Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

Afganistan, açlık ve satılan çocuklar

Afganistan çok uzun yıllardır savaşın ortasında bir ülke…
1978’de başlayan, Sevr Devrimi olarak tanımlanan, SSCB etkisiyle kurulan yönetimin neden olduğu iç savaş…
1979-1989 arasında yine SSCB’nin, Afganistan’daki yönetimin de etkisiyle Afganistan’ı işgal etmesi…
1989 ve 1992 yılları arasında mücahitler ve Afgan yönetimi arasındaki iç savaş…
1992 ve 2001 yılları arasında Afganistan’da devam eden iç savaş, kargaşa, şiddet, gerilim…
2001 ve 2021 yılları arasında ise ABD’nin en uzun savaşının yaşandığı yer yine Afganistan!
Bu kadar uzun yıllar savaşın içinde olan ülkenin elbette kalkınması, gelişmesi mümkün değil. Dışarıdan gelen işgalcilerin de iddia ettikleri gibi Afganistan’ı yaşanılabilecek bir yer haline getirecekleri büyük bir palavra…
Kadınları özgürleştirmek için Afganistan’ı işgal eden ABD, arkasına bakmadan kaçarken arkasında kıtlık, yokluk, çatışma, baskı göreceği garanti olan kadınlar bıraktı.
Ama mesele bununla da sınırlı değil, konu çok daha vahim; Afganistan’daki insanlar maddi imkansızlıklar nedeniyle çocuklarını, kız çocuklarını satıyorlar.
Yakın zamanda, ABD çekildikten sonra, dolaşıma sokulan haberlere göre çok acı bir şekilde, Afganistan’da aileler maddi imkansızlık nedeniyle çocukları, kahir ekseriyetle kız çocuklarını, cüzi miktarlarda bedelle, bazen evlendirmek bazen ise başka nedenlerle çocukları almak isteyenlere satıyorlar. Alanlar içinde de yoksul olanlar var, taksitle evet taksitle, uzun yıllara bölünmüş taksitlerle de bu satış maalesef gerçekleşiyor. Çocukların akıbeti çoğu kez belli değil, aileden ayrılmanın, satılmış olmanın, gittiği yerde de yoksullukla karşılaşacak olmanın ya da kötü muameleye maruz kalacak olmanın ağırlığı altında eziliyorlar. Elden kahrolmaktan başka bir şey gelmiyor.
Belki bu haber yeni değil ama şimdi duyuyoruz çünkü aslında mesele kız çocuklarının ya da ailelerin yaşadığı sıkıntılarla ilgili değil, sorun bir Afganistan portresi oluşturmakla alakalı…
Mesela haberlerin hiçbirisinde ABD işgalinin Afganistan’da maddi imkansızlığın temelini oluşturduğundan bahsedilmiyor.
Çünkü ABD, Afganistan’ı işgale değil de kadınları kurtarmaya gitmişti. Böyle bir ABD’nin kontrolünde olan Afganistan’da hiç kız çocukları satılır mıydı? Hatta ülkeyi imar bile edeceklerdi, imar edilmiş bir ülkede maddi yoksulluk nedeniyle kız çocukları, çocuklar satılır mıydı?
Ama birden ABD çekilince, Taliban Afganistan’ın yönetimini ele alınca kız çocukları, maddi imkansızlık nedeniyle satılır oldu, öyle mi?
Evet, savaş çok uzun yıllardır Afganistan’ı yoksul kıldı, bunda Afganistan’ın kendi iç dinamiklerinin de etkisi var, hatta kuraklığın da etkisi var ve kadınlara bakışın, çaresizliğin etkisi var. Taliban yönetiminin deneyimsizliğinin, savaş şartlarının ürünü olmasının, kadınlara yönelik baskıcı tavrının da etkisi var.
Ama dün yapılmayan haberlerin bugün yapılıyor olmasının, üstelik bu travmaları yaşayan ailelerle, çocuklarla ilgili olumlu bir şeyler yapılmamasının sadece haber yapılmasının rahatsız edici bir yanı var.
Medyadan, Batı merkezli medyadan Afganistan için bir hayır beklenmeyeceğini bilecek kadar yaşadık… Dahası olumsuz Müslüman portresi çizmek için her şeyi ama her şeyi deneyeceklerini görecek kadar da yaşadık. Ama…
Ama bu kez mesele gerçekten savaş ortamı kadar dramatik ve en az onun kadar acı; çocuklarını çoğu kez akıbetlerini bilemeyecek koşullara satmak zorunda kalan aileler var karşımızda. Ve elimizden kahrolmaktan başka bir şey şimdilik gelmiyor.
Şöyle geçiyor haberin birinde yaşanan dram:
“Afganistanlı Ayşe'nin komşusu 25 yaşındaki Nadire'nin ailesi, bir bakkaldan yiyecek ödünç almış.
Ama borçlarını ödeyememişler.
Dükkan sahibi, ödememeleri durumunda kendilerini hapsettireceğini söylemiş.
Aile, borcunu ödeyebilmek için 3 yaşındaki kızlarını satmış.
Kızın satıldığı yer, ailenin borçlu olduğu dükkan.
Yani 3 yaşındaki kız, dükkan sahibinin 4 yaşındaki oğlu ile evlenecek.
Müstakbel kayınpeder, kız evlilik yaşına ulaşıncaya kadar beklemeyi kabul etmiş. Kızın ise bu durumdan hiç haberi yok.”
Evet, bu gerçek öyküde yoksulluk, yoksul aileler, Afganistan, satılan kız çocukları, rızaya değil zorunluluğa dayalı bir mecburiyet, hüzün, acı ve çaresizlik var. Ama ne yazık ki tüm bu olumsuzlukların müsebbipleri yok. Sahi, bu anlattıklarım içinde, anlattıklarımın faili olanlar nerede? Cevabı bulduğumuzda, belki tüm kız çocuklarını kurtaramayacağız ama en azından bir kısmının güven içinde olduğundan şüphe etmeyeceğiz.