Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Özürler

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Norveçli Geir Pedersen, Suriye halkına iyi dileklerini sunarak ve ayrılış nedeni olarak her zamanki ‘kişisel nedenleri’ göstererek istifa etti. O, tüm dünyanın bildiği gerçeği, yani muhalefet ile eski rejim arasında arabuluculuk yapmanın bir duvarla konuşmak gibi olduğunu görmezden geldi.

Neden arabuluculuk? Neden Suriye, Libya veya Lübnan gibi ülkelerdeki çatışmalarda arabulucular var? Sorun, Lahdar İbrahimi gibi ne kadar yetenekli, sabırlı veya ‘güçlü’ olursa olsun, arabulucuda değil. Hiçbir BM arabulucusu görevinden kayda değer bir başarı elde ederek ayrılmadı. Her çatışma, elçiden ve özellikle de onun görevinden daha büyüktü.

Ancak arabuluculuk düşmanlık gibidir. Hem gerekli hem de gereksizdir. Savaştan, öldürmekten, işkence etmekten ve başkalarını aç bırakmaktan geçinen, onları enkaz ve çöllerde avlayan insanlar vardır. Diğer yandan Aziz Sabri'nin tavsiyesine göre hareket eden güçsüz insanlar vardır:

“İnsana düşen, gücü yettiğince iyilik için çabalamaktır;

Sonucun gerçekleşmesi ise onun sorumluluğunda değildir.”

Babam -Allah rahmet eylesin- bu beyiti her zaman tekrar ederdi; zamanın adaletsizliklerine ve baskıcı kurallara karşı kendini savunmak için şiiri kullanırdı. Şiirlerin çoğunu ezberlemişti, özellikle de ‘Saha el-Burc’ kafesinde arkadaşlarıyla yaptığı tartışmalarda kendisine yardımcı olan kısımları... Tartışma kızıştığında, o gün arkadaşlar arasındaki anlaşmazlığı ancak zamanında söylenen, kafiyeli bir şiir çözebilirdi.

Uluslararası bir arabulucu, hiçbir zaman niyet veya arzunun ötesine geçmeyen bir görevden istifa ettiğini belirten konuşma yaptığında, babamın sözlerini hatırlamaya başladım. Mesleğim gereği, birçok uluslararası arabulucu tanıdım. Bunların en ünlüsü, belki de unutulmaya yüz tutmuş 242 sayılı Karar'ın yazarı İsveçli elçi Gunnar Jarring’di.

Anılar, efendim anılar. Babam da çaresiz özürlerinde şunu tekrar ederdi: “Verecek atın da paran da yok.” Bay Pedersen'in veda konuşması, şefkatli babamın şiiri somut bir tazminata ya da taşınamayacak, nakledilemeyecek ve atılamayacak bir armağana dönüştürme becerisini büyük ölçüde yansıtıyor.