Muhammed Rumeyhi
Araştırmacı yazar, Kuveyt Üniversitesi'nde Sosyoloji profesörü...
TT

Kuveyt zor etapta!

Günümüz toplumunun kişiselden genele, keyfilikten verimliliğe, ortak iyiye doğru hareket eden yeni ve kurumsal mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor.
Kuveyt'te siyasi atmosfer o kadar ısındı ki, güvenilirliğiyle tanınan Başbakanı Şeyh Sabah Halid el-Hamed es-Sabah, son bakanlığın kurulması için belirlenen yüz günlük süre tamamlanmadan hemen önce sürecin tamamlamadığı için özür dilemeye hazır olduğunu ifade ediyor. Kuveyt'te siyasi pozisyonlardaki keskin kutuplaşmanın bir sonucu olarak, özellikle Ramazan forumlarının dönüşünün ardından kamu forumlarında siyaset dışında herhangi bir konuyu konuşabileceğiniz artık genel bir kabul haline geldi. Çünkü siyasete ilişkin konuşmalar, herhangi bir oturumda ya da “WhatsApp” gruplarında bir sürü çelişkili duyguyla yüklü olarak gerçekleşiyor.
Göze çarpan şey, birçok insanın şikâyet etmesi, fakat artık tahammül edilemeyen krizden çıkış yolunun parametrelerini gösteren bir kişi veya grup bulmakta zorlanmanızdır. Kamu işleri yıllar içinde aksadı ve Kuveyt geri adım attı. Yazılanların ve söylenenlerin çoğu tamamen kişiseldir! Burada, ‘şahısların değişmesiyle yaklaşımın da değişeceği yönündeki yanlış varsayım’ üzerine şahıslar, mağdur olmaya devam etmektedir. Söylem dili de pek çok çeşidiyle son derece çirkin bir hale büründü. Bunlardan sonuncusu, başbakanın soruşturulması hususunda söylenenlerdir. Bir kez daha tiksindirici bir popülizm talebiyle karşı karşıyayız. İletişim dili ise, olabilecek en düşük seviyeden daha aşağı indi!
Kuveyt'teki siyasi eylem mekanizmasının değiştirilmesi üzerine akıl yürüterek artık bu krizden çıkma zamanı geldi. Çünkü burada, bazıları tarafından kabul görmese de elle tutulur hale gelen bir gerçek var. Kuveyt’in demografisi nicelik ve nitelik olarak değişti. Aynı şekilde insanların ihtiyaçları da değişiyor. Artık 1960’lı yılların başlarında modern devletin doğuşuna tanık olan o küçük toplumdaki neslin üzerinde anlaştıkları istek ve beklentiler değişti. Yazının başında da ifade ettiğim üzere günümüz toplumunun kişiselden genele, keyfilikten verimliliğe, ortak iyiye doğru hareket eden yeni ve kurumsal mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor.
Siyaset sahnesinin bazı analistleri, durumu açıklamak ya da çeşitli tarafları suçlamak için sosyal dokuyu oluşturan mezhepsel, kabilesel, ailevi alanların girdabına düşüyor. Oysa bu, meselenin kökenine ilişkin bir okuma yapmanın çok gerisindeki bir tutumdur. Bu, çeşitli yapısal sorunları ve hatta bireylerin hak ve ödevlerde eşit olduğunu söyleyen anayasayı görmezden gelmektir. Sorunları ele almadaki bu düşüş, mevcut sahneyi daha da karmaşık bir hale getiriyor ve siyasi tartışmalar ikincil meselelere ya da çoğunlukla kişisel meselelere odaklanıyor.
Pek çokları tarafından konuşulan ‘krizden çıkış’, ancak siyasi sistemin mekanizmasının mevcut kapasiteye göre ve değişikliklere cevap verecek değişikliğin ciddi bir değerlendirilmesiyle olabilir. Buna ilk etapta seçim bölgelerinin değiştirilmesi üzerine düşünmekle başlanmalıdır. Nitekim seçim bölgelerini (bir oyla beş ilçe) olduğu gibi bırakmanın, halkın istediği adaleti de temsiliyeti de sağlamadığını herkes anladı. Bu nedenle, seçim bölgelerinin yeniden yapılandırılması ve iki kademeli bir seçim mekanizmasının geliştirilmesi üzerine düşünmek gerekiyor. İkinci olarak, siyasi aktivistlerin örgütlendiği siyasi forumlar kurmak üzerine düşünülmelidir. Böylece, tabanı tarafından seçilen üyenin halk karşısında hesap verme sorumluluğu ve ayrıca açık programlara dayalı olarak yürütme otoritesine yönelik (kolektif siyasi) görüşler de olacaktır.
Mevcut durumda, elli siyasi gündemle birlikte yaklaşık elli milletvekili var. Bu kişilerin tutumu birçok faktörün sonucu olarak değişir. Bazıları, vekil veya bakan olarak kürsüye çıkmadan önce bir şey söyler ve sonra tersini yapar ve böylece yasama ve yürütme erkleri arasındaki ilişki bir menfaat ilişkisi olarak kalır. Çoğunlukla kişisel, mezhepsel, kabilesel ve hatta ailevi olur ve tek kurban kamu yararı olur. Dolayısıyla idari işlerin aksaması artar. En son oluşturulan kabine bu durumundan kaçınmanın zorluğunu tam olarak göstermiştir.
Seçilmiş bazı meclis üyeleri, ihtiyaçlar doğrultusunda komisyonların oluşturulması çağrısında bulunuyorlar. Ayrıca, halkın da uzun süredir talep ettiği ve görmezden gelinen bir komisyon var ki, o da bir milletvekilinin yasa dışı zenginleşmesini veya ihlallerini kontrol eden bir “değerler komisyonu”dur. Böyle bir komisyon oluşturulamadı ve bu kasvetli siyasi sahnede oluşması zor görünüyor!
Ayrıca sahne, politikacıların açıklamaları, röportajları ve muhalefeti temsil ettiğine inananların yayınlanmış belgeleriyle dolu. Dikkatlice okunduğunda hepsinin olmasa da çoğunun, açıklıktan ziyade belirsizlikler ve genellemelerle dolu olduğunu görürsünüz. Birçoğu bilinçli bir kamuoyu oluşturmak için değil, sıradan kamuoyu oluşturmak içindir. Bu zorbalığın kaynağında siyasi bir hastalık yatmaktadır.
Doğal olarak karar verme dairesinin dışında kalanların çözüm üretmesi gerekmiyor. Fakat karar mercii şu ana kadar olumlu bir eylem ortaya koymaktan ziyade tepki vermekle meşguldür. Hala yeşil sandalyedekileri kazanmanın en kolay yolu popülizmdir ve bu modern bir devletin inşasını tamamlamak için ne gerekli ne de arzu edilir bir şeydir.
Şeyh Sabah Halid el-Hamed es-Sabah’ın talihsiz ayrılışı, iki başbakan yardımcısının, Savunma Bakanı Şeyh Hamad Cabir el-Ali es-Sabah ve Şeyh Talal Halid el-Ahmed es-Sabah’ın geçen şubat ayında istifa etmesi gibi bir çözüm değildir. Bu istifanın hak ettiği gibi bir okumaya tabi tutulması gerekiyor. Bu istifa geleceğe dönük bir uyarı alarmıdır. Krizin çözümü, siyasi eylem mekanizmasının bütünüyle değiştirilmesi ve meydana gelen değişikliklere ayak uyduracak bir şekilde geliştirilmesiyle mümkündür. Bu fırsat pek ciddiye alınmadı. Peki, bugün alınır mı?
Son olarak Kuveyt’in, uzun zamandır beklenen bir ‘reform çalıştayı’ başlatması ve uygulanacak bir yol haritası geliştirmek için uzmanlıkları devreye koyması gerekiyor. Üst yönetimde sık sık değişiklik, gelişimi engelleyen bir faktördür!