Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Irak'ta israf, yolsuzluk ve yoksulluk

2003’ten bu yana devam eden israf ve yolsuzluk nedeniyle Irak’ta yoksulluk oranının yükselmesi temel sorundur.
Irak’ın yıllık petrol geliri yaklaşık 70 milyar dolardır. Ne var ki, bu yüksek gelire rağmen ülkede yoksulluk oranının 2003 yılındaki işgalden bu yana yükseldiğini görürüz.
Irak toplumunda bu çöküşe yol açanın, kamu sektöründe yolsuzluk ve mali israf kanserinin benzeri görülmemiş şekilde yayılması olduğu aşikardır. Bu da, özellikle güney şehirlerinde işsizlik oranlarını artırdı.
Dünya Bankası’nın verdiği bilgiler, yoksul çocukların %50’sinin güney illerinde bulunduğunı belirtiyor. Bunun tek bir anlamı var o da yoksulluğun güney illerde sonbaharda başlayan ve devam eden halk hareketini ve geniş çaplı protestoları tetikleyen ana neden olduğudur.
Dünya Bankası’nın bilgileri, Irak’ın nüfusunun 38,5 milyona ulaştığına ve yoksulluk sınırının günlük 3,2 dolar olduğuna işaret ediyor. Eski planlama bakanı Selman el-Cumeyli 2016 yılında sosyal medya hesabından Irak’ta yoksulluk oranının yüzde 30’a, işsizliğin ise yüzde 20’ye yükseldiğini ifade etmişti. Öte yandan, Planlama Bakanlığı istatistikleri, 2018 yılında Irak illerindeki yoksulluk oranlarının, Süleymaniye yüzde 1,2, Erbil yüzde 3,8, Duhok yüzde 5.8, Kerkük yüzde 9,1  Ninova yüzde 34,5 Necef yüzde 10,8 Bağdat yüzde 12, Babil yüzde 14,8 Basra yüzde 14,8 Vasıt 26,1 Meysan yüzde 42,3 Divaniye yüzde 44,1; Musenna yüzde 52,5; Zikar yüzde 40,8 olarak kaydedildiğine işaret etti.
Planlama Bakanlığı Sözcüsü Abduzzehra el-Hindavi’ye göre, işgücü istatistikleri, işgücü piyasası koşullarında daha fazla gerilemeye işaret ediyor. 15-24 yaş arası gençlerin işgücü piyasasına katılma oranında belirgin bir düşüş kaydediyor.
Terörden etkilenen illerde işsizlik oranının iki katına yükseldiğini ve diğer illerde yüzde 11’e ulaşan işsizlik oranlarına kıyasla yüzde 21 şeklinde hesaplandığını gösteriyor. Burada, güney illerindeki yoksulluk ve işsizlik oranlarının, bu illere kadar uzanmayan terör değil milyar dolarlık hırsızlıklar nedeniyle yükseldiğine işaret edilmelidir.
Rakamlar, 2003 yılından itibaren partilerinin parlamento ve bakanlıkların başında olmasına rağmen güney illerinde ekonomik durumun gerilediğini açıkça göstermektedir.
Hindavi’ye göre, Irak’ta 2018 yılında yoksulluk oranları hakkında yapılan değerlendirme çalışması, 2014-2018 yılları arasında ailelerin harcama oranlarında değişlik kaydetti. Gıda harcamaları birinci sıraya yerleşerek yüzde 32’ye yükseldi. İkinci sırada yüzde 24 ile yakıt ve aydınlanma harcamaları, üçüncü sırada yüzde 12,1 ile ulaşım, dördüncü sırada yüzde 6,4 ile giyim, beşinci sırada ise yüzde 5,2 ile mobilya ve elektrikli ev aletleri için yapılan harcamalar yer aldı.
2018 yılı aile harcamaları ortalaması ayrıca, ailelerin %31’nin aylık 1 milyon dinardan (838 dolar) daha az, yüzde 48,2’sinin aylık bir ila iki milyon dinar, yüzde 14,6’sının iki ile üç milyon, yüzde 5,7’sinin üç milyon ve üzeri bir harcama yaptığını da açığa çıkardı.
İstatistikler, Irak’ta DEAŞ ve el Kaide teröründen kurtarılan bölgelerde yoksulluk oranının %41.2’ye, güney bölgelerinde %30’a, orta bölgelerde %23’e, Kürdistan bölgesinde %12.50 oranına ulaştığını gösteriyor. Bunun yanında, Irak nüfusunun %48’nin 18 yaş altı, bunların yüzde 23’nün yoksul, yoksul çocukların oranının Kürdistan’da yüzde 5, güney illerinde yüzde 50 olduğuna da işaret ediyor.
Öte yandan, kamu sektöründe çalışanların ve emeklilerin sayısı 5 milyonu aşkındır ve Irak bütçesinin yarısı maaşlarının ödenmesine tahsis edilmektedir.
 Bu da, kapsamlı bir kalkınma ve yatırım için gerekli fonların tahsis edilemediği anlamına gelmektedir. Ayrıca, 2013 yılında 73.1 olan kamu borcu, 2018 yılında 132,6 milyar dolara yükselirken, 2013 yılında 77,8 milyar dolar olan nakit rezervi 2018 yılında 40,8 milyar dolara düştü.
Irak’ta yoksulluk krizinin tezahürleri
Irak’ta yüksek yoksulluk oranları; savaşlar, iç silahlı çatışmalar, doksanlı yıllardaki uluslar arası ambargonun etkilerinden kaynaklanıyor. Fakat bu yoksulluğun ana sahnesi kaos, son 20 yılda devlet idaresinde benzeri görülmemiş israf ve yolsuzluktur. Oysa bu dönemde petrol fiyatları rekor seviyelerde seyretmiş ve varil fiyatı 100 doları aşmıştı. Petrol ihracatı en yüksek seviyelerini kaydetmiş ve günlük 3 milyon varili aşmıştı.
Son 20 yılda Irak’ta çocuklar arasındaki kanser vakaları oranları, 1991 yılından beri artan savaşlardan kaynaklanan kirlilik ve radyasyon sebebiyle yükseldi.
ABD merkezli Counter Bang sitesi, savaş kirliliği ve radyasyonlarını artmasının kansere yakalanma vakalarının yıllık 3 bin 500 - 4 bin arasında değişen oranlara ulaşmasına yol açtığı bilgisini verdi.
Bu artışın nedeninin, Irak’ın zayıflatılmış uranyum saçan 970’i aşkın ABD bomba ve roketleri ile bombalanması olduğunu belirtti. Bunun, kansere yakalanma oranlarını yüzde 600’e yükselttiğini ifade etti.
Savaşların devam etmesi ve gereken bakımın sunulmaması sonucunda Iraklı çocuklar arasında kanser yayıldı. Irak bütçesi rekor seviyelere ulaşmasına rağmen bu çocuklara gerekli sağlık bakımı yine de sunulmadı.
Yetkililer, ülkenin sahip olduğu parayı DEAŞ ile mücadeleye harcaması gerektiğini öne sürdüler. Halbuki gerçekte ve daha sonra açığa çıkmaya başladığı gibi, en büyük yolsuzluk operasyonları bizzat Sağlık Bakanlığı’nda gerçekleşiyordu.
Söz konusu yolsuzluklar, ithal edilen ilaçların fiyatlarının şişirilmesi ya da bugün Irak’ta “uydu hastaneler” olarak bilinen hastaneler aracılığıyla yapılıyordu.
Uydu hastaneler, filan yerde bir devlet hastanesinin inşa edildiği ve yıllık toplam yönetim harcamalarının binlerce hatta milyonlarca Irak dinarına ulaştığı öne sürülerek, yıllık bütçeden kendisine pay ayrılması sağlanan hastanelerdi.
Elbette gerçekte ne böyle bir hastane vardı ne de kendilerine harcama yapılan doktorlar, ilaçlar ve tıbbi cihazlar yoktu. Bu skandal, yaygın yolsuzluk nedeniyle istifa edip Cenevre’deki Dünya Sağlık Örgütü’ndeki görevine geri dönen eski sağlık bakanı Abdussaheb el-Alvan tarafından kamuya açıklanmıştı.
Iraklı aileler, çocuk onkoloji hastanesi ya da kanser tedavisi hastanelerinde çocuklarını tedavi ettirmek konusunda büyük zorluklarla yüzleşiyorlardı. Tedaviye başladıktan kısa bir süre sonra ailelere, tedavi parasını kendilerinin karşılamaları gerektiği söyleniyordu.
Irak’ta onkoloji konusunda yeterli uzman devlet  hastanesi olmadığı için aileler çocuklarını yurtdışındaki hastanelere nakletmek zorunda kalıyorlardı.
Basra İl Sağlık Müdürlüğü’nden bir kaynağın sızdırdığı raporlar, son savaşların yıkıcı etkilerinden çok çeken Basra’da çocuklar arasındaki kanser vakalarında olağanüstü bir artışa tanık olunduğuna işaret etti. Nitekim Glasgow Üniversitesi de bununla ilgili bir çalışma yürütmüştü.
Washington Irak’ı işgal ettiğinde savaşın temel amacının ülkedeki kitle imha silahlarını yok etmek olduğunu öne sürmüştü. Bugün işgalin üzerinden 20 yıl geçti ama bu silahlar bulunamadı. İktidar partileri ve milis güçleri gece gündüz Kudüs’ü kurtaracaklarını söyleyip duruyorlar ama bunun yerine doğu bölümü de işgal edildi. İktidar partileri Irak toplumunun ilerleyişinden bahsediyorlar ama benimsedikleri kota sistemi son hükümetin başarısızlığa uğramasına yol açtı.
Mevcut hükümeti kurma girişimini de sekteye uğratmak üzere. OPEC’in en büyük ikinci petrol üreticisi olan bir ülkede yoksuklluğun artması, Lübnan’dan alıntılanan ve şimdi Irak’ta da uygulanan kota sisteminin başarısızlığına açık bir kanıttır. Bu sistem her iki ülkede de başarısız olmuştur.
Irak’ta yoksulluk ile ilgili bilgi ve verilerin işaret ettiği gibi dini eğilimli partilerin, komşu Arap ülkelerine yönelik emelleri olduğunu gizlemeyen yabancı bir ülkenin yardımıyla elde ettikleri silaha rağmen iflas ettiklerini deklare edip Irak siyasi sahasından çekilme zamanı gelmiştir.