Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

​Zarif’in diyalogu: Yemen ve Körfez Savaşı

İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif, ülkesinin politikasını tanıtarak ve Birleşmiş Milletlerdeki (BM) varlığını kullanarak ABD’de bir medya saldırısı gerçekleştirdi. Aşağıda Zarif’in gündeme getirdiği ve incelenmesi gereken bazı hususlar yer alıyor:
Zarif, konuşmasında Taliban’la resmi bir ilişkiye sahip olduklarını belirtti.
Zarif, burada Taliban’la ilişkilerini itiraf ediyor. Aynı zamanda biz, Tahran’ın iddia ettiğinin aksine İran’ın terör örgütleriyle de ilişkisinin olduğunu biliyoruz. Zira İran, kendi topraklarında el-Kaide liderlerini ağırlıyor ve Husileri, Hizbullah’ı ve diğerlerini himaye ediyor.
Zarif, konuşmasında “Suudi Arabistan, İran’la savaşması için Saddam Hüseyin’e 75 milyar dolar verdi. Fakat Saddam Hüseyin onlara ne yaptı?” ifadelerini kullandı.
Genellikle İranlı yetkililer, tarihi çarpıtarak anlatıyor. Saddam, o dönemde savaşa tek başına girdi. Humeyni gibi Saddam da Körfez ülkelerini tehdit ediyordu. İran, Kuveyt’e denizden bir savaş başlattı. Bu da Kuveyt’i Tanker Savaşları’nda ABD’den yardım istemeye sevk etti. Körfez ülkeleri, Tahran’a karşı Saddam’ı desteklemek zorunda kaldı. Fakat buna rağmen Körfez ülkeleri, hem Saddam’la hem de daha sonra meydana gelen savaşta İran sınırına tek bir kurşun dahi atmadı.
Zarif, konuşmasında “ABD’nin İran’a karşı politikasını değiştirmesi gerekiyor. ABD’nin hegemonyasına karşı bir ayaklanma vardı ve bitti. Şu an ABD, Washington’un politikasını felakete sürükleyen B grubunun (Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İsrail) lehine İran’a müdahale ediyor” dedi.
Tahran rejimi, nükleer silahlanmayı ve bölgedeki askeri faaliyetini durdurarak, ABD’nin müdahalesini basit bir şekilde sonlandırabilir.
Zarif, konuşmasında “İran’ın Husileri desteklediğini söylüyorlar. Bunu reddediyoruz. Yemen’de saldırı yapmıyoruz. Ayrıca Yemen’de uçaklarımız ve pilotlarımız yok. Tam tersine Yemen’de Suudi pilotlar var. Neden bizi suçluyorlar ki?” ifadelerini kullandı.
Aynı şekilde el-Kaide’nin de uçakları ve düzenli bir ordusu bulunmuyor. Fakat el-Kaide, dünyayı tehdit ediyor. Bunun için dünya orduları, el-Kaide’yle savaşmak için bir araya geldi. Husilere gitmeye devam eden İran silahları ve Husileri Hizbullah’tan kimlerin eğittiği, belgelenmiş durumda.
Zarif, konuşmasında “Obama yönetimi sırasında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile iki güzel gün geçirdim. Kerry ile 2014 yılında Yemen savaşını bitirmeyi görüştük. Kerry, beni aradı ve bana Suudi Arabistan’ın bunu onayladığını haber verdi. Kerry, bir süre sonra beni yeniden aradı ve Suudi Arabistan’ın bundan geri adım attığını söyledi. Obama, buna İran’ın neden olduğunu dile getirdi. Çünkü Obama, B grubunun yanında yer aldı” dedi.
Zarif, İran’la sınırı olmayan ve İran’dan uzak Yemen konusunda Kerry ile pazarlık yaptığını açıklıyor. Tahran, Husileri desteklemekten vazgeçmesi karşılığında ABD’den ikinci bir anlaşma talep etti.  Suudi Arabistan’ın, İran’ın faaliyetlerinin tehlikeli olduğu ve tüm bölgeyi rehin almaya başladığı konusunda Obama’ya kanıt sunmasının ardından Obama, geri adım attı. Aslında Obama, bugün Trump’ın suçlandığı gibi Suudi Arabistan’ın tarafını tutmuyordu.
Zarif, konuşmasında “İran’ın 2020 seçimlerinde demokratların kazanmasına yatırım yapmadığını bildirmek istiyorum. Zira cumhuriyetçiler gibi demokratlar da bize düşmandır. Trump, müzakere yapmamız için diz çökmemizi istiyor. B grubu ise rejimimizi değiştirmek istiyor” dedi.
İster A ister B grubu olsun İran’ın tüm rakipleri, öncelikli olarak rejimin politikasını değiştirmek istiyor. Tahran’ın saldırgan politikasına devam etmesi halinde onlar, rejimin kendisini değiştirmeyi ümit ediyor.
Zarif, konuşmasında “ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ya İran’la ilgili bir darbe komplosu olup olmadığı soruldu. Pompeo, bu soruya ‘Bir darbe komplosu kursam bunu asla sana haber vermem’ şeklinde yanıt verdi. B grubu, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte herhangi bir olay meydana gelmesi için komplo kuruyor” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Zarif, komplo söylemini yineliyor. Zarif, ya saldırgan bir eyleme ve B grubunu suçlamaya hazırlanıyor ya da rejim, giderek paranoyaklaşıyor.
Zarif, konuşmasında “Bolton, ulusal güvenlik danışmanı olmadan önce terör örgütü MEK’e(Halkın Mücahitleri Örgütü) giderek, onlara 2019 yılında İran içerisinde kendileriyle kutlama yapacağını haber verdi. Biz, 2019’un Nisan ayındayız” ifadelerini kullandı.
Aslında bugün İran’ı kuşatmak müthiş bir şey. İran’ın kuşatılması, uzak bir ihtimaldi. Ancak Trump, kuşatmayı gerçekleştirdi. Dolayısıyla Bolton’un vaadi, belirlenen plana göre işliyor. Zira her hafta İran şehirlerinde gösteriler meydana geliyor. Rejim, en kötü günlerini yaşıyor gibi.
Spiker, Zarif’e “Twitter üzerinden istifa etmeye karar verdiniz. Görüşünüzü ne değiştirdi?” şeklinde bir soru yöneltti.
Zarif, “İstifa etmeye karar verdim. Çünkü rejim içerisinde yönetimimin dürüstlüğü konusunda bir şüphe olduğunu hissettim. Fakat yönetimimin dürüst olduğu itiraf edildiği zaman ortada herhangi bir gerekçe olmadığını gördüm ve istifamı geri çektim. Özellikle B grubuyla teamül konusunda makamıma göz dikildiğini düşünmüyorum”  dedi.
Zarif’in sorunu ve istifası, kendisinin zayıf ve İran rejiminin problemleri olduğunu gösteriyor.