Abdurrahman Şalkam
TT

Roma'da Kara Gömleksiz faşizm

Giorgia Meloni, monarşi rejiminin kaldırılmasından ve cumhuriyetin ilanından bu yana ülkeyi yönetecek 69. hükümetin başında İtalya'yı yönetecek. Roma'da doğan genç kadının eğitim seviyesi mütevazı, siyasi tecrübesi sınırlı. “İtalya’nın Kardeşleri” adlı bir partinin kurucu ortağı. Önceki parlamento seçimlerinde parti, kendisini güçlü siyasi partiler arasına sokacak kadar önemli bir oy kazanamamıştı. Mario Draghi hükümetinin düşürülmesinden sonra ülke erken seçime gitti ve sonuçları şaşırtıcı olmaktan da öte oldu. Yakın ve uzak ışık haleleri, sessiz bir gecede beyaz bir flaş gibi göze çarpan bu kadının etrafında döndü. İtalya’nın Kardeşleri Partisi’nin lideri Giorgia Meloni, yumuşak adımlar ve yumuşak bir sesle, parlak beyaz takım elbiseli kadın Duce gibi. Üçlü sloganı; Tanrı, ülke ve aile. Siyaset sahnesine girdiğinden beri, İtalyanlar tarafından onlarca yıl önce yırtılan geçmiş bir sayfaya, Duce (lider) Benito Mussolini dönemine el koydu.
Mussolini’nin liderliğini ve İtalya için gerçekleştirdiği başarıları övdü. Son seçim kampanyasında, Mussolini dönemine olan tutkusunun etkisini hafifletmek istedi ve liderin ölümsüz başarılarına ek olarak unutulmaz kıyımlarda da bulunduğunu söyledi.
Buna rağmen, partisi "İtalya’nın Kardeşleri", İtalyan Ulusal Faşist Partisi'nin mirasçısı bir siyasi örgüt olan Ulusal İttifak'ın birçok unsurunu içeriyor. Üçlü sloganı Tanrı, ülke ve aile, zırhlı bir şovenizmle dolu. Seçim kampanyası sırasında Meloni, Katolik Hristiyanlığın İtalyan halkı için temel manevi referans olduğunu ve Müslümanların ülkelerinde kalması gerektiğini ilan etti. İtalyan anavatanın kendi kararına sahip olan ve herhangi bir dış tarafın kendisine ne yapması gerektiğini dikte etmediği bağımsız bir devlette vücut bulduğunu ve içinde göçmenlere yer olmadığını duyurdu.  Aile ise kutsal, toplumsal varlık ve korunması basite alınmayacak bir sorumluluk. Meloni bu sorumluluğu eşcinselliği ve kürtajı reddettiğini vurgulayarak açıkladı.
Seçim sloganları, havaya ya da medyada sıkılan sözlü mermilerdir, ancak bileşik gerçekliğin kısıtlamaları farklıdır.
İtalya'da bir hükümete başkanlık edecek ilk kadın olan yeni Duce, son parlamento seçimlerinde iki sağcı bileşen Forza İtalia ve Lig ile ittifak yaptı. Bu ittifak, parlamentonun iki kanadı olan Senato ve Temsilciler Meclisi'nde büyük bir zafer elde etti. Giorgia Meloni'nin İtalya'nın Kardeşleri Partisi, her iki mecliste de sandalyelerin yüzde 26’sını kazanarak, merkez sağ koalisyonda en yüksek oyu aldı. Diğer iki müttefikinden her biri de sandalyelerin yaklaşık yüzde 8’ini kazandı. İtalyancada karpuz anlamına gelen Meloni, Berlusconi ve Salvini ile üç başlı bir ittifakı yönetecek Duce olabilecek mi?
Berlusconi, birden fazla hükümete başkanlık eden bir politikacı ve milyarder. Hakkında her türden onlarca dava açılmış bir medya kralı. Daha önce bu davalar nedeniyle hüküm giymiş ve yaşı büyük olduğu için hapis cezası yerine kamu hizmeti cezası almış. Şimdi yaşı 86’nın üzerinde ancak tüm bunlara rağmen, bir arenadan diğerine atlayarak politik zindeliğini koruyor.
İttifakın üçüncü ayağı, "Lig" lideri Matteo Salvini.
Bu parti, Kuzey Ligi adı ile bölgesel bir oluşum olarak doğdu ve başlangıçtaki birincil amacı, üretmeyip kuzeyin ürettiğiyle yaşadığına inandığı güneyden ayrılmaktı. Bu inanç ve amaç aşındıktan sonra parti adındaki "Kuzey" kelimesini kaldırdı. Salvini, İçişleri Bakanlığı'nın başına geçti ve düzensiz göçe karşı sert bir politika izledi. Bu da onu İtalya'nın uluslararası yükümlülüklerini ihlal etmekten yargı karşısına çıkardı.
Bu üç ayağı ile beklenen İtalyan hükümeti, köz ve külden bir yatak üzerinde patlayıcı bir liderlik mücadelesinin hükümeti olacak.
Sıradaki savaş hükümetin kurulması olacak. Salvini’nin gözü halen başbakanlıkta ve bu mümkün olmazsa İçişleri Bakanlığı'nda ısrar edecek. Ama yargılanıyor olması bunu engelliyor.
Silvio Berlusconi, kendisini üçgenin en önemli figürü olarak görüyor ve emelleri ittifak arenasının dışında kanat çırpıyor. Onun gözü cumhurbaşkanlığı makamında ve Senato başkanlığını, kendisini ülkedeki bu en yüksek pozisyona yükseltecek bir basamak olarak görebilir.
Bakanlıkların dağıtımı müttefik savaşını uzatabilecek karmaşık bir tur.
Berlusconi, içişleri ve dışişleri dahil olmak üzere en az 4 önemli bakanlık istiyor. Meloni'nin lider olarak fiili varlığını kanıtlaması için hükümet içinde siyasi ellere ihtiyacı var. Salvini'nin hükümet yapısı içindeki bir patlayıcı olduğunun çok iyi farkında ve kurnazlıklar, dostane tavizlerle onu etkisiz hale getirmeye çalışacak. Berlusconi ise daha az katı.
Anlaşmazlıkların ülke surlarının dışına uzanan kolları var. Giorgia Meloni, Avrupa Birliği'nin hegemonyasına karşı tutumunu gizlemedi, ancak Birlik kendisine boyun eğmenin kaçınılmaz olduğu ağır bir kütle.
İtalya boğucu bir mali kriz yaşıyor ve AB içindeki borç sıralamasında Yunanistan'dan sonra ikinci sırada. AB, bütçesini desteklemek için İtalya’ya 200 milyar avro sunacak, dolayısıyla İtalya, mali açıdan AB’ye bağımlı.
Siyasi düzeyde, Berlusconi sonuna kadar bir Avrupalı ​​olduğunu, ABD'ye bağlı olduğunu, "NATO"nun gücüne ve rolüne inandığını, Rusya ile savaşında Ukrayna'yı destekleyen duruşu desteklediğini açıkladı.
İtalya'da kaybolmayan büyük soru şu: korona, Ukrayna-Rus savaşı, gaz ve petrol fiyatlarındaki artış ve enflasyondan kaynaklanan boğucu bir mali krizden doğan bu hükümet, heterojen bileşimi ile ne kadar yaşayabilecek?
Üçlü İttifak'ın parlamentoda elde ettiği büyük çoğunluğa rağmen, hükümetin mali, sosyal ve idari programı belirsizlik ve hatta kafa karışıklığı içeriyor.
İtalya'da hükümetler, isimleri ve ittifakları farklı olsa bile, bir pizza gibidir, üzerine konanlar değişse bile her zaman birdir.
Bir İtalyan gazeteci, seçim sonuçları hakkında şu yorumda bulundu; kazananlar için alkış, kaybedenler için ıslık. Sahne bitti ve politikacılar bize şarkı söylerken biz seyircilerin durumunu yaşıyoruz.