Onun küçük bedeninden kaçmaya çalıştım. Ağıt yakmaktan yorulduk. Ömrümüz cenazeler, cenazeler ve cenazelerle geçti. Ne öfke koruyor ne de gözyaşı iyileştiriyor. Bir katliama veda ediyoruz, ardından daha şiddetli bir katliam bizi bekliyor. Sanki bu korkunç Ortadoğu masum kanlarla yıkanmaya bağımlı hale gelmiş gibi. Kendime bunlardan uzaklaş, Irak'taki çatışmanın yeni faslı hakkında yaz dedim. Amerika üç askerinin intikamını alarak 2003 yılında işgal ettiği ve rejimini devirdiği ülkeden ayrılışını hızlandırdı. Tahran'ın Washington'u kazanılamaz bir savaşa sürüklediği açık. Tahran direniş haritalarına dağılmış “kollarının” eylemlerinden elini çekmiş durumda.
Dün,11 Şubat 1979'da İran'da Humeyni Devrimi'nin zaferinin duyurulmasının yıldönümü olduğunu hatırladım. Bölgede geçen on yılları o tarih üzerinde durmadan okumak mümkün değil. Sahnenin fazla bir açıklamaya ihtiyacı yok. İran, Irak'ta Irak devletinden daha güçlü. Suriye'de Suriye devletinden daha güçlü. Lübnan'da Lübnan devletinden daha güçlü. Yemen'de Husilerden daha güçlü. Müttefiklerinden veya vekillerinden daha güçlü ve daha zeki. Ziyafeti kendisi düzenler ama hiç parmak izi bırakmaz. İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın direniş başkentlerine yaptığı geziler bölgenin bu kısmının yeni özelliklerini ortaya koyuyor. Abdullahiyan sanki Avusturya Dışişleri Bakanıymış gibi masumca konuştu. İstikrarın altını çizdi ve uçuruma kayılmaması gerektiğini vurguladı. Ülkesinin son haftalarda ABD ile mesaj alışverişinde bulunduğunu ortaya koydu. Washington'un geniş çaplı bir savaşa sürüklenmeyi önlemek için Tahran'dan Lübnan Hizbullah'ı nezdinde aracılık yapmasını istediğini söyledi. Gazze savaşına paralel olarak açık bir savaş için paralel savaşlar programlama işi basit değil.
Hind Receb hikayesinden kaçmaya çalıştım ama başaramadım. İlerleme, yapay zekâ ve Elon Musk'un çipleri çağında o sadece 6 yaşında olduğunu dünyanın yüzüne çarptı. Küresel ormanın ve Binyamin Netanyahu’nun yüzüne vurdu. Onu küresel vicdanın cesedinin yanına iliştirdim. Dev roman yazarlarından bu kadar acımasız ve acı verici bir sahne okumadım. Hind, Gazze'de daha az tehlikeli bir yer olabileceğini varsaymıştı. O ve akrabaları, ölmemek veya ölümü ertelemek için Tel el-Hava mahallesinden kaçmışlardı. Ölümün onu ziyaret etmeye hakkı yoktu. Terörist değildi ve tünellerle hiçbir ilgisi yoktu. Aksa Tufanı’nın veya başka bir tufanın başlatılmasına katılmamıştı. Her çocuk gibi o da uçaksız, bombasız bir günün hayalini kuruyordu. En basit oyuncakları ve en güzel yastıkta, annesinin kolunda uyumayı memnuniyetle hayal ediyordu. Okul yolunda yürümek istiyordu. Masum kahkahaların ve oyunların yolunda yürümek istiyordu. İkinci Nakba'nın yapımcısının aldığı bir kararın farkında değildi. Gazze yaşanmaya uygun bir yer değildi. Gazze hareket eden her şeyin öldürüldüğü bir yerdi. Gazze, anavatanı ve şarkıları öğrenmesinler diye çocukların öldürüldüğü bir yerdi.
Hikâye yayıldı ve bilindik hale geldi. Mermiler yağdı ve Hind ile yakını olan bir genç kız dışında arabadaki birçok yolcu öldü. Onlarla temasa geçildi ve konuşan kişiye kendilerini kurtarmaları için birilerini göndermesi için yalvardılar. Kızılay, iki sağlık görevlisini gönderdi ama onları da ölüm bekliyordu. Hind'in akrabası öldü ve küçük kız günlerce cesetlerin arasında yaşadı. Kimse gelmedi ve idam cezası kesinleşti. İşgal güçleri bölgeden çekildiğinde, cesetlerin arasında Hind'in cansız bedeni de ortaya çıktı.
Netanyahu'nun 7 Ekim saldırılarına karşılık olarak başlattığı savaştan bu yana binlerce küçük ceset taşıyan bir nehir akmaya başladı. Savaş; çocukları evlerde, barınaklarda ve yollarda mahsur bıraktı. Yerinden edilenler ölümden ölüme kaçtı. Bugün Netanyahu "tam zafer"den ve Refah savaşına girişmek konusunda kararlılığından bahsederken, dünya cesetler nehrinin uçsuz bucaksız bir denize dönüşme korkusuyla nefesini tutmuş bir halde.
Gazze'de öldürülenlerin sayısı 30 bine yaklaştı. Bu, küçük bir şehrin nüfusuna eşdeğer bir sayı. Günlük ölüm oranları diğer çatışmalara göre daha yüksek. Bu savaş, çocukları öldürme kabiliyeti ile diğerlerinden ayrıldı. Savaşı durdurma görevi her zamankinden daha acil hale geldi. Refah'ta korkunç bir katliam yapılması, bölgede eskisinden daha güçlü mayınların döşenmesine neden olacak. Yangın durdurulmalı. Siyasi ufuk açılmalı. Bağımsız bir Filistin devleti kurularak Gazze savaşı, Filistin-İsrail çatışmasının son savaşı olmalı.
Savaşanlar çok ileri gittiklerinde savaştan dönmek ne kadar zor! Sınır savaşı ile varoluş savaşı birbirine karıştığında savaşı bitirmek ne kadar zor! Birçok insan tek çatı altında yaşamanın imkânsız ve yan yana iki evde yaşamanın zor olduğunu hissediyor. Ancak deneyimler, diğerini tamamen silmeye yönelik girişimlerin mümkün olmadığını gösteriyor. Bu korkunç savaşlar üretiyor ve öldürücü bir darbe vaat etmiyor. Bu nedenle arabulucuların karşılaştığı zorluklar tamamen öngörülebilir görünüyor. Netanyahu bu yıkıcı savaşı, tüm hayatını kuruluş olanaklarını yok etmeye çalışarak geçirdiği Filistin devletini bugün kabullenmek için başlatmadı. Yahya Sinvar ilk kurşunu, daha sonra kendisinden doğuşu İsrail'in tanınmasına bağlı olacak bir Filistin devleti karşılığında Gazze'nin yönetiminden vazgeçmesinin istenmesi için sıkmadı.
Bağımsız bir devlet mücadelesi, Filistin-İsrail savaşları sarmalını durdurmanın tek penceresi. Bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, hem Filistin hem de İbrani devletinin kuruluşundan bu yana deprem hattı üzerinde yer alan bölge için bir gereklilik ve zorunluluk. Joe Biden yönetimi, "İsrail'in aşırı tepkisini" kınamanın ötesine geçerek Filistin devletini açıkça tanımalı ve onun kuruluşuna giden bağlayıcı bir süreç benimsemeli. Araplar, enerjilerini toplayarak ve dünyaya ortak bir dille hitap ederek bu mücadeleyi vermeli. Mevcut savaşın başlamasının ardından Riyad'da düzenlenen Arap-İslam zirvesinin amacı da buydu.
İsrail kaçınılmaz gerçekle yüzleşmeli ki, Suudi Arabistan'ın, Filistin devletinin tanınmasının, normalleşmeyi de içeren herhangi bir kalıcı barıştan önce geldiğini vurgulayan tarihi açıklaması da bunu yaptı. Arap ve İslam dünyası, Suudi Arabistan'ın Arap, İslam ve uluslararası düzeydeki ağırlığı da dahil olmak üzere birçok faktörden faydalanarak ağırlığını ortaya koymalı. Filistin devleti, Filistin kartını halkına ve toprağına iade edecek. Filistin devleti bölgedeki istikrarsızlığı azaltacak ve çatışmanın kolaylaştırdığı rollerin sınırlarını yeniden şekillendirecek.
Küçük Hind'in bedeni için en iyi onurlandırma, bağımsız Filistin devleti topraklarındaki bir mezardır. Yalnızca bu devlet, cesetler nehrinin akışını durdurabilir ve Gazze, Batı Şeria ve ötesindeki çocuklara umudun kapılarını açabilir.