Cemile Bayraktar
Gazeteci-Yazar
TT

ABD, Siyah kadın bir yargıca hazır mı?

Aslında yazının başlığını “Guantanamo tutukluları için bir umut mu?” şeklinde seçmiştim ancak düşünceden yazıya döküldüğünde gerçeklikten bir miktar koptuğumu ve bu kadar kopuk olunmaması gerektiğine karar verdim…
Yunus Emre Erdölen, Serbestiyet’teki köşesinde, geçtiğimiz günlerde, ABD Başkanı Biden’ın, yüksek mahkeme yargıcı olarak önerdiği ismi tanıtan bir yazdı yazdı: Guantanamo Kampı avukatlığından Yüksek Mahkeme yargıçlığına: Ketanji Brown Jackson (https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/guantanamo-kampi-avukatligindan-yuksek-mahkeme-yargicligina-ketanji-brown-jackson-87874/ )
Guantanamo tutuklularına dair haberleri artık eskisi kadar sık duymuyoruz zira Batı’nın güvenlik önceliği Irak ve Afganistan’dan hızla ayrıldı ve Rusya’ya yönelmiş durumda…
Belirtmek gerekiyor ki, herhangi bir terör eylemine dahil olmuş olan kişilerin yargılanması, tutuklu kalması elbette arzu edilen bir şeydir zira hiçbir gerekçe sivil insanları öldürmeyi haklı çıkartmaz. Ancak Guantanamo için durum biraz farklı zira tutukluların bir kısmı, haklarında bir suçlama olmadığı halde ve hatta bazen suçlu olduklarına dair delil olmaksızın yıllardır hapsedilmiş durumdalar… Guantanamo denince hukuksuzluklar, suçlu olup olmadığı belli olmayan insanların tutukluluğu ile sınırlı değil, modern dünya tarihinin gördüğü en insanlık dışı işkenceler burada yapıldı. Guantanamo aslında sembol bir isim zira bu insanlık dışı, hukuksuzluk merkezi Guantanamo ile sınırlı değil, bazıları kapatılmış olsa da Irak ve Afganistan işgallerinden sonra ABD yerlerini gizli tuttuğu, Guantanamo benzeri birçok işkencehane imar etti. Hala faaller mi, bilen yok.
Hatırlayalım, henüz ABD eski Başkanı Obama görevdeyken, Guantanamo’nun kapatılacağı sözü verilmişti… Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen bu söz eyleme geçmedi. Aslında ABD’de “gizli Müslüman olduğu” dahi düşünülen ilk Siyah başkan Obama’nın da yapacakları sınırlıydı, başkan olmuş olsa dahi nihayetinde ülkesinin “Zencisiydi” ve yapmak istedikleri çok olsa da yapacakları sınırlıydı. Obama, Bush’un saldırgan politikalarının, imajını ve ekonomisini berbat ettiği bir ABD devraldı, ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaptığı insan hakları ihlalleri onu sadece İslam coğrafyasında değil Batı’da dahi oldukça kötü göstermişti. Böyle berbat konumda olan bir ABD’nin henüz Ortadoğu maceraları son bulmamıştı ama oraya dönecek bir imkanı da yoktu, dedeleri Müslüman olan Siyah, aktivist bir başkan imaj düzeltmek için doğru adresti ama sonradan tecrübe edildi ki, ABD o siyah başkana henüz hazır değilmiş!
Trump döneminde, Trump’ın bazı politikaları makul ve savunulabilir olsa da, Trump da maalesef açıkça ırkçı politikalar uygulayan, bu konuda Siyah, Müslüman fark etmeksizin beyaz Amerikalıların üstünlüğüne vurgu yapan, oldukça nobran ve ırkçı politikalar izledi. Hatta bu kez bu tip kutuplaştırıcı politikaları popülist yöntemlerle ABD dışından çok içine taşıdı… Bu kötü görüntünün tozunu almak da Demokratlara kaldı. İşte tam böyle bir dönemde Biden, hem kadın, hem Siyah olan ve hem de kamu avukatlığı yaptığı dönemde Guantanamo tutuklularını savunmuş (bu davaları hukuken almak zorunda olan), ABD eski Başkanı Bush’a savaş suçu işlediğine dair suçlamalar yönelten Ketanji Brown Jackson’ı Yüksek Mahkeme yargıcı olarak aday gösterdi.
Bugünlerde ABD’de doğal olarak en çok konuşulan konulardan birisi Jackson’ın adaylığı… Cumhuriyetçiler tarafından soru yağmuruna/sorguya tabi tutulan ve ABD’de naklen yayınlanan bu soru-cevap sürecinde kendisini savunması beklenen Jackson’a elbette “teröristleri savunmasına dair” sorular da soruluyor ama bununla sınırlı kalmıyor. Örneğin, bir Protestan olan Jackson’ın, bir Katoliği adil bir şekilde yargılayıp yargılayamayacağı da kendisine soruluyor. Tanıdık geldi mi? Bana “başörtülü hakim olmamalı” gibi oldukça absürt önermeleri doğrudan hatırlattı da…
Batı’daki İslamofobik ırkçılık üzerine çalışan biri olarak, hemen hemen her gün, özellikle Rusya-Ukrayna gerilimi ile birlikte, mülteciler arasında Arap/Müslüman, Beyaz/Hristiyan ayrımı yapılıp, Ortadoğulu direnişçilerin ve mültecilerin doğrudan terörist ilan edilmesine karşın Ukraynalıların ülkeleri için savaşan kahramanlar ve ülkesini terk etmek zorunda kalan mazlum insanlar olduğunun (ki gerçekten öyleler) söylenmesi sonrası, Batı’nın İslamofobi ve anti-İslamist politikaların mimarı olduğuna yeniden şahit oldum. Ancak bununa birlikte meseleyi kişiselleştirmenin ve İslam karşıtı ırkçılığı sadece Batı’da aramanın da doğru olmadığına şahit oldum, aslında hep birlikte olduk, çünkü…
Çünkü, Avrupa’daki ya da ABD’deki bir aşırı sağcının ötekisi sadece Müslümanlar değil. Avrupa’da aşırı sağcılar, Avrupalı sosyalistleri, ABD’de liberalleri, Müslümanları hep birlikte hedef alıyor, sorun öteki olmanız, düşman görülmeniz ve bu sizinle değil karşınızdaki kötü muhatapla alakalı bir durum. Dahası, eleştirdiğimiz aynı ABD’de, hukuksuz yargılanan Guantanamo tutuklularının düzgün yargılanması için -kamu avukatı da olsa- avukat atayabilen bir sistem var ve o sistem içinde en az sizin-benim kadar ABD’nin savaş suçları işlediği söylenebiliyor, sonucu değiştiremese de…
Jackson, şimdilik Guantanamo tutukluları için bir umut olabilir mi bilmiyoruz ama aynı zamanda bir şeyi daha bilmiyoruz; ABD, Guantanamo tutuklularını savunmuş, Siyah, kadın bir yargıca hazır mı?