Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Zugzwang

Ukrayna savaşının ne anlama geldiğini tasavvur etmek için Kiev'in Paris'ten üç saat uzaklıkta olduğunu hatırlamak lazım. Fransız bir arkadaşım bana şakayla karışık Putin'in kendisine şahsi bir savaş ilan ettiğini söylüyor. Çünkü Putin’in Ukrayna'ya saldırmasından bu yana, bu arkadaşımın günlük hayatındaki her şeyin fiyatı iki katına çıktı. Araba yerine tekrar metro kullanmaya başladı. Yıllık izin gününü yarıya çekti. O ve milyonlarca Avrupalının normal hayatlarına dönmesi uzun bir zaman alacak.
Birçok Ukrayna şehri gerçek savaşın trajedilerini yaşarken, ‘üçüncü dünya savaşı’ siyasi ittifakları ve güç dengelerini değiştiriyor. Putin ise savaş cephelerini sürekli genişletiyor. Bu savaşta tarafların hepsi, başlangıçta yanlış hesaplamalar yaptığını kanıtladı. Zira Putin, bunun bir günlük bir mesele olduğunu Kiev’de kendi hükümetini kuracağını ve Nazileri tutuklayacağını sandı. ABD ve onunla birlikte Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), bunun bir günlük bir mesele olduğunu ve Putin'in yenilip devrileceğini düşündüler. Dünya da bunun bir günlük mesele olduğunu, kendilerine başkan olarak bir komedyeni seçen Ukrayna’nın eski Rus yörüngesindeki emsallerinin yaptığı gibi yorulup beyaz bayrak kaldıracağını zannetti.
Bütün hesaplar yanlıştı. Emmanuel Macron, olanları öngöremediği için istihbarat şefini kovarak en yürekli davranan kişi oldu. Bu doğrultuda, Kremlin'den başlayarak, çatışmadaki iki tarafta da toplu olarak bir işten çıkarma süreci başlatılması gerekirdi. Kremlin’in ‘askerî harekâtı’ altıncı ayına giriyor ve Kremlin savaşın yol açtığı korkunç yıkıma rağmen hala herhangi bir stratejik askeri hedefe ulaşamadı.
Siyasi düzeyde de gerçek bir fark oluşmadı. Ne İsveç'in tarafsızlığını bırakması Batı için bir zafer oldu ne Finlandiya komşusu Rusya'ya düşmanlık ilan etti ne de Baltık devletleri, toprakları Stalin tarafından işgal edilip Sovyetler Birliği'ne ilhak edilmesinden bu yana Moskova'ya duydukları kini kustular.
Altı aylık şiddetli savaştan sonra elde edilen tek şey, Rusların usta olduğu satranç dilinde ‘zugzwang’ olarak adlandırılan şeydi. Zugzwang şu demektir: Oyuncu hamle yapmak zorundadır. Ancak hangi yöne doğru hamle yaparsa yapsın çok şey kaybedecektir.
Herkes zugzwang durumunda. Moskova öyle. Washington öyle. NATO aynı durumda. Keza, bütün dünya da öyle. Ukrayna şehirleri Rus bombardımanının altında çöküyor. Ukrayna’ya saldıran düşman taburları da çöküyor. Nitekim Rusya şu ana kadar ağır bedeller ödemeden tek bir askeri zafer kazanamadı.
Bu açıdan Ukrayna-Rusya savaşı aslında bir üçüncü dünya savaşıdır. Zira bütün taraflar siperlerde. Her tarafın iki savaşı var; biri içeride diğeri cephede. Kim kazanırsa kazansın Putin içeride sıkıntıda. İngiltere'de Muhafazakâr Parti Başkanı hükümetin performansı nedeniyle istifa etti. Fransa'da Macron, şiddetli bir muhalefetin ortasında tek başına kaldı.