Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Vicdanlı çocuklar olarak kalabilmek

“Üçe kadar sayıyorum!” diye tehdit ederken bile araya “iki buçuğu” sokan vicdanlı çocuklardık biz, ne ara bu hale geldik?  diye sorar merhum Cahit Zarifoğlu. Sahi biz ne ara merhametli ve vicdanlı olmayı kaybettik?  

Ne zamandan beri Allah’ın birer emaneti olarak nikahımıza aldığımız eşlerimize eziyet eder hatta öldürür olduk? Oysa onlar bizim için bir elbise biz de onlar için bir libas idik…

Ne zamandan beri çocuklarımıza merhamet etmeyi, Allah’ın emri gereği onları ateşten koruma görevini terk ettik? Oysa onlar bizim için göz aydınlığı olsun diye dua edip yakarmıştık…

Ne zamandan beri anne-babamızla ilgilenip onların ihtiyaçlarını gidermeyi kaçınılacak bir yük olarak görür olduk? Oysa cennet anaların ayakları altında idi ve Allah’ın rızası babanın rızasına bağlıydı. Ve onlara “öf” bile dememeyi taahhüt edip onlara merhametle muamele etmeyi Allah’ın bir hükmü olarak kabul etmiştik…

Ne zamandan beri hem kan bağından hem de din bağından olan kardeşlerimize iyi davranmayı, sıkıntılarını gidermeyi unuttuk? Oysaki onların arasını bulmayı ve onlara iyi davranmaya memurduk. Sıla-i rahim gözetilmesi gereken bir bağ idi…

Ne zamandan beri sokağımızdaki, mahallemizdeki, çarşımızdaki, iş yerimizdeki, yolumuzdaki insanlara selam vermeyi, onlardan gelebilecek olan sıkıntılara sabretmeyi unuttuk? Oysaki diğer insanlara dengeli-mutedil davranarak örnek olup şehadet etme görevimiz vardı…

Yukarıda dillendirdiğimiz soruların benzerlerini çoğaltmak mümkündür. Ancak bu sorularda dikkat çekilen durumların üzerinde durmaktan ziyade bu durumların oluşmasına neden olan sebepler üzerinde durmak gerekir. Bir çocuk merhametli ve şefkatli iken nasıl oluyor da büyüyünce çevresindekilere karşı acımasız hale gelebiliyor? Kanaatimizce bunun üç temel nedeni olabilir: Yanlış ve kötü bir eğitim, olumsuz örnekler ve iyiliklerin devam edip çoğalmasını sağlayacak güzel ortamların olmamasıdır.

Çocuğun kişiliğinin doğru bir şekilde gelişebilmesi için doğru yöntemlerle yapılan ve güzel içeriğe sahip bir eğitim şarttır. Dikkat ederseniz öğretim demedim. Eğitim diyorum. Zira öğretilen şeyler yaşanarak bir eğitim faaliyetine dönüşürse kişide kalıcı hale gelirler. Örneğin sigara içmenin zararlarını öğretmek yetmez. Sigara içmeyerek de bu zararlardan fiili olarak kaçındığımızı da göstermek gerekir. Namazın insanı kötülüklerden alıkoyduğunu anlatmak yetmez, namaz kılarak namazın olumsuz şeylerden alıkoyduğunu hayatımızda da göstermek mecburiyetindeyiz. Bunu yaptığımızda olumsuz örneklikler meselesi kendiliğinden azalacak ve ortadan kalkacaktır. Gerek aileden gerek okul ve çevreden öğrenilenlerin güzel örnekliklere dönüştüğünü gören çocuklar bu güzellikleri hayatlarına taşıyarak kendilerine mal edeceklerdir. Zira üzüm üzüme baka baka kararır. Çocuklar genellikle anne-babalarını, aile büyüklerini ve öğretmenlerini örnek ve rol model alırlar. Çocuğun zihin ve gelişim dünyasına etki edebilecek herkes, güzel içeriğe sahip bir eğitimi doğru yöntemle sunmalı ve iyi örneklikler oluşturmalıdır.

İlk iki olumsuzluğu oluşturan etkenler giderilirse üçüncü etken de dolaylı olarak ortadan kalkacaktır. Doğru bir eğitim ve güzel örnekliğin olduğu yerde iyiliklerin gelişip çoğalacağı ortamlar da oluşur. Böylelikle çocuk olumlu bir ortamda kendini geliştirerek iyi ve merhametli birer insan olur. İnsanlara, hayvanlara ve bitkilere şefkat ve merhametle yaklaşılan bir ortamda büyüyen çocuk, şefkat ve merhameti diğer varlıklardan esirgemeyecektir. Zira büyüdüğü ortam ve çevre onun adeta büyüyüp geliştiği toprak olacaktır. Hepimiz de biliriz ki toprağın kalitesi ve verimliliği, üzerinde yetişen ürüne de yansıyacaktır. Kur’an-ı Kerimde bu durum şöyle bir örnekle dile getirilir: “Toprağı iyi olan şehrin bitkisi de Rabbinin izniyle (güzel) çıkar; kötü olanın ise yararsız bitkiden başka bir şeyi çıkmaz. Biz şükreden bir topluluk için ayetleri işte böyle açıklıyoruz.”[1] İyi ortamlarda yetişip büyüyenler, iyilikleri ve güzellikleri kabul etmeye daha yatkındırlar. Çocuk etrafında şiddetten, küfürlü sözlerden ve yalandan başka bir şey görmemişse doğru sözlü ve merhametli olmaya kolayca alışamayacaktır.

O halde toplumu oluşturan her bir birey özellikle de anne-babalar ve eğitimciler; çocuklara güzel ve doğru içerikler sunmalı, güzel örneklikler oluşturarak adeta verimli bir toprak gibi ortamlar hazırlayarak güzel ve mis kokulu çiçeklerin-çocukların yetişmesine zemin hazırlamalıdırlar. Ayrıca çocukların eğitimine ve kişilik oluşumuna etki edebilecek her türlü yayın ve sosyal medya ortamları ciddi bir kontrol ve denetime tabi tutulmalıdır. Bunlar doğru bir şekilde yapıldığı takdirde vicdanlı, şefkatli ve merhametli çocuklar, anne-babalar, eşler, komşular, arkadaşlar ve sürücüler kısacası vicdanlı, şefkatli ve merhametli toplumlar yeniden inşa edilebilecektir. O zaman şu ilahi müjde ve övgü yeniden hayat bulacaktır:

“Siz, insanlık adına çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyi ve doğru olanı emreder, kötü ve yanlış olandan sakındırırsınız; zira Allah’a güvenip inanırsınız ...”[2]

 

[1] el-A’raf 7/58

[2] Al-i İmran 3/110