Gerek maddî gerekse mânevî her türlü yakınlığı ve yakın olmayı kuşatacak bir anlam yelpazesine sahip olan “kurbân” kelimesi; dinî terminolojide kendisiyle Allah’a yaklaşılan şeyi, özel olarak da Allah’a yakınlık sağlamak, yani ibadet (kurbet) amacıyla belli vakitte belirli cinsten hayvanları kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.[1] Batıl, fani olan şeylerden uzak durmak ve Hakka yönelmek anlamına gelen kurbiyet kelimesi de aynı kökten türemiştir. Kurb ve bu'd kelimeleri zıt anlamlıdır. Biri herhangi bir şeye yaklaşma ve yakın olmayı ifade ederken diğeri uzaklaşma ve uzak olma manasındadır.
“Karib ve baid” kavramları Kur’an-ı Kerimde farklı türevleriyle birlikte yer almaktadırlar. “Bu’d, baid ve kurb, karib” kelimeleri “Eğer yüz çevirirlerse, onlara de ki: “Ben size Rabb’imin mesajını olduğu gibi duyurdum fakat size vaadedilen azap yakın mıdır, uzak mıdır; bunu bilemem!”[2] ayetinde zaman, “Kur’an onlara kapalı ve karanlık gelir. Onların, çok uzak bir yerden sesleniliyor da söyleneni hiç anlamıyorlar gibi bir halleri vardır”[3] ayetinde de mekân bakımından uzak oluşu ifade etmek için kullanılmıştır. Kur’an’da kurb ve bu‘d kelimeleri daha çok manevi yakınlığı ve uzaklığı ifade etmek için kullanılmaktadır: “Ben yakınım, dua edenin çağrısına icabet ederim”[4]; “Biz ona şah damarından daha yakınız”[5] ve “Sanki orada hiç yaşamamışlar gibi. Biliniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın rahmetinden) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu.”[6] mealindeki ayetlerde bu manevi boyut açıkça görülmektedir. Bu teknik bilgilendirmeden sonra kulun Allah’a yakın ve uzak olmasının ne anlama geldiği ve bunların nasıl gerçekleşebileceğine değinelim.
Allah’a yakın olmak, O’nun sevgi ve rızasını kazanmak inanan her kulun temel hedefidir. Ancak çoğu zaman insan Allah’a yakınlaşmayı sağlayacak şeyleri ya ihmal etmekte ya da unutup göz ardı etmektedir. Örneğin Allah’a yakın olmayı sağlayan vesilelerin başında olan ibadetler çoğu zaman ihmal edilmekte veya terk edilmektedir. Allah’a yakınlaşabilmek için uzak durulması gerekenler için de aynı şeyler söylenebilir. Uzak durulması gerekenlere çoğu zaman yaklaşırken Allah’a yakınlaşma fırsatını kaçırabiliyoruz. Örneğin Allah Teala birçok konuda birtakım sınırlar-hadler[7] belirleyip bunlardan uzak durulmasını istediği halde bu sınırlar-hadler kolayca aşılmaktadır. Aynı şey uzak durulması istenen[8] her şey için de söylenebilir.
Allah katında en yakın olanlar mukarrebûn[9] olarak nitelenmişlerdir. Âhirette en iyi nimetler onlar için hazırlanmıştır.[10] Kul, ebedî mutluluğu kazanmak istiyorsa mukarrebûndan olmasını sağlayacak amellere yönelmelidir. Bu amellerden birisi de kurbandır. Kurban, Allah’a bir yakınlaşma vesilesi olduğu için “kurban” diye isimlendirilmiştir. Her bir ibadet insanı kendisine yüklenilen görev nispetince Allah’a yakınlaştırır. Secde ederek yakınlaşmak[11] da bunların başında gelmektedir. Zira “Kulun Allah’a en yakın olduğu zaman secdede bulunduğu andır.”[12]
Kul Allah’ın kendisine yakın olmasını istiyorsa kendisi de bu uğurda çaba göstermelidir. Çünkü biri Allah’ın kuluna, diğeri kulun Allaha yakın olması tarzında iki türlü kurb-yakınlık vardır. Unutmamak gerekir ki Allah, insana şah damarından daha yakındır.[13]
Allah’ın bize yakın olmasını istiyorsak hayatı bir hayvan hayatı gibi yaşamayıp Allah’ın arzuladığı bir kul olabilmek için Kur’an’ı hayat düsturu kılmak gerekir. Çünkü ruhu ne ile beslediğimiz önemlidir: “Kim samanla, arpayla beslenirse, (hayvan gibi ölüme) kurban olur. Kim de Hak nûru ile gıdalanırsa Kur’an (sırrına mazhar) olur.”[14]
Aklı, Allah ve O’nun elçisi Hz. Muhammed’e teslimiyetle eğitmek, ruhu da bedenin ve şehevi isteklerin esaretinden kurtarıp özgürleştirerek yüceltebilmek için, nefsi kurban etmek gerekir. Tıpkı Mevlana’nın dediği gibi:
“Tekbir getirince kurbanlık koç gibi âlemden çıktılar.
Ey imam! Tekbir, “Ya Rabbi, senin huzurunda kurban olduk.” anlamına gelir.
Kurban keserken “Allahu ekber” dersin ya, o geberesi nefsi keserken de böyle demeli.
“Allahu ekber” de ve o uğursuz nefsin başını kes. Kes de can, mahvolmaktan kurtulsun.
Beden İsmail’e benzer, can da İbrahim gibi. Can bu semiz bedeni yatırdı da tekbir getirdi mi,
Beden kesilir, şehvetlerden hırslardan kurtulur, besmeleyle kesilmiş temiz bir kurban haline gelir.”[15]
“Ya Rabbi, senin huzurunda kurban olduk.” diyenlerden olabilmek duasıyla…
Hayırlı bayramlar!
[1] Ahmet Güç, KURBAN - TDV İslâm Ansiklopedisi (islamansiklopedisi.org.tr)
[2] el-Enbiya 21/109
[3] Fussilet 41/44
[4] el-Bakara 2/186
[5] Kāf 50/16
[6] Hud 11/95
[7] el-Bakara 2/187,229.
[8] el-En’am 6/151-152.
[9] el-Vâkıa 56/11, 88
[10] el-Mutaffifîn 83/28)
[11] el-Alak 96/19
[12] Müslim, “Ṣalât”, 215
[13] Kāf 50/16
[14] Mesnevi, cilt: 5, beyit nu: 2478
[15] Mesnevi, cilt: 3, beyit nu: 2142-2147