Gassan Şerbil
Şarku'l Avsat Genel Yayın Yönetmeni
TT

Depremlerden ve bağımlı haritalardan dersler

Ortadoğu'daki son savaş, seyri ve sonuçları bakımından bir depremdi. 1967 ve 1973 savaşları, Sedat'ın Kudüs ziyareti, İran Devrimi'nin zaferi ve ABD'nin Irak'ı işgali gibi önceki depremlere eklenen bir depremdi. Depremler, özellikle olay yerindeki ve çevresindeki karar vericilerin çıkarımları gölgesinde, halkların ve haritaların kaderleri üzerinde sıklıkla iz bırakırlar.

Bir keresinde, cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in başkanlık ofisi müdürü Dr. Usame el-Baz ile yaşadığı deneyimlerin sayfalarını çeviriyordum. İlk konu, Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın Kudüs ziyareti ve sonrasında yaşananlardı. Bana, Sedat'ın meşhur ziyaretinden önce Şam'a yaptığı ziyaretin hikayesini ve ziyaretçisinin kararını kendisine bildirdiğinde Cumhurbaşkanı Hafız Esed'in yüzünde beliren rahatsızlığı anlattı.

Daha sonra Sedat'ın, bir liderin ülkesinin geleceği için önemli olduğuna karar vermesi halinde bazen zor, halk arasında çok kabul görmeyen bir karar alma riskini alması gerektiğini söylediğini aktardı. Esed'in rejiminin güvenliğini ve imajını önceliklendiren kararına saygı duyduğunu, ancak Suriye'nin daha zor koşullar altında barış yolunu seçmek zorunda kalmasından ve o zaman Esed'in Sedat'a katılması durumunda elde edebileceklerinden daha azını elde edebilmesinden korktuğunu ekledi. Aynısı Yaser Arafat için de geçerliydi.

Baz, Kudüs'ü ziyaret etme fikrinin Amerikalılardan değil, Sedat'ın kendisinden geldiğini ve Mısır'ın ekonomik durumu ve barışa olan ihtiyacı, güç dengesi, ABD ile İsrail arasındaki stratejik ilişki ve Sovyetler Birliği'nin azalan etkisi ile ilgili okumasının sonucu olduğunu söyledi. Uzak görüşlülükten yoksun politikaların sadece acı ve sıkıntıları uzattığını ifade etti. Ülkelerimiz ilerleme ve kalkınma saflarına katılmalı ve toplar, can kayıpları ve yaralılar olmadan haklarını geri kazanma yolları bulmaya çalışmalıdır dedi.

Suriye'nin bugünkü tutumunu ve bu çatışmanın en azından askeri yönünden çekilme kararını takip ederken, Baz'ın bu sözlerini hatırladım. Ayrıca, Gazze'de ellerinde tencerelerle sırada duran, çocuklarını açlıktan uzak tutmayı hayal eden anne babalara ölüm yağdıran İsrail savaş uçaklarını izlerken de onu hatırladım. İkinci görüşmemizin sonunda Baz'ın davranışı dikkatimi çekmişti. Mübarek döneminde Sedat'ı övmekte çok ileri gittiğini hissetmişti. Ofisinin duvarlarına bakarak; “Kahire'de bir restoranda yiyeceğimiz bir akşam yemeğinde daha fazlasını konuşabiliriz” demişti, sanki ülkelerimizde yerin ve duvarların kulağı olduğunu ima ediyor gibiydi.

Kısa görüşlü politikalara yaptığı gönderme dikkatimi çekmişti. Bunlar, krizleri zaman denen doktora bırakmayı tercih eden veya kalıcı çözümler ve bunların getirileri yerine, maliyetlerine rağmen mevcut zaferleri tercih eden politikalardır. Binyamin Netanyahu, bölgeyi kana bulayan bu politikaların ustasıdır. Arafat ile daha ilk görüşmesinde, kabalığa varan bir açık sözlülükle, Oslo Anlaşmaları'nı desteklemediğini söylemişti. Daha sonra, Filistin halkını silme ve topraklarının geri kalanını ele geçirme hayaline tutunarak, meşru Filistinli ortağını devirmek için elinden gelen her şeyi yaptı.

Öte yandan, Hamas ve İslami Cihat'ın başlattığı intihar saldırılarının oynadığı rolden de bahsedilebilir. İntihar saldırıları Filistin İntifadası'nın militarizasyonuna yol açtı ve Arafat’ın kendisi, Hamas ve İslami Cihat'ın Filistin sokaklarını kutuplaştırmasını önlemek için bu militarizasyonun cazibesine kapıldı.

Bu sırada, İsrail toplumu sağa kayma yolundaydı ve Netanyahu'nun ajandası ilerliyordu. Başkan Mahmud Abbas, Filistin karar alma yetkisinin Filistin Otoritesi ve FKÖ'nün elinde kalmasını sağlamaya çalıştı, ancak ABD'nin Irak'ı işgal etmesinin ardından oluşan denge değişikliği ve İran’ın füze ve tünel programlarını ilerletmesinden sonra, İsrail ile savaş kararının artık onun eline geçmesi, bunu yapma kapasitesini tamamen zayıflattı. Böylece Gazze, Batı Şeria, Golan Tepeleri ve Lübnan'ın kaderi, yıllardır vekaletle sürdürülen ve sonunda gerçek sahnesinde, yani her iki tarafın topraklarında patlak veren İran-İsrail çatışmasının bir parçası haline geldi.

Son yıllarda, bir dizi bölgesel harita İran ile İsrail arasındaki çatışmanın ve ABD ile İran arasındaki uzun süredir devam eden anlaşmazlığın kaderine bağlı gibi görünüyor. Bu dönemde Tahran, merhum Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani de dahil olmak üzere ziyaretçilerine, Amerikalılarla “Afganistan'dan Lübnan'a” müzakere etmeye hazır olduğunu, ancak anlaşmaların, Dini Lider Ali Hamaney'in ortadan kaldırılması gerektiğini vurguladığı “kanserli tümörü” kapsamadığını defalarca söyledi.

Şu anda gerçekten korkunç bir sahneye tanık oluyoruz. İsrail askeri makinesi vahşetinin ve üstünlüğünün zirvesinde. İran, İsrail savaş uçaklarının günlerce hava sahasını kontrol etmesinin ardından generallerini ve bilim adamlarını uğurlarken yaralı. ABD'nin nükleer tesislerine yönelik saldırısı, Tahran bu savaşta zaferini ilan etse bile, onun için aşırı sert, acı ve önem taşıyan bir mesaj.

ABD'nin İran ile İsrail arasındaki ateşkesin koruyucusu olduğu açık. Gazze'deki katliamı sona erdirecek bir anlaşma için zorunlu bir geçit olduğu aşikar. İsrail saldırganlığını dizginlemeye karar vermesi halinde Lübnan'a yardım edebilecek tek ülke olduğu kesin. Irak'ı ateşin pençesine düşmekten uzak tutabilecek ve Suriye'nin yeni pozisyonundaki konumunu sağlamlaştırabilecek tek ülke olduğu açık ve net. Ancak soru şu, Trump yönetimi, İsrail'in Filistinlilerle barış yolunu izlemeye zorlanması gerektiği sonucuna varacak mı?

Haritaların kaderi ayrıca Netanyahu'nun çok sayıda cephede yürüttüğü savaşlardan çıkardığı çıkarımlara da bağlı. Keza Hamaney'in cenaze sahnelerinden ve ABD'nin nükleer tesisleri bombalaması hadisesinden çıkardığı çıkarımlara bağlı. Bir gözden geçirmenin mümkün olup olmadığını araştırmak için sükunet dönemi gerekli. İsrail'de iki devletli çözüme doğru ilerleme gibi zor bir karar alabilecek hükümet kurulabilir mi? İran'da daha az riskli ve tehlikeli politikalara geri dönme isteği belirebilir mi? Halkların ve haritaların kaderi Trump, Netanyahu ve Hamaney'in çıkarımlarına bağlı.