Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Süleymani'nin öldürülmesi: Geri adım mı yoksa intikam mı?

Kasım Süleymani, İran askeri kurumu içerisinde en üst düzey komutanlardan biri değildi ama en ünlüsüydü. Buna rağmen ABD’liler onu öldürdü. ABD geçmişte olmadığı kadar kendinden emin ve cüretkar görünüyor. Son 40 yılda İran rejimi yüzlerce ABD vatandaşını öldürse de Washington ilk kez doğrudan rejimi hedef aldı. Oysa geçmişte rejimin Lübnan’daki vekillerini hedef almakla yetinirdi.
ABD’nin İran’ın meydan okuması halinde hedef alabileceği İran hedefleriyle dolu bir bankası var. Dolayısıyla Tahran’ın ABD kuvvetlerini hedef almaya cüret etmesi uzak bir ihtimal. Bunun yerine, uçak, gemi, büyükelçilik, tesisler ya da doğrudan kişileri hedef alarak Avrupa ve Körfez ülkeleri gibi ABD’nin müttefiklerinin çıkarlarına saldırılar düzenleyerek intikam almaya yönelmesi daha muhtemel görünüyor.
İran’ın Afganistan, Suriye, Irak, Lübnan ve her yerde işbirlikçileri, ajanları var. Ama bu tür eylemler bile bozulan imajını düzeltmeyecek. Çünkü İran, tek bir ABD’liyi öldürmesine karşılık üç acı verici ve küçük düşürücü darbe aldı. ABD ilk olarak Irak sınırındaki İran üslerini bombaladı. ABD Büyükelçiliği’ne düzenlenen saldırıya karşılık Süleymani’yi öldürdü. Rl-Taci yolunda Iraklı milis güçlerin liderlerine hava saldırısı düzenledi.
Yıl sonuna kadar gelecek aylarda İran’ın doaylı intikam eylemleri düzenleyeceği tahmin ediliyor ancak bunun Başkan Donald Trump’ın kazanma şansını etkilmesi uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Dolayısıyla Tahran’ın önünde kötü bir durumda olduğunu itiraf etmekten başka çare yok. İçeride rejim karşıtı gösteriler İran’ı zayıflatırken, Irak’taki gösteriler de zor bir durumda bırakıyor. Ekonomik ambargo kaynaklarını tüketti ve İran’ı iflasla tehdit ediyor. Suriye’de İsrail kendisine acı verici darbeler indirdi. Rusya onu savunmayı reddetti. Trump yeniden seçilmesi durumunda kendi şartlarına boyun eğene kadar İran’ın boğazına takılan kılçık gibi durmayı sürdürecek.
İran rejimi, Süleymani’yi imparatorluğunun sembolü yapmak isteyerek ve onu ön plana çıkararak bir hata yaptı. Zaferi yerine yenilgisinin sembolü oldu. Süleymani uzun yıllar gizemli bir hayalet gibi yaşarken rejim tarafından ünlü bir yıldıza dönüştürüldü. Savaş meydanlarında, Halep’in yıkık caddelerinde, Irak’ın Musul şehrinin kapılarında, Lübnan’ın Baalbek şehrinde görülen kamusal bir şahsiyet haline getirildi.
Haşdi Şabi, Hizbullah ve Asaib Ehli'l Hak’tan silahlı gençler ve sakallı yaşlılarla fotoğrafları yayınlandı. Başka fotoğraflarda çocukları severken ya da mütevazi bir şekilde yere bağdaş kurmuş, askerlerle çay içerken gösterildi. Facebook’ta kendisi ve fanları adına onlarca hesap açıldı. Kendisi için hazırlanan ve Hollywood yıldızlarınınkine benzeyen posterlerde bir sinema yıldızı gibi gösterildi. Kendisi için bu halkla ilişkiler kampanyasını yürütenler, İran içindeki konumunu pekiştirmek istiyor gibiydiler. Ancak bütün bunlara rağmen Süleymani’nin başka yetkililer ile arasındaki anlaşmazlıklarının kokusu er geç ortaya çıkıyordu.
Son olarak; Dışişleri Bakanı Zarif, Süleymani’nin dış politikada kendisini dışlamasını protesto ederek istifasını sunmak zorunda kalmıştı. Ancak daha sonra geri adım atmış ve barıştıklarının kanıtı olarak Süleymani ile kameraların karşısına çıkmıştı. İran siyasi toplumunda görüntüler aldatıcıdır. Rafsanci, Ruhani ve Hamaney kamu önünde din ve takva sahibi,  yumuşak ve latif din adamları gibi görünürler ancak gerçekte binlerce kişinin katilidirler. Arkadaşlarının ve düşmanlarının kafataslarına basarak hayatın basamaklarını tırmanmışlardır.
İnsanların önünde kendisine çizmeye çalıştığı insani ve yıldız imajından uzakta Süleymani, dünyanın tanıdığı en tehlikeli İranlı şahıstı. Suriye’de gerçekleştirilen toplu katliamların hazırlık ve uygulama aşamalarına katılmıştı. Binlerce ailenin canlı canlı evlerinin enkazı altına gömülmesine neden olmuştu. Irak’ta şehirlere korku salan milis güçlerinin kurucusuydu.
Süleymani, İran’ın emperyal hayallerinin askeri komutanıydı ve onunla birlikte bu hayal de öldü. İran halkı nezdindeki ‘kahraman’ imajı kendi aleyhine döndü. Ülkenin dört bir yanını kaplayan son protestolar, bu yayılmacı politikayı da protesto etti ve Suriye, Irak ve Lübnan’dan vazgeçilmesini talep etti. Bunun yanında, kendisi ile Hamaney’in posterlerinin yakıldığı Irak ve Lübnan’daki büyük halk öfkesi nedeniyle de Süleymani ve projesi geriledi.