Mina Ureybi
2009- 2011 yıllarında Şarku'l Avsat'ın Washington temsilciliğini yaptı.
TT

Gerçek ve hayal arasında geleceğin tasarımı

“Geleceğin tasarımı”; Kabine İşlerinden ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Geleceğinden Sorumlu Bakan Muhammed el-Gergawi’nin BAE hükümet planlamasından bahsederken kullandığı bir terimdir.  Bu terim, bir slogan değil, aksine parlak ve istikrarlı bir gelecek isteyen bir devletin beklentisinin ve BAE’nin çalışmalarının gerçek bir özelliğidir. 
Geleceğin tasarımı, içerisinde beklentinin ve bilincin olduğu bir ifadedir. Zira bugün yaptıklarımız, geleceğimizi belirleyecektir. Geleceğin tasarımı konusunda stratejik düşünmeye ve uzun süreli somut adımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Örneğin BAE, 2071 yılına (BAE’nin kuruluşunun yüzüncü yıldönümü) uzanan somut planlara sahiptir. Söz konusu planlar, devlet işlerinin bütün yönlerini ve sağlık, eğitim, ekonomi ve enerji gibi sektörlerin planlamalarını kapsıyor. Bu konular, ülkedeki en önemli 500 devlet adamının katılımıyla geçen hafta Abu Dabi’de düzenlenen BAE hükümet toplantılarında gündeme geldi. İki gün süren 35 oturumluk toplantıda araştırmalar ve atölye çalışmaları yapıldı. Farklı sektörler ve birimler, koordine olmak ve geleceği tasarlamak için atölye çalışmalarında bir araya geldi.
Bu durum günümüzde hükümetin sorumluluklarına ilişkin canlı bir örnektir. Bugün devlet yönetiminden istenen geleceğe hazırlanmak amacıyla farklı alanları dizayn etmek için bir mühendis gibi çalışması, ileri görüşlü bir stratejiye sahip olması ve yaptığı işler konusunda çalışanlarını ve halkını ikna etmesidir. Bu, gelecekte başarılı olmanın temel bir özelliğidir. Fakat bu, nadir bulunan bir niteliktir.  
Hâlihazırda sınırlı fakat hızlı kazanımlar elde etmek için sadece Arap hükümet yetkililerinin değil, birçok yabancı hükümet yetkilisinin de kısa vadeli planlamalara odaklandığını görüyoruz. Hiç şüphesiz seçim yapan ve seçim sonuçlarına göre hükümet oluşturan devletler, tayinleri esas alan ülkelerden farklı bir yapıya sahiptir. Fakat aslında Irak ve Lübnan gibi devletlerde yapılan seçimler, seçilmiş en iyi kişinin bakanlık görevine gelmesini sağlamıyor. Aksine bu seçimler, belirli partilerin elini de güçlendiriyor. Şöyle ki bu partiler, adaylarını genelde ülkenin değil de partinin çıkarlarına hizmet eden bakanlıkları devralmaya teşvik ediyor.
Tabii hükümetlerin rollerini ve davranışlarını genelleştirmek doğru değildir. Çünkü her devletin yönetim sistemi farklıdır. Ayrıca her devlet ve her halk, özel beklentilere sahiptir. Fakat her hükümetin çalışması için kurallar vardır. Bu kurallar, halka hizmet etmek ve devleti mümkün olan en yüksek seviyelere çıkartmak için konmuştur.
Hükümet kurmak ve hükümet çalışmalarıyla ilgili sorunlar, sadece Arap ülkelerinin karşı karşıya kaldığı sıkıntılar değildir. İngiltere Başbakanı Theresa May geçen hafta Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasıyla (Brexit) ilgili iktidar partisinde yaşanan derin anlaşmazlıklar nedeniyle 7’inci bakanını da kaybetti. Hükümet ve İngiltere Merkez Bankası, Brexit’in devlete zarar vereceğini söylemesine rağmen May, geleceği tasarlamaya dayalı cesur adımlar atmaya ve mart ayının gelmesiyle birlikte AB’den ayrılma planından vazgeçmeye cesaret edemiyor.
Geleceği inşa etmek için her devletin benimseyebileceği uluslararası bir çerçeve vardır. Bu çerçeve, sürdürülebilir kalkınma hedefleridir. Dünya ülkeleri, Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla bu hedefleri 2030 yılında gerçekleştirme konusunda anlaştı. İklim değişikliğiyle mücadele etmek, yoksullukla savaşmak ve toplumlarda eşitliği gerçekleştirmek, bu hedeflerin en önemlilerinden sadece birkaçıdır. Söz konusu hedeflerin nasıl gerçekleştirileceğine dair prensipler belirlenirken biz, bu hedefleri gerçekleştirmek için devlet kararlılığının temel faktör olduğunu düşünüyoruz.
Hızlı küresel gelişmeler, sürdürülebilir kalkınmanın hedeflerini ya da halkın beklentilerini gerçekleştirme noktasında zaman kaybına izin vermiyor. Yapay zekâ teknolojisinin yol açtığı devrim, bu gelişmelerin başında geliyor. Şu an ABD ve Çin, programlama ve teknolojik gelişme yönünden yapay zekâya öncülük ediyor. Bugün Çin, sadece nüfus ve ekonomik büyüklükten dolayı değil, konumunu lider bir güç olarak garantileyen diğer sanayileri geliştirdiğinden dolayı ön sıralarda yer alıyor. Ayrıca Çin, yapay zekâ teknolojisine yönelik harcamanın da yüzde 42’sinden sorumludur. Örneğin bugün Çin, dünya güneş enerjisinin yüzde 40’ını üretiyor ve petrol türevlerine bağlılığını azaltmak için bu teknolojileri geliştirmeyi amaçlıyor. Tabii şahit olduğumuz gelişmeler, genel sektör ya da hükümet çalışmalarıyla sınırlı değil. Aynı zamanda özel sektör de bu değişimleri yönetebilecek sağlam ve deneyimli bir yönetime ihtiyaç duyan gelişmelere şahit oluyor. Örneğin; 20 yıl önce dünyanın 10 büyük şirketi, döviz ve petrol alanında faaliyet gösteren şirketlerden oluşuyordu. Bugün ise dünyanın 10 büyük şirketi Google ve Facebook gibi sanal dünyayla ve teknolojiyle ilgili şirketlerden oluşuyor. 
BAE’de ülke tarihinde önemli sosyal değişimlere yol açan ekonomik değişimlerden bahsedilmesi dikkat çekici bir durumdur. Örneğin; Japonya’daki yapay inci teknolojisinden dolayı BAE’deki inci ticaretinin yok olması, petrol keşfedilmemiş olsaydı BAE’nin geleceğini değiştirecekti. Yapay inci teknolojisi, BAE’de birçok iş kolunun kaybolmasına yol açtı. Yıllar önce devlet, kadro ve planlarını yeniden yapılandırmak zorunda kaldı. Bugün petrol sonrası süreç için planlama yapılıyor. Geleceğin tasarımı da petrol sonrası sürece hazırlanmak demektir.
Geleceği tasarlamak konusunda, üzerine odaklanılması gereken asıl meseleleri ve epilepsi nöbetine benzeyen sorunları öğrenmek için hem gençlere hem de yeterli deneyime sahip olan kişilere ihtiyaç duyuluyor.
Şeyh Zayid, uzun vadeli bir vizyona sahipti. Zayid yılının (Zayid yılı, doğumunun 100’üncü yılına paralel olarak Şeyh Zayid’in anısına BAE’de 2018 yılına verilen isimdir) bitmesine az bir zaman kala BAE devleti yönetim, beklenti ve geleceği düşünme ruhunu canlı tutmaya çalışıyor. Bu yıl BAE pasaportunun dünyadaki en güçlü pasaport olarak kaydedilmesi ülkenin gerçekleştirdiği başarılardan biridir. Şöyle ki; BAE pasaportu taşıyan birisi, 167 ülkeye (BAE pasaportuyla 113 ülkeye vizesiz girilebilirken 54 ülkeye giriş yapmak için de kapıda vize alınabiliyor) vizesiz girebilmesinin yanı sıra diğer devletlerin pasaportlarına göre daha fazla avantaja sahiptir. Bu da somut girişim, kararlı çalışma ve sabit vizyon aracılığıyla geleceğin tasarlanmasına başka bir örnektir.