını bir marangoz atölyesinde geçirdikten sonra 40 yaşındayken kovuldu; küçük evini rehin bırakıp, şahsi tasarımları başarılı olur olmaz sattığı başka iki küçük ev inşa etti. Beş yıl sonra sahip olduğu ilk otel olan Holiday Inn’i inşa etmeye karar verdi ki bu otelin çoğu başkentte şubeleri vardır. Dünyanın en başarılı gösteri sanatçısı Charlie Chaplin’in hayatı da özetle, hiçlikten şöhrete uzanan bir yoldur. Nitekim henüz 26 yaşındayken krallardan, imparatorlardan, başkanlardan, filozoflardan ve din adamlarından daha ünlüydü.
Bu örnekleri, ünlü Mısırlı alim Faruk el-Baz takip etti. Mısırlı sunucu Tamir Emin ile bir süre önce yaptığı televizyon konuşmasında ifade ettiğine göre onun günlük rutini, onu işsizlikten kurtaracak bir iş beklentisiyle rastgele bir kaldırımdaki “bank”ta oturmakmış.
Gökbilimci Faruk el-Baz’ın hayat hikâyesini ele alan ilk yazar elbette ben değilim. Ben bu hikâyeyi, eğitimli, entelektüel, bilim adamı, edebiyatçı, düşünür ve mucit birçok Arap önünde açılan ufkun kendilerine kapalı olduğunu düşünen gençler için dillendiriyorum.
Başarılı, ideal, kendini yetiştirmiş, seçkin ve ülkesiyle halkının gurur kaynağı olmuş birini örnek vermek istersek Mısırlı Arap bilim adamı Dr. Faruk el-Baz’dan başkasını tercih etmeyiz. Boston Üniversitesi’nde Uzaktan Algılama Merkezi’nin müdürü olan Faruk el-Baz, Mısır kökenli bir Amerikan vatandaşıdır. 1938 yılında Zekakik kentinde basit bir ailenin üyesi olarak dünyaya geldi. Ayn Şems Üniversitesi’nde jeokimya bölümünden mezun olduktan sonra ABD’de benzersiz ve yenilikçi bir çalışma sahası olan Maden ve Kıta Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimi aldı. Öğrenime devam etme isteğiyle ekonomik jeoloji alanında da uzmanlaştı. Nadir ve sabırlı bir araştırmacı olduğu için de Missouri Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde jeoloji felsefesi alanında doktora yaptı. Tüm bu uzmanlıklar zorludur ve 60’lı yıllardan önce Arap üniversitelerinde nadir bulunur. Bundan dolayı merhum Cumhurbaşkanı Enver Sedat, 1978 yılında Mısır’da kendisine bilim danışmanı olarak onu seçti ve çevreye zarar vermeden çölde ekime elverişli arazi bölgelerini tespit etmekle görevlendirdi, ayrıca Birinci Sınıf Liyakat Nişanı da verdi. Merhum Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in hassas ve gizli görevlerde başdanışman ve siyasi elçisi olarak Faruk’un kardeşi Üsame el-Baz’ı seçmesi tesadüftür. Bu adam da sadelik ve popülerlik bakımından, önde gelen bir bilim adamı olan kardeşi Faruk el-Baz’dan aşağı değildir. 2013 yılında ölüp Nasr şehrindeki Silahlı Kuvvetler Mezarlığı’na gömülmeden önce, Arap ve yabancı elçiliklerle dolu Zemalek mahallesinin sokaklarında yayan dolaştığına çokça şahit oluyordum.
Faruk el-Baz, astronotlar için Apollo görevlerinden iniş noktaları belirlemek ve onları Ay’dan toprak örnekleri seçip analiz ve çalışma için Dünya’ya getirme konusunda eğitmek gibi faaliyetlerle ayın jeolojik keşfine yardımcı olmak adına NASA’da çalıştı.
Faruk el-Baz’ın üstlendiği görev ve makamları ortaya sersek, üniversiteden mezun olduktan sonra karısı ile kızlarını doyurmak için her gün bir iş aradığına inanmazdık. O, bir iş bulmak için üniversite ve araştırma merkezlerinin “banklarında” saatlerce oturur, atanmasını ve geçim yollarını kolaylaştıracak bir vesile arardı.
Yüksek diplomalarına rağmen bu adamın sadelik ve tevazusunun en basit göstergelerinden biri, televizyonda o günler hakkında konuşurken gösterdiği samimiyet ve yüzünde beliren tebessümlerdir. Sadece bıkmadan sıkılmadan daha fazla öğrenme ve araştırmaya aşık olduğunu tekrarlar dururdu. Atanmasına aracı olan birini bulduktan sonra sırasıyla şu unvanları aldı: Boston Üniversitesi’nde Bilimsel Araştırma Profesörü ve Uzaktan Algılama Merkezi Müdürü, Kahire’deki Ayn Şems Üniversitesi’nde Jeoloji Profesörü, Colorado’daki Amerika Jeoloji Derneği Mütevelli Heyeti Üyesi, Eski Sovyetler Birliği’nden Bağımsız Devletler İçin Sivil Araştırma Geliştirme Kurumu Liderler Meclisi Üyesi, ABD Ulusal Mühendislik Akademisi Üyesi. Bu çalışkan ve güler yüzlü bilim adamı, Washington’daki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nde Dünya ve Gezegen Araştırmaları Merkezi’ni de kurdu.
Tüm bunların yanı sıra 1967’den 1972’ye kadar Washington DC’deki Ulusal Hava ve Uzay Müzesi’nde ay araştırmaları ve ay yüzeyi ile gezegenlerin keşfini planlamanın denetleyicisi oldu. Ayrıca NASA’nın Ay’a yörünge gezileri programının değerlendirmesine ve Ay’ın yüzeyine Apollo gezileri görevlerinin hazırlanmasına katılım sağladı. Onun, Ay’ın oluşumunun Dünya’nın oluşumuyla ilişkisini bilme konusunda ısrar edişi, Ay’a komşu olana kadar onun için şarkılar söyleyen asil Ruhbani Hanım Feyruz’u hatırımıza getiriyor. Bununla birlikte bilim adamı Faruk el-Baz, ayın yüzeyini incelemekle yetinmedi. Bu yüzden BM Uluslararası Astronomi Birliği, Apollo projesinden başlayarak Amerikan-Rus ortak Apollo yolculuğunda Dünya’nın yörüngeden fotoğraflanmasına kadar NASA’da oynadığı rolden ötürü asteroitlerden birine onun ismini verdi. Onun, Nil Nehri ile Fırat ve Dicle nehirlerinin jeolojisinin fotoğraflanmasında da payı vardı.
Faruk el-Baz, uzay aracına çeşitli iyileştirmeler getirdikten sonra Apollo 15 yolculuğunun başarısı konusunda astronotlarla tüm NASA çalışanlarının endişeli olduklarını fark etti ve onlara, onları koruması ve Allah’ın onlarla beraber olması için yanlarına Fatiha suresini almalarını tavsiye etti. Gerçekten de Faruk el-Baz evinde bir kâğıda Fatiha suresini bastı, o ve kızları, her birinin ismini kâğıda yazdı. Yolculuğun başladığı gün namaz kıldılar ve astronotların yolculuğunun hayırla tamamlanması için dua ettiler. Faruk el-Baz, Fatiha suresini plastik bir mahfazanın içine yerleştirdi ve astronotlardan birine teslim etti. Ekip daha sonra görevini yerine getirmiş olarak sağ salim Dünya’ya döndü.
Faruk el-Baz, ayın yüzeyini incelemekle yetinmedi, nitekim son yirmi yılda çölleri inceleyip anlamak ve insan yapımı olmayıp iklim değişikliklerinin bir sonucu olduğundan emin olmak için uydu görüntülerinden istifade etti. Araştırmalar, çöl kumları ve çöl kaynaklarının altına gömülü pek çok nehrin keşfini sonuç verdi. Faruk el-Baz, araştırmaları ve başarılarından dolayı birçok ödül kazandı ama Nobel alamadı. Ancak ilkokulu onun adını taşıyor ve o, bu onurla Nobel ödülünden daha fazla gurur duyuyor. Amerika Jeoloji Derneği, Çöl Araştırmaları İçin Faruk el-Baz Ödülü adını verdikleri yıllık bir ödül kategorisi oluşturdu. Bu esnada Mısır Posta İdaresi de onun resmini taşıyan bir posta pulu basmakta cimrilik gösteriyordu! O her yerde Arapların gurur kaynaklarından biridir.
Bu çalışkanlığın yanı sıra, Avrupa ve ABD’deki çoğu madeni ziyaret ederek, bu madenlerle Ay’ın madenlerinin içeriğini karşılaştırdı. Tam bir mütevazılıkla el-Baz, Malezya’da eğitimin nasıl geliştiğini öğrenmek için bir çalışma ekibiyle Kuala Lumpur’a gittiğini söyledi. Avrupa, Amerika veya Almanya eğitiminden bahsetmiyordu; birçok soruna sahne olmakla birlikte gelişmekte olan ve ilerlemenin temeli olması itibarıyla eğitime her şeyden çok önem veren bir Asya ülkesine gitmişti.
Bu adamın üstünde oturduğu o “bank” ne kadar da şanslı!