Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Çin, Mao Zedong'u geride bıraktığında!

At izinin it izine karıştığı günümüz dünyasının ‘delirmesi’ beklenmiyordu. Nitekim Birinci Dünya Savaşı gibi ya da İkinci Dünya Savaşı gibi değil, bilakis bundan daha yıkıcı, daha ölümcül ve daha çok insanı evsiz bırakacak bir savaş beklenir oldu. Hakikaten ‘yeryüzünün dört rüzgarında’ olup bitenler at izinin it izine karıştığı küresel ve kozmik bir çatışmadır. Aralarında tabi ki Arap ülkelerinin de olduğu küresel grupta büyük sayılan devletlerin artık birbirini boğazlayan ülkelerin sınırları dışında fiili bir varlıkları kalmadı. Kâh orada kâh şurada sayılan çatışma bilançosuna dönüştüler!
Hiç şüphesiz sadece bölgesel alanlarda değil, kozmik denklemlerde de kilit ve önemli aktörler olarak görülen bu bölgedeki bazı ülkelerin küçülüp cüceleşme hastalığına tutulması beklenmiyordu. Bu durum öyle bir noktaya vardı ki önemli aktörler olarak görülen bu ülkeler ikincil aktörler haline geldiler ve birbiriyle çatışan kozmik ve küresel bloklardaki şu ya da bu tarafın itaatkâr birer takipçisine dönüştüler. Günümüz dünyasında nüfuz mücadelesi, mevcut hesapların dışında başka hesapların da olduğu bilindiği için artık ABD'nin veya Sovyetler Birliği'nin başrolde olduğu bir nüfuz mücadelesi değildir.
Tabii ki Çin'in yıldızının yükselip tek bir işaretiyle dünyayı sarsan bir güç haline gelmesi birden olmadı. Şu anki Rusya, Sovyetler Birliği denen oluşumu aşarak bugün ABD’nin önünde başını eğdiği bir güç haline geldi. Pekin artık denklemlerde pusuda bekleyen bir ülke değil. İşte artık parmağını kaldırsa bütün dünyanın ondan bir işaret beklediği bir güç oldu. Eskiden ‘yeryüzünün dört rüzgarına’ hükmeden Büyük Britanya şimdi hiçbir önemli ve büyük kozmik denkleme bağlı olmayan bir ülkenin önünde izin almak için parmağını kaldırıyor!!
Hiç şüphesiz bu gerçek artık herkesçe biliniyor. Mao Zedong'un Çin'i, daha önceki bir gerçekliği aşarak bugünün dünyasında hiçbir kararın kendisinden habersiz alınmadığı bir ülke haline geldi. Bu yüzden bugünün dünyası artık dünün dünyasının bir karbon kopyası değildir. Pekin artık ‘saygıdeğer’ lider Mao Zedong imajına değil, askeri ve ekonomik güce sahip. Bugünün denklemleri, Çin’in denklemlerini hesaba katmalıdır. ABD’nin, ‘büyüklüğü’ ile bunu hesaba katmaktan başka çaresi yok. Bir karar alınacakken Çin'in kararının beklenmesi ve dikkate alınması gerekiyor.
Sovyetler Birliği'nin güneşinin erken battığı bilinen bir gerçek. Rusya'nın (Sovyet) takipçisi olarak görülen Çin, şimdi tüm bu uluslararası ve küresel statüye sahiptir. Biraz başını kaldırsa dünyada söyleyeceği şeyi duymak için sessizliğe bürünen insanların olduğu bir Çin lideri var. Şu anda durum bu. Milliyetçi Çin, halkçı Çin’e katılma hazırlığını tamamladı. Rusya'nın ve Sovyetler Birliği'nin kararını bekleyen eski Çin gitti yerine tüm dünyanın kararını beklediği yeni Çin geldi. Batı'nın Mao Zedong'un gölgesinde oluşturduğu bu milliyetçi Çin, artık sadece bir anılar ‘deposu’ değildi. Onu ‘öne çıkarmak’ isteyenler, dedelerinin ve babalarının etkili ve önemli bir tarihsel hareketin figürleri olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
Bu nedenle, tüm üstünlüğü ve başarısı ile birçok küresel sömürge ve siyasi sınırı aşmış olan bu Çin, şimdi elini kaldırma, uluslararası ve kozmik statüsünün yanı sıra her şeyi talep etme ve hatta bunu tüm dünyaya dayatma hakkına sahiptir. Zira söz sahibi devletlerin küresel konumlarını ve haklarını zorla aldıkları biliniyor. Bu yüzden Pekin talepte bulunmuyor, aksine sahip olduğu güçle haklarını alıyor. Dolayısıyla bu evrende tek bir ‘Çin’ olduğu ve bundan başka bir Çin olmadığı söylendiğinde tüm dünya kulaklarını dört açarak bunu dinledi.
Daha önce söylediklerimize geri dönecek olursak; ölümsüz mesajı olan eski birlik ve tek Arap milleti şarkısını söylemeye devam edebiliriz. Ancak bu güzel şiirsel konuşmanın artık hiçbir önemi yok. Bugünün dünyası, kelimelerin değil, eylemlerin dünyasıdır. Şayet biz Araplar kendi etrafımızda dönüp, geçmişimiz ve onun çok uzakta kalmış şiirlerini dile getirmeye devam edersek -ki yine de bunları gelecek nesillere aktarmalıyız-, tarihin seyri kesinlikle bizi es geçecektir. Kays bin Mulavvah ve şiirleri ile övünmeliyiz ancak aynı zamanda -ki bu en önemli şey- geride kalan kimseyi beklemeyecek olan bu tarihin seyrine de ayak uydurmalıyız.
Bu söylenmeli, duyurulmalı ve vurgulanmaya devam edilmelidir. Çin küresel bir merkez haline geldiği için Çin’in bu atılımına etkili bir şekilde yanıt verilmesi gerekiyor. Rusya'ya, Sovyetler Birliği'ne ve yoldaş Lenin'in öğrencisi olan ‘yoldaş’ Mao Zedong'a saygı duymakla birlikte, güzel antikaların korunması ve dayanacakları yeni nesillere aktarılması gerekse de şimdiki zaman en önemlisidir ve geleceğe giden yoldur. Çünkü gelecek, ‘gulyabani, anka kuşu ve sadık dost’ mağarasından çıkarılması gereken nesillerimizin elindedir!!
Yazımızın sonuna geldiğimize göre -ki aslında bu konuda son diye bir şey yok- gelecek nesilleri bu geleceğe doğru itmemiz gerektiğini söylemeliyiz. İlerlemeye devam etmeli ve eskiyi yenisi için bir duvar ve temel haline getirmeliyiz. Yenilik gulyabanilere, anka kuşlarına ve sadık dostlara bırakılmaması gereken bu nesillerdir.
Mazisi olmayanın geleceğinin de olmayacağını unutmamalıyız ancak şeref duyduğumuz geçmişimiz geleceğimiz için harekete geçirici bir unsur olmalı. Geleceğimiz, doğru yola sokmak için çok çaba sarf etmemiz gereken bu yeni yetişen nesillerdir. Doğru yol da nesillerimizin geçmişimizi temel almasıdır. Bunun gerçekleşmesini sağlamalıyız tabi ‘gulyabani, anka kuşu ve sadık dost’ sözünü unutmadan!