Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Moskova ve Tahran’ın Suriye’de çelişen çıkarları

Şüphesiz, ‘Rus ayısının’ 2015 yılında Suriye arenasına müdahalesi, o zamanlar çöküşün eşiğinde olan Esed rejimini kurtardı. Rejimin o ana kadar ayakta kalmasını sağlayan ise İran’dı. İran, Devrim Muhafızları'yla, Kasım Süleymanisi’yle, Hizbullah’ıyla, Irak, Afganistan, Pakistan, Yemen ve Körfez ülkelerinden getirdiği Şii milisleriyle bunun mümkün olmasını sağlamıştı.
Bilindiği üzere Beşşar Esed bir aralar Şam’ın merkezini koruma derdine düşmüştü. Zira savaş; tarihi ‘Meydan’ semtine, Filistinlilerin mukim olduğu Yermük’e ve Guta Vadisi’ne ulaşmıştı ve rejim son derece tedirgindi. O zamanlar Akdeniz sahilinde bir ‘Nusayri devletçiği’ kurulması dahi tartışılıyordu. Belki bazıları bu senaryoları abartmaktaydı, ancak en azından gündem buydu. Muazzam askeri gücü, ‘veto hakkı’, uluslararası ağırlığı ve şehir savaşlarındaki deneyimleriyle Ruslar savaşa müdahil olduğunda ise işin rengi değişti ve rejim çöküşten kurtulabildi. 
Ancak bir soru cevapsız kaldı veya cevabı ertelendi:  Sarıklı ‘İran Şahı’ ile yeni ‘Rus Çarı’ arasındaki işbirliği ve uyumun sınırları nedir?
Rusya, İslami gruplara karşı özel bir duyarlılığa sahip olan ve monarşi döneminden bu yana İran'ın kendisiyle kanlı bir tarihe sahip olan, Ortodoks Hıristiyan bir dokunuşa sahip laik bir ulus devlettir. İran ise şişirilmiş bir Pers milliyetçiliği içeren dini teokratik bir rejim tarafından yönetilmektedir. Bu ikisinin arası nasıl bulunabilir?
Üstelik her iki ülkenin, Suriye topraklarındaki siyasi ve jeopolitik çıkarları ile Akdeniz’in baştan çıkarıcı sahillerine ulaşma noktasındaki gayeleri çelişmektedir. Son zamanlarda Rus medyasında, Esed rejiminin ‘özgürleştirilmiş bölgelerdeki’ idari performansına yönelik eleştirilerin arttığını gördük. Esed’in Suriye’yi iyi yönetemediği, ihmalkâr davrandığı ve rejim unsurlarının Rusların tavsiyelerine uymayarak, Moskova’yı uluslararası çevreler nezdinde zor durumda bıraktığı konuşuluyor.
Rusya’nın tutumuyla ilgili kafa karışıklığı yaşanması üzerine, Humeyni rejiminin ‘yardakçısı’ Cevad Zarif hemen Şam’a koştu ve Beşşar Esed’le buluşarak İran’ın desteğini yineledi. İki liderin de korona salgınına karşı önlem amacıyla maske taktığı görülüyordu. Esed görüşme sonrası yaptığı açıklamada, ‘istisnai insani koşullara’ rağmen, bazı ülkelere (İran’ı kast ediyor) yaptırımları sürdürdüğü için Amerika Birleşik Devletlerine saldırdı.
Acaba Suriye’ye hâkimiyet hususunda Moskova ve Tahran arasındaki çıkar kavgası büyür mü? Yoksa Washington karşıtlığı Rusları ve İranlıları bir arada tutmaya devam mı eder?