Ömer Özkaya
Yazar
TT

Koruyucu mavi dinozorunuz var mı?

Ezoterik (Batinî) okumayı sadece kutsal kitaplar ve metinler üzerinden yapan teknik, yaklaşık 1100 yıldır terk edilmiştir. Hem Doğu’da hem de Batı’da ezoterik bakış açıları ve yorumlar genelde şiddetli baskı görmüştür ve bu baskı, çeşitli düzeylerde ve farklı yöntemlerle hâlâ devrededir. Fakat bazen bir kitap, bir makale, bir film, zamanın ruhunun tercümanı olabilmektedir.
Jurassic World de böyle filmlerden… Bu sebeple bu filmi son dönemin siyasal, ekonomik, sosyal, kültürel, finansal, biyolojik, kimyasal, gensel, ekolojik, askerî, ideolojik ve liberal akımlarına bir ikaz olarak değerlendirmek gerekmektedir ki film bunu çarpıcı şekilde yapmaktadır.
Filmin, gen bilimi ve liberalizmin sentezinin tehlikelerine çıplak şekilde çektiği dikkati bir yana bırakırsak, “dinozor” ve “dinozorlar” kavramı üzerinden gitmek daha rasyonel durmaktadır.
Jurassic Park ve devamlarındaki "dinozor" ve "dinozorlar" kavramlarının yerine son dönem tüm dünyayı korkutan radikal dinî ve siyasi örgütleri, radikal ve militan milliyetçiliği, radikal ve militan küreselciliği, radikal ekonomik ve finansal işgal hareketlerini ve aşırı korumacılık eğilimleri ile yine aşırı ekonomik yayılmacılık eğilimlerini, teknolojinin ve bilişim bilimlerinin yapay zeka uygulamaları ile insan neslini köleleştirme olasılıkları, cinsiyet çeşitliliğini doğallaştırma çalışmaları, yeni kültürel ve yazınsal tekniklerle kitlelerin binlerce yıllık zihinsel statülerini yüksek ivmelerle rahatsız etmek, psikoloji ve propaganda tekniklerini bilimle ve bilimsel verilerle farklı şekillerde argümanlayarak Ademoğlu’nu sürüleştirme branşlarında alınan mesafeler göz önüne alınınca kadim tarihlerde de bu işlemlerin "başarı ile gerçekleştirildiği" de bu arada anımsatılmaktadır.
Çeşitli ezoterik ve okült örgütlerle ilgili dokümanter romanlar serisi, tarihteki "dinozorlar" dönemini ciddi bir katkı ile gündeme taşımaktadır. Jurassic World bu bağlamda kadim ezoterik ve okült örgütlerin, "dinozorlar”ın bir bakıma hegemonya, savunma, ticaret, siyaset, finans, istihbarat, terör, bölgesel ve küresel üstünlükler ve rekabetler için "kaza sonucu" "salıverilmesi" ile sonuçlanan durumu izah etmesi açısından çok değerlidir.
Filmde, bilim adamının ABD’nin ulusal temsilcisi karşısında söylediği, “bütün kırmızı çizgileri aştık” ifadesi aslında hem bilimsel, hem de siyasal, askeri, ekonomik ve kültürel bir itiraf olarak ortada durmaktadır. Jurassic World filmine bir de bu açıdan bakınca siyasal, stratejik, bilimsel, askeri, genetik, ekonomik, kültürel, zihinsel, ideolojik porno muamelesi de çekilmelidir.
Zamanın ruhunu Matrix kadar veren bir film olarak değerlendirdiğimizde Jurassic World filmi, küresel sistemdeki tüm savruluşları, çözülmeleri, ideolojik, siyasal, dinsel, kültürel, jeostratejik ve jeopolitik ve ekonomik dağılışları, ittifak arayışlarını ve ittifak sonlandırmalarını çok cesurca ifşa ve itiraf etmesi ile yeni bir milattır da.
"Dinozorlar"ın küçük bir kız tarafından “onlar da benim gibi canlı" aforizması ile "doğa"ya bırakılması, yani dünyaya salıverilmesi de yine ezoterik arkaplanı vermektedir. Küçük kızın küreden kovulan "tanrıça" olduğu da filmde vurgulanmaktadır. Filmdeki kadim ve çağdaş bilimler tutkunu dedenin torunu değil, genetik üretim sonucunda "kızı" olduğu vurgulanmakta ve aslında Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi kitabındaki Venüs olgusu kola alınarak “Tanrı” ve “Tanrıça” kavramları ve kadim metinler (dinozorlar), yeniden canlandırılmaktadır.
Jurassic World aynı zamanda o kadar güncel ki tüm dinozorların -bunu devletler, büyük şirketler, bireyler olarak da kodlayabilirsiniz- bundan böyle "doğada" kendi başlarına olacakları, yani dünyada yeni bir siyasal, etnik, dinsel, askeri, bilimsel, kültürel, ekonomik ve zihinsel ekoloji oluşacağı ve bunun da inanılmaz bir rekabet ortamı oluşturacağı "ifşa" edilmektedir.
Yani örgütlü, ittifaklı, birlikli, paktlı, birleşik, konfederal, federal gibi ne kadar "eski" model yapı varsa, modifiye dinozorlar, yani yeniden yaratılmış kadim teknikler tarafından önemli oranda tahrip edilecektir. İngiltere’nin Brexit’i, NATO tartışmaları, Doğu Akdeniz ihtilafları, Çin ve ABD ticaret savaşları, Ortadoğu, Asya ve dünyaya bir de Jurassic World penceresinden ve vizyonundan bakarsanız, “yenidünya düzeni” denen olgu için startın aslında yeni verilmekte olduğu da bellidir.
Jurassic World’deki modifiye veya yeniden üretilmiş genetik mucize, dinozorların yerine kadim tarihin karanlık sayfalarından fırlamış gibi duran örgütleri koyarsak aslında filmin hem ciddi bir deşifrasyon hem de yeni dönemin startını veren işaret fişeği olduğu artık açıktır. Jurassic World, bilim kurgu ve fantezi olarak nitelendirilebilirse de aslında bir küresel siyasal manifestodur. Ya da bütün bu yazılanların tersi de daha yoğun bir şekilde mi tedavüle alınacaktır?
Siyasal Jurassic World’e hoş geldiniz!
Sizin koruyucu mavi dinozorunuz var mı? Sizin bir “dinozor”la iletişim kurup onun dostluğunu kazanma yöntemleri hakkında bir uzmanlığınız var mı?