Adnan Hüseyin
Iraklı Gazeteci-Yazar
TT

​​İmkânsız bir görev: Irak’ta yolsuzluğu sona erdirmek

Acaba Irak bir gün gelip de son yıllarda çokça tanık olduğu her türden ve kategoriden hırsızlık, dilencilik ve dolandırıcılıktan kurtulabilecek mi?
Bu sorunun sorulmasını haklı gösterecek nedenler var. Zira Irak yolsuzluğun en yüksek olduğu Arap ülkelerinden biri. Irak’ta yozlaşmamış bir bakan, milletvekili ya da müdür görmemek bir nevi uzak bir sanrı ve çok değerli bir temenni gibidir. Irak bugün farklı alanlarda, dünyada yolsuzluğun en yüksek olduğu ülkelerin başında geliyor. Sarıklı ile sarıksız yolsuzlar arasında bir fark bulunmuyor. Herkes mal ve imtiyaz elde etmek için yapılan bu uzun mesafe yarışına katılıyor. Dolayısıyla yolsuzluk oranının düşük olduğu devletler arasında yer alabilmek için uzun bir zamana ihtiyacı var. Her ne kadar mevcut Irak hükümeti kendinden öncekilere göre bu konu ile daha çok ilgilense de daha söz aşamasını aşarak eyleme geçemedi. Yetkililerin açıklamalarına göre çok az kişinin güvendiği yolsuzlukla mücadele planını gelecek haftadan itibaren hayata geçecek.
Irak’ı idari ve mali yolsuzluk olmadan düşünemezsiniz. Müdürüne “işleri” ayarlamasını emreden bir bakanın, milyon dolarlık bir anlaşmadan kendi ya da başkasının payına düşen haram paranın pazarlığını yapan bir genel müdürün, hükümet görevi diğer siyasi gruplarla pazarlık yapan ve maaşları ödemek için makamını birkaç milyon dolarla satın alan siyasi grupların olmadığı bir Irak’ı hayal etmek çok zordur. Bütün bunlar, kahır ve hayal kırıklığının sahiplerini öldürdüğü ve pratikte yüksek makam ve mevkilerin mezhep merkezli ve ırkçı kotalar temelinde dağıtıldığı Irak’ta halen geçerlidir.
Irak Başbakanı Abdulmehdi, geçen hafta gerçekleştirdiği basın toplantısında ”Gelecek ya da bir sonraki hafta yolsuzlukla mücadele projesini açıklayacağız. Bu proje birçok şeyi belirleyecektir” dedi. Bu sözlerden çıkarılabilecek muhtemel anlam, makam ya da mevkisi ne kadar yüksek olursa olsun yolsuzlukla mücadele planının herkesi kapsayacağıdır. Bu da kendisi hakkında şüphelerin doğmasına yol açmış ve gerçekleşmesi imkansız bir şey olarak görülmesine neden olmuştur. Çünkü Irak’ın sorunu yolsuzluğun var olup olmadığı değil bunu yapanların sayısının çok olmasıdır. En büyük yolsuzlar da genellikle bakanlar, milletvekilleri, müdürler gibi üst düzey yetkililer ile partilerin, ittifakların ve blokların liderleridir. Bunlar da doğal olarak kendi kendilerini ele vermeyeceklerdir.
Irak’ta yolsuzluk yapanlardan hesap sorulması alışılmışın dışında bir durumdur. Onlar istedikleri gibi milyonlarca, milyarlarca doları çalarken aynı zamanda ifşa olmamayı ve ortaya çıkmamayı da istemektedir. Kuşkusuz bunlardan biri yakalandığında diğerini ifşa etmeyi düşünecektir. Zira her birinin elinde bir diğerinin suçunu kanıtlayacak gerçek ya da sahte belgeler bulunuyor. Dolayısıyla buradaki altın kural şudur: Sen sessizliğini koruduğun sürece ben de sessiz kalırım.
Bu kural sayesinde 2003 yılından bugüne, Irak petrolünden elde edilen gelirlerin yaklaşık 6 milyar doları çalınarak neredeyse tamamı Saddam Hüseyin diktatörlüğüne karşı mücadele etme bahanesi ile partili yetkililerin kasasına girdi. Gerçekte ise bazıları hayatlarında 1 dakika bile Saddam Hüseyin’e karşı mücadele etmemiş, hatta sonuna kadar onun yanında yer almışlardır.
Başbakan Abdulmehdi bu zor hatta imkansız görev için uygun isim değildir. Çünkü o, her an kendisine karşı birbirleri ile anlaşabilecek olan parti ve blok başkanlarının en güçlüleri arasına yer almıyor.
Abdulmehdi, ceza almamaları karşılığında çalmış oldukları malların bir bölümünü iade etmeleri ya da çalınan malların yapılandırılarak taksit şeklinde ödenmesi için yolsuzluk yapanlar ile anlaşan diğer bazı ülkeler gibi yapabilir. Bu öneri gerçekleştirilmiş gibi görünse de ilgili kişilerin nasıl bir tepki verdikleri halen bilinmiyor. Birçoğunun bunu kabul edeceği kesindir. Çünkü kendilerine kurtulmaları için bir fırsat sunuluyor.
Bana göre yapılacak en iyi şey tamamen affedilmeleri ya da daha düşük bir ceza almaları karşılığında çaldıkları malları geri vermeleri için bu kişilerle anlaşmaktır. Ayrıca bu kişilere en az 10 yıl boyunca hükümet ve meclis içerisinde ya da ekonomi ile ilgili mevkilerde görev verilmemesi konusunda da uzlaşıya varılmalıdır. Böylece kapıdan kovulan hırsızın bacadan girmesi engellenebilir.
Yolsuzlukla mücadelenin önündeki bir diğer büyük engel de genel af yasasıdır. Yolsuzların ve katillerin ceza almaktan kurtulmalarına izin vermemek için bu yasa yeniden gözden geçirilmelidir.