Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

İhvan ve İran'ın 11 Eylül yatırımı

11 Eylül 2001 tarihinde New York ve Washington’a karşı düzenlenen saldırıların hüzünlü yıldönümündeyiz.
New York’taki ticaret kulelerine yapılan saldırıda binlerce insan hayatını kaybetti. Ayrıca bu saldırılar, ABD ve hatta dünya kamuoyunda büyük bir etki bıraktı.
Katil belli. Katil, el-Kaide örgütüdür.
Aynı şekilde mağdurlar da bellidir.
Mağdurlar, hayatını kaybedenlerin ve ailelerinin yanı sıra ABD’dir. Siyasi ve belki de mali çıkarları kapsamında bu faciadan yararlanmak isteyenler araştırılıyor.
Bundan yararlananların ya da yararlanmaya çalışanların tutumlarını anlıyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.
Bu, insandaki kötü özelliklerden birisidir. Ancak bu kötülüğün ötesine geçen şey, Katar devleti gibi failleri destekleyerek ve onlara arka çıkarak 11 Eylül saldırısının meydana gelmesine katkı sağlayanların bu konuda ve belki de hayatını kaybedenlerin aileleri konusunda müzayede yapmasıdır. Öyle ki Katar İçişleri Bakanı Abd bin Halid Al-i Sani’nin çiftliği, 11 Eylül saldırılarının planlayıcısı Pakistanlı Halid Şeyh Muhammed’in sığınak yeriydi.
Katar’ın yanı sıra Humeyni İranı ve Suudi Arabistan nefretiyle kafayı bozmuş bazı ABD’li solcular hepsi de bir araya gelip öfkelerini Suudi Arabistan’a yöneltmeleri ve gerçek suçludan uzaklaşmaları noktasında mağdurların ailelerini ayartmaya çalışıyor.
İran ve Katar rejimi, halen el-Kaide liderlerine destek veriyor ve Usame bin Ladin’in çocuklarına, el-Kaide’nin askeri komite başkanı Mısırlı Seyf el-Adl’e, terör örgütü Abdullah Azzam Tugaylarının lideri Suudi vatandaşı Salih el-Karavi’ye, Irak’taki Tevhid ve Cihad Örgütü’nün kurucusu Ürdünlü Ebu Musab ez-Zerkavi’ye ve diğerlerine yardım ve yataklık yapıyor.
Hatta İhvan merkezli tuzak ve plan, 11 Eylül saldırılarının planlayıcısının ABD’deki hücresine kadar ulaştı. Suudi Arabistan’ı kanlı 11 Eylül saldırılarını desteklemekle suçlaması halinde idam cezasından kurtulacağı konusunda 11 Eylül saldırılarının planlayıcısını ikna ettiler. ABD merkezli Wall Street Journal gazetesi de daha önceden bunu yayınladı. 
Doğrusu ABD’li yetkililer gerçekleri biliyor.
Örneğin; Bill Clinton ve George W. Bush dönemlerinde Güvenlik ve Anti-Terörizm Ulusal Koordinatörü Richard A. Clarke, Daily News gazetesindeki yazısında şu net ifadeleri kullandı:
“1996 yılındaki talebimize karşılık olarak Katarlılar, Halid Şeyh Muhammed’i teslim etselerdi bugün dünya farklı olurdu.”
Tüm bunlar doğru. Ancak bu gerçeklerin ortaya çıkmasına güvenmemiz, zayıflığımızın bir göstergesidir.
Düzenbazlar, fitne çıkarmaktan vazgeçmiyor. Aynı zamanda onlara inanmak isteyen birileri her zaman var. 
Suudi Arabistan; Katar ve İran gözetimindeki bu terör organizasyonuna dair pek çok delile sahip. Ancak ne yazık ki bu terör ağıyla tavizsiz biçimde mücadele edenler etkin olamadılar ve bazı gazete köşelerine, düşünce kuruluşlarına ve üniversite anfilerine sıkışıp kaldılar.