Fayez Sara
Suriyeli gazeteci-yazar
TT

Şam’daki güç merkezlerinden resimler

Rusların skandalları nedeniyle Beşşar Esed ve rejimine karşı medya üzerinden yürüttükleri saldırının, rejimin kendi içindeki çatışmanın skandalları ile çakışması tesadüf değil.
Esed’e yönelik bu Rus saldırısı ilk değil. Ancak geçmişteki tüm saldırılardan farkı, daha güçlü ve geniş kapsamlı olması. Aynı anda ve ortak bir biçimde hem resmi hem de bağımsız medya üzerinden düzenlenmesi. Esed, yakınları ve hükümetinin imajına ve suçlarına odaklanan haberler aynı anda yayınlanmaya başladı. Sputnik News bu konuda yayınladığı ilk haberde, Suriye hükümetini ele aldı. Rejimin, muhafızlarının ve kurmaylarının servetlerine servet katmak için Rusya’nın paralarını almaya odaklanan politikalarını açıkladı. Haberde ayrıca hükümetin, kontrolü altındaki Suriyeli kitlelere ve zor ekonomik şartların üstesinden gelmesi için kendisine mali yardımlar sunan müttefiki Ruslara yalan söylediği, yaygın yolsuzluk faaliyetleri çerçevesinde bu yardımların boşa harcandığı eklendi. Bu yolsuzluk faaliyetleri kapsamında, yağmalanan paraların yurtdışına kaçırıldığı, Batılı bankalara yatırıldığı ya da gayrı menkul başta olmak üzere yatırım şeklinde kullanıldığı aktarıldı. Haber, Suriyeliler “Başbakan İmad Hamis hükümetinin icraatlarından ve yolsuzluğun artmasından memnun değil” ve Beşşar “zayıf, yolsuzluğu dizginleyemeyen ve Suriye’de uygun bir ekonomik ortam hazırlayamayan bir lider gibi görünüyor” ifadeleriyle sona erdi.
Sputnik, yayınladığı ikinci haberde, 1400 Suriyelinin katıldığı ve kendilerine Esed’i destekleyip desteklemediklerinin sorulduğu anketin özetini sundu. Buna göre, ankete katılanların yüzde 32’si 2021 yılında düzenlenmesi kararlaştırılan başkanlık seçimlerinde Esed’i destekleyebileceklerini söyledi. Haber, Esed’in destekçileri arasındaki popülaritesinin düşmesinin nedenini, “yolsuzluk ve ülkedeki ekonomik sorunların” yanı sıra yaşam standartlarının düşmesi, işsizlik, elektrik kesintileri, temel madde teminindeki sıkıntılar olarak açıkladı.
Üçüncü habere gelince, rejimin Suriye’deki Rus faaliyetleri ve yatırımlarına yönelik politikasını eleştirdi. Rus faaliyetleri için uygun koşulları sağlamadığını vurguladı ve koşulların “İstenilen düzeyde olmadığını” ifade etti. Hükümeti büyük Rus yatırımlarına engeller çıkarmak ve gerekçeler uydurmakla suçladı. Esed’in mevcut durumla başa çıkamadığını, Esed ile Mahluf ailelerinin bir örneği olduğu “mevcut nüfuzlu aileler sistemi ile yüzleşmek için gerekli siyasi irade ve kararlılıktan yoksun olduğunu” yazdı. Rusya’nın yolsuzluk nedeniyle elverişsiz olan Suriye ekonomisini yeniden inşa etmesi ve “Suriye’deki yolsuzluğu terörü yendiği yöntemle yenmesi” gerektiğinin altını çizdi.
Açıkça görüldüğü gibi üç haber de yalnızca yolsuzluk değil, reform yapmamak ve halkın güvenini yitirmek yönünden rejimin başına, ailesine ve hükümetine saldırlar ve eleştiriler içeriyordu. Bunlar ile aynı zamanda, Suriye rejimi içindeki yaygın yolsuzluğa değinen, Mahluf ve Esed ailelerinin milyarlarca doları yurtdışına, hatta bir bölümünü lüks daireler satın aldıkları Rusya’ya kaçırmalarına atıfta bulunan benzer haberler de yayınlandı. Bütün bu haberlerin ulaştığı sonuç şuydu: “Suriye halkı en temel yaşam gereksinimlerini bile karşılamakta zorlanırken Esed ailesi ve yakınları, aşırı bir lüks içinde yaşıyorlar. Kaosu, Esed ailesi yarattı ve DEAŞ ile mücadele gerekçesi ile savaş başlattı. Savaş sona erdi ancak ülke ne güvenliğe ne de istikrara kavuştu.”
Esed’i çevreleyen çember içinde halihazırda yaşanan yıkıcı çatışmalar, Rus medyasının yayınladığı haberlere özellikle de aileye yakın bir kişinin kurduğu ve yönettiği “Tekamul” şirketinin karıştığı skandal hakkında sızdırılan ayrıntılara daha fazla güvenirlilik kazandırdı. Bu ayrıntılara göre şirket, geçen yıl uygulamaya soktuğu “akıllı kart” aracılığıyla Suriyelilere ekmek satmakla görevlendirilmiş ve yine bu kart aracılığıyla gelirler karşılığında yakıt dağıtımını da üstlenmişti. 3 milyondan fazla karttan elde edilen gelirler, büyük bir servet oluşturmuştu.
“Tekamul Şirketi” ile ilgili skandalın ortaya çıkmasından sonra Suriye Ticaret Bakanı Atıf Neddaf, şirketin akıllı kart aracılığıyla ekmek dağıtımına müdahale etmesinin yasaklandığını açıkladı. Şam’da konu hakkında bilgi sahibi olanlar, bu skandalın başka şeylerle birlikte Mahluf ailesi tarafından sızdırıldığını belirttiler.
Buna ek olarak, Beşşar Esed’e yakın mal ve nüfuz sahibi iki isme de beklenmedik bir operasyon düzenlendi. Bunların ilki, dayısının oğlu ve daha önce babasının olduğu gibi Esed ailesinin paralarını idare eden kişi olarak bilinen Rami Mahluf. İkincisi, Beşşar’ın halasının oğlu ve Cumhurbaşkanlığı güvenlik şefi, yolsuzluk ve kirli işlerin sembol isimlerinden biri olan Dhu al-Himma Shalish (Zul el-Himme Şaliş). Bu iki isme karşı yapılan operasyon kapsamında Shalish’in bazı mallarına el konulurken, Mahluf’a ise nüfuzunu daraltmak için sert darbeler indirildi. Bunların en önemlisi, Mahluf’un faaliyetlerinin en önemlilerinden birini temsil eden “Bustan” yardım derneği, Syriatel ve yıllık yüz milyonlarca dolar gelir elde eden diğer şirketlerin elinden alınması ve doğrudan Esed’in yakınları ya da kendisine yakın isimlere bağlı yönetimlere teslim edilmesiydi.
Shalish, Mahluf ve kendilerine bağlı servet sahibi kimselere yönelik operasyonlar örtülü bir öfke, sessizlik ve uyum ile karşılandı. Bu da operasyonların Beşşar Esed’in kardeşi, Suriye Cumhuriyet Muhafızları’na bağlı 4. Fırka komutanı General Mahir Esed’i çevreleyen para, nüfuz ve yolsuzluk çemberine yönelmesini teşvik etti. Bu gelişmenin en belirgin ifadesi, Mahir Esed’in ekonomi ofisinin yetkililerinin tutuklanması haberi oldu. Ekonomi ofisi, General Mahir’in servetini artırmakla görevliydi. Ofis bunu, tarihi eser kaçakçılığı ve ticaretten 2019 yılında Yunanistan’da ele geçirilen uyuşturucu gemisi skandalının ortaya çıkardığı gibi uyuşturucu kaçakçılığına kadar her türlü faaliyet aracılığıyla yapıyordu. Yunanistan’da ele geçirilen gemi, taşıdığı uyuşturucunun bedeli yarım milyar avrodan fazla olduğu için dünyadaki en büyük uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarından biri sayıldı.
Kısacası, Suriye’yi yöneten rejimin seçkinler kulübündeki en önemli kişiler, milyonlarca Suriyelinin katledilmesi, tutuklanması, göç ettirilmesi, yoksullaştırılması gibi işlemeye alışkın oldukları suçlar dışında bir de dünyadaki hiçbir rejimde bir benzerinin bulunmadığı yozlaşmışlığın ve kötülüğün örneğidirler. Onlar, başarısızlığın, yolsuzluğun, hırsızlığın, yasadışı servet biriktirmenin ve yurtdışına para kaçırmanın en iyi örneğidir. Bütün bunlar, iktidardaki kişilerin yolsuzluğu hakkında daha fazla bilgi sahibi olan Suriyelilerin değil, iktidar kulislerinde gizliden ve açıktan dönen her şeyi çok iyi bilen rejimin müttefiki Rusların dile getirdikleri gerçeklerdir. Tüm bunlardan daha önemlisi, suçların ve suçluların gizlenmesinin zor olduğu bir dünyada söz konusu kişilerin artık üzeri örtülemeyen uygulamaları ile yolsuzluklarına sundukları kanıtlardır.