Mina Ureybi
2009- 2011 yıllarında Şarku'l Avsat'ın Washington temsilciliğini yaptı.
TT

Trump, birliklerini çatışma sahalarından çekebilecek mi?

Geçen 6 haftalık süreçte ABD Başkanı Donald Trump, en büyük üç çatışma sahası olan Suriye, Irak ve Afganistan’daki birliklerinin akıbeti konusunda yaptığı tartışmalı açıklamalarla dünyayı meşgul etti. Trump’ın söz konusu ülkelerden ABD birliklerini çekme düşüncesiyle ilgili açıklamalarını tekrarlaması tuhaf bir durum değil. Zira Trump,  seçim kampanyası sırasında bu düşüncesini defalarca dile getirdi.
Fakat dikkat çekici durum şu ki Trump, farklı siyasi ve askeri çevrelerin eleştirilerine ve uyarılarına rağmen bu politikayı gerçekleştirmek için sadece düşüncesini değil harekete geçtiğini de duyurdu.
Trump, birliklerini çekmeyi başarabilecek mi?
Bu sorunun direkt net bir cevabı bulunmuyor. Nitekim her çatışma sahası, farklı sorunlara sahip.
Trump, Amerikan CBS kanalına verdiği röportajda, Afganistan ve Suriye’de sonu gelmeyen savaşları bitirmek istediğini dile getirdi. Boş yere uzun yıllar devam eden şiddetli savaşları bitirme konusunda hiç kimse Trump ile tartışamaz. Afganistan savaşı, geçmişte en uzun Amerikan savaşı olan Vietnam savaşının süresini geride bırakmak üzere 18’inci yılına girdi. Suriye ise, 8 yıllık çatışmanın ve Suriye halkının dağılmasının ardından krizden kurtulacak gibi durmuyor.
Aslında Suriye ve Afganistan’daki savaş, sadece Amerikan birliklerinin çekilmesiyle sona erecek bir çatışma değil. Durum, bu kadar basit olsaydı herkes, Amerikalıları çıkarmaya çalışırdı. Belki de Trump, selefi Barack Obama’dan bir şeyler öğrenmesi gerekiyor. Zira Obama, 2008 yılındaki seçim kampanyası sırasında Amerikan birliklerini Irak’tan çekmeyi vaat etmiş ve gerçekten de Irak savaşını bitirme sloganıyla Amerikan birliklerinin çoğunu ülkeden çekmişti. Ancak birkaç ay sonra DEAŞ unsurları yeniden toplanmaya başladığından Amerikan birlikleri, DEAŞ’ı yenmek için uluslararası koalisyon içerisinde ülkeye geri dönmek zorunda kaldı. Aynı şekilde İran tarafından desteklenen silahlı milisler, güvenlik boşluğunu doldurdu. Bugün bu milisler, Washington’ın en azılı düşmanları olarak kabul ediliyor.
Üç durumda da köklü siyasi çözümler olmadan silahlı çatışmaları sonlandırmak mümkün değil. Yine Rusya, İran ve Türkiye gibi bölgesel ve aktif devletler, geleceğe yönelik planlama yapmak için ABD’nin tutumunu yakından takip ediyor.
Trump’ın Afganistan’dan çekilme konusunda Taliban’la doğrudan müzakereye başlayan ABD’nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad’ın girişimlerine paralel olarak açıklama yapması dikkat çekici bir durumdur. Trump’ın Afganistan’dan çekilme kararını açıklaması, radikal savaşçıların elini güçlendirdi. Yani radikal savaşçılar, çekilmenin ABD’li müzakereci için en önemli faktör olduğunun farkındalar.
Buna karşılık Rusya, ABD’nin yerini kısmen doldurmak için fırsat kolluyor. Afganistan’daki Rus varlığının Suriye’dekinden çok daha az etkili olmasına rağmen Moskova, coğrafi bakımdan Kabil’e daha yakın ve Kabil’de çeşitli çıkarlara sahip. Bunun için bugün Moskova, daha fazla rol oynamak için Afgan taraflarla Taliban arasındaki görüşmelere ev sahipliği yapıyor.
Tabi Rusya, bugün Suriye’ye siyasi ve askeri nüfuz çemberi içerisinde yer alan bir devlet olarak bakıyor ve ABD’nin Suriye’den çekilmesini bekliyor. Fakat Rusya-ABD ilişkileri gerildikçe ABD’nin Rusya’nın istifade edeceği bölgelerden hızlı bir şekilde çekilmemesi konusunda Trump’a yönelik siyasi baskılar artıyor.
Ortada sürpriz bir gelişme var. ABD Senatosu,  Amerikan birliklerinin Afganistan ve Suriye’den hızlı bir şekilde çekilmesini engelleyecek bir yasa çıkarmaya hazırlanıyor. Bu, dikkat çekici bir gelişme. Zira Kongre, geleneksel olarak Amerikan birliklerinin çekilmesini isteyen yasaların kaynağıydı. Pentagon ise dün bir rapor yayınladı. Raporda, “Irak kentlerinde güvenlik düzeldi. Fakat DEAŞ, Irak’ın kırsal bölgelerinde halen etkili. Irak Güvenlik Güçleri, ABD’nin ve koalisyonun desteğine güvenmeye devam ediyor” ifadelerine yer verildi.
Trump, Irak’la ilgili geçtimğiz Pazar günü yaptığı açıklamalarda İran’ı gözlemlemek için ABD birliklerini Irak’ta bırakmak istediğini ve İran’ın gerçek bir sorun teşkil ettiğini belirtti. ABD’nin bölgede en azılı düşmanına yakın birlikler bulundurma konusunda çıkarı olduğu inkâr edilemez.  Fakat aynı zamanda Amerikan birlikleri, geçen 10 yıllık süreçte Irak’taki İran nüfuzunu bertaraf edemedi.
Washington’un DEAŞ’la mücadele koalisyonuna üye devletlerle Çarşamba günü yapacağı toplantı, DEAŞ’ı yenmek için koalisyonun ve uluslararası stratejinin önemine ışık tutacak. ABD yönetiminin koalisyon içerisindeki 78 üye ülkeye karşı koyup Savunma Bakanlığı’nın raporuna dayanarak DEAŞ tehlikesinin azaldığını söylemesi zor olacak.
ABD’nin söz konusu savaşlara yönelik politikası üzerindeki iç baskıların etkisi yadsınamaz. YouGov şirketinin yapmış olduğu en son ankete göre Amerikalıların yüzde 61’i, Afganistan’dan çekilmeyi destekliyor. Fakat Suriye’yle ilgili durum farklı. Şöyle ki geçtiğimiz Aralık ayında Rasmussen tarafından yapılan ankete göre Amerikalıların yüzde 47’si, Suriye’den erken çekilmeye karşı çıkarken yüzde 37’si ise çekilmeyi destekliyor. Ankete katılanların yüzde 16’sı ise çekimser kaldı.
Bu görüşlerin Beyaz Saray’a ulaştığı görülüyor. Yani Suriye’den çekilmeyi düşündüğüne dair yaptığı açıklamadan haftalar sonra Trump, çekilme işlemini henüz fiili olarak gerçekleştirmedi. Çekilme işlemine yönelik takvim, günlerden haftalara ve aylara uzandı.
Öte yandan Afganistan’a yönelik tutum ise Washington’ın 2020 başkanlık seçimleri takvimine göre –ki 2020 seçim kampanyası fiilen başladı- savaşı bitirmek için acele ettiğine işaret ediyor. Trump, ABD’nin en uzun savaşını bitirdiğini açıkladığı zaman bu, Amerikan halkı karşısında önemli bir slogan olacak. Irak ve Suriye’deki durum ise doğrudan İran’la bağlantılı hale geldi. Öyle ki Trump yönetimi, İran’ı Ortadoğu’daki birinci düşman olarak görüyor. Bu da çekilme sürecini daha karmaşık hale getiriyor.