Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Netenyahu ve Kıyamet sahnesi

Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından aranan adam buna itiraz ediyor. Başbakanı’nın celp ile mahkemeye çağrılması İsrail’e yakışmıyor. Dahası durum çok daha kötü; İsrail Başbakanı hakkında, bulunduğu herhangi bir yerde veya mahkemenin 124 üyesinden herhangi bir ülkede tutuklanma veya gözaltına alma emri var.

Dolayısıyla hakkındaki tutuklama emrinin uygulanmasından kaçınmak için bugünden sonra seyahat etmemeli. Ama hayır, İsrail'de kalmak da güvenli değil. Orada da çeşitli ve süreğen yolsuzluk suçlamaları sebebiyle o ve eşi yargı tarafından kovuşturuluyor. Uluslararası kafes ya da yerel kafes arasında bir seçim yapmak zorunda kalacağı ve yakın olmasını umduğumuz bir gün gelecek.

Şu ana kadar 37 Lübnan köyünü ve 40 bin evi yok eden, bazılarını tüm fertleriyle ailelerin başına yıkan bir adam için bu çok tatsız bir durum. Tabii ki Gazze'den ve Batı Şeria’dan bahsetmiyoruz bile.

Bunlara rağmen kendisi şaşkın, hayretler ve hatta kötü bir ruh hali içinde. Uluslararası Mahkemenin bu konuyla ne ilgisi var? Dahası bu ne benzeri görülmemiş bir cüretkarlık! Birkaç yargıçtan oluşan zayıf bir mahkeme, yeni Ortadoğu'yu taş taş, toprak toprak hayata geçirmekle meşgul olan Goldorak’ın peşini bırakmıyor.

İsrail en azından, olaya tanık olanların itiraz etmesine ve mağdurların şikâyet etmesine izin vermeli. Uluslararası Mahkeme yasal ve tarafsız bir otoritedir. Bunun en büyük kanıtı kararına verilen tepkilerdir. Mahkemenin kararına uymamalarının mümkün olmadığını açıklayan ülkeler, İsveç ve Norveç gibi hukuksal açıdan ileri ve en ön safta yer alan ülkelerdi. Tutumları hukuka, Filistin meselesine, adalete, özgürlüğe, insanlığa zarar veren ülkeleri ise örnek almıyoruz.

Netanyahu'nun ölülerini, kurbanlarını, arkasında bıraktığı yıkılmış şehirleri ve meleksi kefenleri sayıyoruz ve o, mümkün olan en yüksek hukuki ihtiyat ve ahlaki cesaretle hazırlanmış bir tutuklama emrinden dolayı öfkeli. Uluslararası adaletin bu son çerçevesinde ABD, Güvenlik Konseyi'nde mağdurlara ve ezilenlere manevi bir teselliyi engelleme görevini üstlenecek veto hakkını kullanamaz.

Bu, katliamları, kıtlıkları ve insanlığa yönelik diğer aşağılamaları durduramayan uluslararası topluma sadece küçük bir tesellidir. Soykırım işleme ve kıyamet sahnesi sergileme zevkini kestiği için en yüksek yargı makamını şikâyet konusu yapmak yerine, son derece saygın bir mahkeme huzurunda masumiyetini savunmaya çalışması, İsrail Başbakanı için daha iyi olurdu.