Farhad Manjoo
TT

Aşı karşıtı hareket Facebook’tan daha büyük

ABD Başkanı Joe Biden, imkânsız zannettiğim ve Mark Zuckerberg’e sempati duymamı sağlayan bir şeyi gerçekleştirdi. Elbette bu sadece küçük bir sempatiydi. Fakat olan, önemsiz bir gelişme değildi.
Hafta sonunu ruh halime uyacak şekilde kemanla cenaze melodisi çalma provasıyla geçirirken kendimi, Başkan Biden’ın Facebook’un Amerikalıların aşı karşıtlığında oynadığı role yönelttiği eleştiri düzeyine şaşırmaktan alamadım. Zira aşı olmayı reddetmek, salgın konusunda halkın tamamen iyileşmesinin önündeki en önemli engeli oluşturuyor. 
Facebook ve diğer sosyal medya ağlarını insanları öldürmekle suçlayan Biden, aşıyla ilgili yanlış bilgilere karşı söz konusu platformların ihmalkâr bir politika izlediğini söyledi. Başkan Biden, birçok insanın aşı olma konusunda tereddüt ettiği karmaşık bir sorunu çok basit bir düşünceye indirgedi. Sanki Facebook’un yetkilileri, insanları öldürmeyi durdurma tuşuna bastığı zaman ABD hemen iyileşerek koronavirüs salgınından kurtulacak.
Daha kötüsü de Biden, bu açıklamasıyla sağ kanadın, Facebook ve diğer büyük sosyal medya platformlarının şu an Demokrat Parti’nin kolları olarak çalıştığı konusunda yaydığı yanlış düşünceyi pekiştirdi. Bu, söz konusu platformların aşıyla ilgili yalan ve yanlış bilgilere karşı sergileyeceği büyük çabaları baltalayan bir düşüncedir.
Örneğin Facebook yarın Kovid-19 aşılarına yöneltilen tüm eleştirileri engellediğine dair bir karar aldığı zaman bu, radikal solu razı etmek için büyük teknoloji şirketlerinin gerçekleri sansürlemeye yönelik girişimleri olarak algılanacak.
Diğer yandan The Wall Street Journal gazetesinin yayın kurulu, Biden’ın sadece Facebook’a saldırdığını bildirdi. Son saldırının Facebook’un siyasetçilere aşırı derecede boyun eğmesinden dolayı gerçekleştiğini savundu.
Biden ayrıca büyük teknoloji şirketlerine karşı son saldırısını gerçekleştirdiği bu başarısız üslup nedeniyle sosyal medya ağlarına daha sert düzenlemelerin getirilmesine yönelik çağrıları da kapsayan büyük zorlukları ortaya çıkardı.
Unutulmamalıdır ki özgür bir toplumda başkanın bir medya kuruluşunu sadece yayınladığı yasal içerik nedeniyle toplu öldürme eylemlerine karışmakla suçlaması, hepimizde bir huzursuzluk meydana getirmelidir.
Elbette aşı hakkında söylediğiniz yalandan dolayı Facebook sizin bu platformu kullanmanızı engelleyebilir. Fakat başkan, Facebook’u güçlü bir şekilde bunu yapmaya teşvik ederse “bu, hükümet tarafından yapılan bir sansürlemedir” sözü daha mantıklı hale gelecektir.
Belki de burada kamu sağlığını önemsediğinden dolayı Biden’ı savunabilirsiniz. Fakat bu durumu düzeltmenin zamanı geçti. Unutulmamalıdır ki aşı olma konusundaki endişelerin arkasında yer alan dürtüleri araştıranlar, sosyal medya ağlarının yalan bilgiler yaymada rol oynadığı görüşündeler. Facebook ve sosyal medya ağlarının aşı karşıtı hareketin çok sayıda Amerikalıyı yanına çekmesini engelleyecek, gerekli güce sahip olduğu bir zaman vardı. 
Geçmiş dönemde durum böyleydi. Ancak bugün bu durumun halen aynı olduğuna dair herhangi bir kanıt yok. Anketlere göre Amerikalıların yaklaşık beşte biri Kovid-19 aşısı olmaya karşı. Ayrıca bu konudaki bölünme, güçlü bir partizanlıkla da örtüşmektedir.
Washington Post yazarı Philip Bump’ın da işaret ettiği gibi son seçimlerde Donald Trump’a oy veren eyaletlerdeki aşılanma oranı, Biden’a oy veren eyaletlerdekine göre daha düşük. Bu da aşı karşıtı hareketin kültürel anlamda bir tür zafer gerçekleştirdiği izlenimini veriyor.
Açıkçası aşıyla ilgili yalan bilgiler sağ kanatta geniş ölçüde dile getiriliyor. Aşı hakkındaki yanlış bilgiler, Fox News ekranları aracılığıyla temel bir unsura dönüştü. Aynı şekilde Cumhuriyetçi Parti’nin önde gelen üyeleri ve muhafazakâr kanadın birçok kolu da aşıyla ilgili yanlış bilgileri dillendiriyor.
Neyse ki Biden açıklamalarının faydalı olmadığını hızlı bir şekilde gördü. Facebook’un sponsor olduğu anket sonuçlarını (bu sonuçlara göre Amerikalı Facebook kullanıcılarının yüzde 85’i Kovid-19 aşısı oldu) açıklamasının ardından Biden, söz konusu platformun insanları öldürmediğini itiraf etti. Ancak Biden bazı Facebook kullanıcılarının aşıyla ilgili yanlış bilgiler yayarak bunu yaptığına da işaret etti.
Kendi adıma söylemek gerekirse; Biden’ın böyle bir davranış sergilemesine sevindim. Fakat aşıları büyük ölçüde parti bataklığına doğru sürüklemesiyle birlikte Biden’ın söylemi Amerikalıları bu aşılara güvenmeye sevk etmeye çalıştığı bir ortamda, uzun vadede zararlı olacaktır.
Diğer yandan Stanford İnternet Gözlemevi’nde Teknik Araştırma Müdürü Renee DiResta, bu hareketin başlamasının arkasındaki ana sebeplerden birisinin medya sahasındaki yeni akımları yönlendirme zekâsı olduğunu ifade etti.
ABD’de kamu sağlığıyla ilgilenenler, sosyal medya ağlarında etkili olanların Kovid-19 virüsüyle ilgili mesajlarını beceriksiz bir şekilde, sürekli olarak gündeme getirdiği bir zamanda hiç görüşmedikleri kişilerin güvenini nasıl kazanacaklarını, nasıl ilgi çekici içerikler üreteceklerini ve kitleleri nasıl ikna edeceklerini anlamayı başardılar. 
DiResta, popüler kültür içerisinde yer bulan aşıyla ilgili yalan bilgileri bertaraf etmek için doktorlardan, dini önderlerden ve diğer güvenilir yerel yetkililerden oluşan bir orduyla aynı yönteme karşıt bir kampanyayla karşılık verilmesi gerektiğini önerdi.
Geçen hafta yayınlanan uzun metrajlı bir belgeselde genel cerrah Vivek Murthy, birçok insanın aşı olma konusundaki tereddütlerini gidermek için benzer bir çağrıda bulundu. Elbette böyle bir hareket, kolay bir şekilde ilham vermeyecektir. Ancak bu hareket, Facebook’u suçlamakla yetinmekten daha iyi olacaktır.
*New York Times tarafından yayınlanan bu makale Şarku’l Avsat tarafından çevrildi.