Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran ve B planı Korkusu

Durup dururken İran, Dışişleri Bakanı aracılığıyla nükleer müzakere dosyasıyla ilgili tüm tarafları yakın bir zamanda toplanmaya davet ettiğini ve Yemen'deki krize de çözüm bulduğunu duyurdu. Peki İran’ın şu anda gösterdiği bu özenin sebebi ne?
İran’ın Batı’nın özellikle de ABD’nin Tahran’ın oyalamaları karşısında sabrının tükendiğinin farkına vardığı aşikar. Tahran’ın bu farkındalığının sebebi, Washington'un İran'ın tutumları karşısında kararlı oluşundan ziyade İsrail baskısı ve ABD’deki iç siyasi gerçekliğin baskısı.
Afganistan Taliban’ın elinde düştükten ve ABD askerleri küçük düşürücü ve kafa karıştırıcı bir şekilde ülkeden geri çekildikten sonra Washington yönetimi gelecek ara seçimlerde Demokratları etkileyebilecek iç parti sebeplerinden ötürü İran dosyası gibi büyük dosyalarda yeni krizleri kaldıramaz oldu.
Hiç şüphesiz İran, ABD Temsilciler Meclisi’nin, İsrail'e Demir Kubbe füze savunma sistemini yenilenmesi için 1 milyar dolar tahsis edilmesine ilişkin yasayı ezici bir çoğunlukla kabul ettiğini doğru bir şekilde değerlendirdi. Söz konusu yasanın kabul edilmesi Tahran’a Tel Aviv’in Washington üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunu göstermiş oldu.
İran’ı şu anda, vakit kazanmak için de olsa harekete geçiren diğer bir nokta ise ABD ile İsrail’in İran'ın nükleer müzakereler konusunda Batı'ya olumlu yanıt vermemesi durumunda bir B Planı hazırlamak için görüşmeler yaptığına ilişkin söylentilerin yayılması oldu.
Buna ek olarak ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın Suudi Arabistan da dahil olmak üzere bölgeye ziyaret düzenleyeceği duyuruldu. Görünen o ki İran'ı şu anda -ve kesinlikle propaganda amaçlı- Yemen için bir çözüm planı bulduğunu ilan etmeye iten şey bu ziyaret oldu.
Diğer bir itici unsur da ABD Dışişleri Bakanı’nın Körfez'deki mevkidaşlarıyla New York'ta yapılan Birleşmiş Milletler (BM) toplantılarının oturum aralarında bir araya gelmesi ve bu ABD-Körfez ittifakının bölgedeki terör ve tahrip ile mücadelede oynadığı önemli role değinmesi oldu.
Yemen konusuna gelince İran, Suudi Arabistan’ın tüm uluslararası topluma ve ondan önce de Yemenlilere Yemen’e özen gösterdiğini ve İran’ın terörist Husiler aracılığıyla bozduğu pek çok girişimde bulunduğunu kanıtlamasının ardından böyle bir adım atıyor.
Dolayısıyla yukarıda bahsettiğimiz sebeplerden ötürü İran şu anda kartları karıştırmaya, B planına giden yolu tıkamaya ve mümkün olduğu kadar çok taviz koparmaya çalıştığı Viyana müzakerelerinde Washington ile müttefiklerinin kafasını karıştırmaya çalışıyor.
İran bunu, ABD'nin ne pahasına olursa olsun anlaşmayı gerçekleştirme arzusunu fark ettiği için yapıyor. Ayrıca İran'ın gözü Washington'ın Taliban ile müzakerelerini yürütme şeklindeyken ABD ile müzakerede bulunduğu su götürmez bir gerçek.
Dolayısıyla Tahran pastadan en büyük payı almaya gözünü dikmiş durumda. Bu pay da Orta Doğu bölgesinde nüfuz elde etme.
Bazıları Körfez ülkeleri ile ittifak konusunda ABD’nin güvenilirliğiden şüphe duyabilir. Bu şekilde şüphe duyulması normal. Zira Avupa’nın bizzat kendisi Washington’un güvenilirliğinden şüphe duyuyor. Ancak bölgemiz söz konusu olduğunda dayanak noktası İsrail’dir. Washington İsrail’den vazgeçmeyecek. Özellikle İsrail İran’ın kendisi, kurumları ve birimleri içinde net bir istihbarat derinliğine sahipken İsrail’in İran'ı tek başına cezalandırmasına ve nükleer anlaşmayı koordinasyonsuz bir şekilde bozmasına izin vermeyecek.
Bu yüzden İran’ın sahalara dönme arzusu ile karşı karşıyayız. Ancak bu arzunun sebebi yükümlülükten değil, zaman kazanmak ve B planından kaçınmak için. B planı gerçekleşirse İsrail’in eli kolu uzamış olur ve bu İran için hiç de iyi olmaz. Çünkü Tahran sadece güç dilinden anlıyor ve bunu yapmaya istekli olan tek taraf İsrail. Bu yüzden de fırsat kolluyor.