ABD'nin Yemen'deki Husi mevzilerini, figürlerini, depolarını, hareket alanlarını hedef alan korkunç hava saldırıları ve Hudeyde Limanı’na yönelik kara müdahalesi tehdidiyle beraber Yemen'de yeni bir sahneye tanık oluyoruz.
Yıllar süren durgunluk ve Yemen varlığının kademeli olarak parçalanmasından sonra, şimdi Donald Trump liderliğinde dünyanın en önde gelen süper gücü ABD'nin yeni bir irade ortaya koyuşuna ve sıkı yönetimine şahit oluyoruz.
ABD'nin bu son müdahaleleri olmasaydı Yemen meselesi çözülmeye maruz kalacaktı. Yemen Başkanlık Konseyi Üyesi ve Ulusal Direniş Siyasi Bürosu Başkanı Tarık Muhammed Abdullah Salih, bu gazetedeki meslektaşımız Bedr el-Kahtani'ye verdiği önemli bir röportajda söz konusu çözülmeden korktuğunu dile getirdi.
Kararlılık Fırtınası Operasyonu'nun başlangıcındaki kısa balayının ardından Husiler tarafından öldürülen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in yeğeni olan Tarık Salih bu röportajda, Yemen'in ABD-İran diyalog masasında bir pazarlık kozu değil, kendi başına ulusal, Arap ve uluslararası bir mesele olduğunu açıkladı. Ayrıca Tarık Salih, Husilerin, devletin, anayasanın ve ulusal çerçevelerin üzerinde olduklarına inandıkları için Yemen anayasal bağlamına dahil edilemeyeceğini söyledi. Bunlar açık ve harika ifadeler... Ancak nasıl uygulanabilir ve hayata geçirilebilirler?
Tarık Salih, ‘İran tarafından yönetilen Husi terörizmi’ olarak adlandırdığı durumu durdurmanın tek yolunun kararlı bir askeri çözüm olduğunu ileri sürüyor.
Salih, bir devletin gücünün medya açıklamaları üzerine değil, saha kabiliyetleri üzerine inşa edildiğine inanıyor. Dahası o, bu güce sahip olmanın Yemen, bölge ve uluslararası toplumun çıkarlarına hizmet eden adil bir siyasi çözümün yolunu açtığını düşünüyor.
Yemenli güçleri sahada desteklemenin dengeyi yeniden tesis etmek için gerekli bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Salih, bu desteğin (Husilere karşı ABD'yi kastederek) bir tırmanma aracı olmadığını, aksine halkı korumak ve elde edilen kazanımları muhafaza etmek için ulusal bir gereklilik olduğunu belirtiyor.
Husilerle yüzleşmek çok büyük önem arz ediyor. Çünkü Salih'e göre devletin otoritesini tanımayan silahlı bir grup varlığını sürdürürken devlet kurumlarına ve anayasaya dönüş mümkün görünmüyor.
Bu sözlere ağırlık ve pratiklik kazandıran kanıt ve işaretler nelerdir?
Yemen sahilindeki Hudeyde'ye yakın bölgelerde Husilerin kuvvetleri ve liderliği bulunuyor. Diğer taraftan Şarku’l Avsat’a verilen röportajda belirtildiği gibi, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) desteği sayesinde Yemen hükümeti, Tihame sahilindeki Mokha'da bir havaalanına, ayrıca bu coğrafya ve demografik yapıya uygun bir kalkınma yönetimine sahip.
Salih'in ifadesiyle bu durum sahil kesimini, Yemen hükümetinin kontrolü altındaki diğer bölgelerle olumlu bir rekabet içinde, istikrar ve kalkınma için bir model olarak konumlandırıyor.
Tarık Salih, güçleri ve yönetimi örneğinden Yemen'deki meşru devletin diğer bileşenlerine geçiyoruz. Yemen'de yeni bir gerçeklik yaratmak üzere bu Amerikan coşkusunu ve kararlılığını yakalamak için altın fırsat geldi mi?
Husilerin eşi benzeri görülmemiş bir şekilde zayıflaması göz önüne alındığında bu nadir fırsat kaçırılabilir mi? Yoksa bu sadece kararlılık ve cesaretten yoksun siyasi hayal gücü eksikliği mi?
Tarih bazen yazılabilir... Saatler içinde, hatta böyle anlarda...