Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

11 Eylül’ün üzerinden 20 yıl geçti... Hala aynı yerde miyiz?

Yarın 11 Eylül 2021 Cumartesi, yani 11 Eylül 2001 saldırılarının yirminci yıldönümü. El Kaide, sivil yolcu uçaklarını kaçırıp intihar uçaklarına çevirerek New York’taki Dünya Ticaret Merkezi’ne ve Washington’daki Pentagon’a saldırılar düzenlemişti. Beyaz Saray’a yapılan üçüncü saldırı ise başarısız olmuştu.
Yaşanan dehşetler, şaşırtıcı ve üzücü sahneler, ekranlarda ve internet arşivinde sonsuza kadar ölümsüzleştirildi. Masumların yangından kaçmak için New York kulelerinin tepesinden atlamalarını ve aşağı düşmelerini kim unutabilir?!
Usame bin Ladin liderliğindeki El Kaide örgütünün bu saldırıları tanzim ettiği Afganistan’dan, saldırıların planlayıcısı olan ve yıllardan beri Amerika’da yargılanmaya devam eden Kuveyt asıllı Pakistanlı Halid Şeyh Muhammed’e kadar her şey birbiriyle bağlantılı. Bazı kimseler, Suudi Arabistan’a iftira atmak için onunla bir anlaşma yapmaya çalıştılar ama herkes, evet herkes bu adamın körfezin hangi tarafına bağlı olduğunu, İran rejimiyle nasıl koordine olduğunu biliyor. Zaten 11 Eylül saldırıları İran’ın gizli parmağı olmadan gerçekleşemezdi. Bunlar benim sözlerim değil, Al-Arabiya tarafından bir süre önce gösterilen bir belgeselde, İran’ın 11 Eylül saldırıyla ilişkisi hakkında CIA ve diğer istihbarat teşkilatı uzmanlarının söyledikleri sözler.
Yirmi yıl sonra sanki hala aynı noktadayız. 2001'de ABD tarafından Afganistan'daki yönetimi devrilen Taliban, 2021'de Afganistan'ı yönetmek için geri döndü. El Kaide, 11 Eylül kartını bir siyasi hile kartına dönüştürerek ve Amerika’daki kurbanların ailelerinin acısını geride bırakarak hemen Taliban’ı tebrik etmeye koşuyor. Burada, bir grup fırsatçı politikacı ve oportünist avukatla birlikte Amerikan sol basını tarafından dile getirilen yalanlara cevaben aynı sözleri tekrarlıyoruz… Peki sorun nerede?
Tekrar söylüyorum, Amerikan sol basını tarafından yayınlanan bu yazı, El Kaide ve DEAŞ'ın en büyük düşmanı ve en büyük kurbanı olan Suudi Arabistan'a şantaj yapmak için yayınlandı.  Bunun ötesinde Suudi Arabistan, Müslümanların kıblesi olan Kabe’nin ve Hz. Peygamberin mescidi olan Mescid-i Nebevi’nin koruyucusu olduğu için tüm Sünni ve Şii terör örgütlerinin ilk hedefi konumunda. Ayrıca Suudi Arabistan, siyasi olarak ılımlı bir devlet. Bütün bunlar ve diğer tüm unsurlar, kötü niyetli örgütleri kışkırtıyor. Buna ilaveten, bu Sünni ve Şii terörist grupların şeytanları, Müslümanlar üzerinde vesayet iddialarının tam olarak meşruiyet kazanması için Müslümanların en önemli manevi sermayesi olan Mekke ve Medine’yi kontrol etmeleri gerektiğini düşünüyor ve bunu hayal ediyorlar.
Tüm bu ve diğer nedenlerle, Suudi Arabistan'ı "El Kaide"yi desteklemekle veya 11 Eylül saldırılarına karışmakla suçlamak gülünçtür. Bundan dolayı, Washington'daki Suudi büyükelçiliği, 11 Eylül 2001 saldırılarına ilişkin gizli belgelerin yayınlanmasını memnuniyetle karşıladığını ve Riyad’ın bu saldırıya ortak olduğu yönündeki bir iddianın kesinlikle yanlış olduğunu belirtti. Büyükelçilik yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’ın, El Kaide’nin ideolojisi ve eylemleriyle temsil ettiği kötülüğü çok iyi bildiğine dikkat çekerek, “ABD ile 11 Eylül saldırılarından önce El Kaide’nin ana hedefiydik” denildi.
Açıkçası şu anda yaşananlar denenmişi tekrar denemek ve geçmişi tekrarlamak kabilinden. Siyasi İslam grupları, onların askeri, medya ve siyasi kanatları ve bu grupların Batı’dan ve Doğu’dan müttefikleri ile entelektüel, siyasi, medyatik ve hukuki savaşlar devam ediyor. Bu, devam eden bir savaş, arkamızda bıraktığımız bir aşama değil.