Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Bugünkü gündem: Hz. Zekeriyyâ

“Rabbinin kulu Zekeriyyâ’ya olan rahmetinin hikâye edilmesidir/hatırlatılmasıdır bu!”
Kıymetli hocalarımdan birisi yıllar önce anlattığı bir derste Meryem Suresini, gündem belirlemenin nasıl olması gerektiğinin öğretildiği bir sure olarak nitelemişti. Sözüne devamla: Görmüyor musunuz? Allah Teâlâ Kitapta Meryem’i[1], İbrahim’i[2], Musa’yı[3], İsmail’i[4], İdris’i[5] an, buyuruyor yani bize diyor ki bugün gündemin Zekeriyyâ, Meryem, İbrahim, Musa, İsmail, İdris olsun!
Benzer ifadeleri Sad suresinde de görebilmemiz mümkün; kulumuz Davud’u[6], Eyyub’u[7], İbrahim’i[8],  İsmail’i, Elyesa’ı ve Zülkifl’i[9] an. Biz de buradan hareketle bugün gündemimize Hz. Zekeriyyâ’yı alıyoruz. Zira Meryem Suresinde Allah Teâlâ’nın ilk gündeme getirdiği isim Hz. Zekeriyyâ’dır.[10]
Hz. Zekeriyyâ İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden biri olup marangozluk yaparak[11] geçimini sağlamanın yanında Kudüs’te bulunan tapınakta önemli bir göreve de sahipti. Kur’an’ın onunla ilgili verdiği bilgiler dikkate alındığında daha çok Allah’a yapmış olduğu yakarışlar[12] ve Hz. Meryem’in Mabetteki sorumluluğunu üstlenmesi[13] ile hatırlanır. Kur’ân-ı Kerîm’de adı altı yerde geçen Hz. Zekeriyyâ,[14] duası kabul edilen, hayırlı işlere koşan[15], namaz kılan[16] bir kişi ve Allah’ın kulu[17] olarak anlatılmaktadır.
“Rabbinin kulu Zekeriyyâ’ya olan iyiliğinin/rahmetinin hikâye edilmesidir/ hatırlatılmasıdır bu!”  Acaba Allah Teâlâ’nın Hz. Zekeriyyâ’ya verip bize hatırlattığı “rahmeti” ne idi? Hz. Zekeriyyâ ve eşinin yaşları ilerlemiş olmasına rağmen Al­lah Teâlâ’nın onun nidâsını /yakarışını kabul edip onlara bir çocuk hediye etmesi mi? yoksa Hz. Meryem’e sorumlu tayin edilmesi mi? Ya da Peygamber olarak görevlendirilmesi midir? Büyük ihtimalle hepsidir.
Hz. Zekeriyyâ’nın hem Hz. Meryem’in annesi Hanne’nin uzun bir kısırlık döneminin ardından yaşlılık çağında bir çocuk sahibi olmasına[18] hem de Allah tarafından olağanüstü bir şekilde Hz. Meryem’e rızık verilmesine tanık olması ve çevresindeki akrabalarında gördüğü olumsuzluklar onun çocuk arzusunu yeşertmiş ve mihrapta Rabbine kulluk ederken şöyle yakarmasına neden olmuştur: “Şüphesiz ki ben, benden sonraki yakınlarımdan endişe ediyorum. Hanımım da kısırdır. Bana katından hem bana hem de Yakup ailesine mirasçı olabilecek bir veli (çocuk) ver! Rabbim! Onu rızana layık eyle!” (Meryem 19/5-6)
Hz. Zekeriyyâ’nın nidâsına baktığımızda, bu nidanın salt bir çocuk sahibi olma isteğinden daha öte bir şey olduğunu görürüz; zira eğer öyle olsaydı Hz. Zekeriyyâ, ya başka bir kadınla evlenmek suretiyle ya da bu duasını daha erken yaparak çocuk sahibi olmanın yollarını arayabilirdi. Ancak onun çocuk istemekteki temel kaygısı, Allah davasını kendinden sonra devam ettirecek sâlih bir evlat idi. Kendisi için değil, iyiliğin, güzelliğin, erdemin yaşatılması adına duyduğu endişe, onun fiili duası olarak kabule vesile olmuştur.[19] O, Mevâli’nin/insana vâris olan yakınların yapacaklarından/yaptıklarından korktuğunu ifade etmiş ve Allah’tan kendisine, katından bu endişesini giderecek, tevhid sancağını omuzlayacak, ilâhî dinin eğitimini ve yönetim görevini üstlenebilecek hayırlı bir nesil, gözünü arkada bırakmayacak güvenilir bir veli vermesini istemiştir.
Hz. Zekeriyyâ duasını yaparken kendisinin ve eşinin fiziksel ve biyolojik özelliklerinin farkındadır. Bu nedenle adeta “Ey Meryem’e zamansız meyveleri rızık olarak veren Allah’ım! Her ne kadar yaşım ilerlediği için zamanı değilse de katından bana bir evlat bahşet. Zira sen dua edenlerin dualarını işitir ve arzularını yerine getirirsin.”[20] diyerek halini arz etmiştir. Hz. Zekeriyyâ’yı böyle bir dua yapmayı cesaretlendiren şey belki de onun şu ifadesinde gizlidir; “Sana duamda, Ya Rab! asla bedbaht olmadım/eli boş kaldığım hiç olmadı.”[21]
Zorluklar sıkıntılar karşısında yılmayan Hz. Zekeriyyâ, kendisi için değil de, kendisinden sonraki nesillerin doğru bir din anlayışıyla tanışmama endişesi taşıyıp bunun giderilmesi için yakarırken bugün bizler acaba neyin endişesi ve derdindeyiz? Çocuklarımıza güzel ve ahlaki erdemler bırakmak için mi uğraşıyoruz yoksa mal-mülk ve servet  için mi?
Bir an önce sahte, suni ve geçici gündemlerle uğraşmaktan vazgeçip gerçek gündemlerimize dönmek mecburiyetindeyiz. Boşalan cüzdanlarımızı tekrar doldurmak kolaydır. Fakat manevi değerlerden boşalan veya onlara kapanan yürekleri açmak ve doldurmak zordur. Bu nedenle Hz. Zekeriyyâ’yı gündemimize alıp karşılaştığımız ve yüz yüze kaldığımız sıkıntılar için onun gibi yakaralım;
“Rabbim beni yalnız bırakma! Sen varislerin en hayırlısısın”[22]
[1] Meryem 19/16
[2] Meryem 19/41
[3] Meryem 19/51
[4] Meryem 19/54
[5] Meryem 19/56
[6] Sad 38/17
[7] Sad 38/41
[8] Sad 38/45
[9] Sad 38/48
[10] Meryem 19/2
[11] Müslim, “Fezail”, 169; Müsned, II, 296.
[12] Âl-i İmrân 3/38; Meryem 19/3-6; Enbiyâ 21/89
[13] Âl-i İmrân 3/37
[14] Âl-i İmrân 3/37, 38; el-En‘âm 6/85; Meryem 19/2, 7; el-Enbiyâ 21/89
[15] Enbiyâ 21/90
[16] Âl-i İmrân 3/39
[17] Meryem 19/2
[18] https://islamansiklopedisi.org.tr/meryem (Erişim tarihi: 01.12.2021)
[19] http://kurandanhayata.com/MERYEM_S%C3%9BRESi_haberi_431.aspx (Erişim Tarihi 30.11.2021)
[20] Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, Hulâsatü‟l-Beyân fî Tefsîri‟l-Kur'ân, Üçdal Yay., İstanbul 1979, II, 590
[21] Meryem 19/4
[22] Enbiya 21/89