Hüseyin Şubukşi
TT

İkinci Soğuk Savaş!

Dünya bugün yıkıcı etkileri olan korona salgını kriziyle karşı karşıya bulunuyor. Bunun yanı sıra gerek ticari piyasaların bozulması gerekse de petrol fiyatlarının düşüşü sebebiyle ekonomik felaket yaşanıyor. Dünyanın en büyük iki ekonomik gücü arasında benzersiz bir gerilim var. Bunun, uluslararası ekonomi üzerinde beklenen etkisinin ne olabileceğini düşünmek veya sadece hayal etmek bile zor.
Bunlar eski dünya düzeninin tabutundaki yeni çivilerdir. Ancak konunun daha da derinine baktığımızda, bu gerginliğin sebebinin bir değer ve ilkeler çatışması olduğu görülür. Bu, iki hızlı trenin çarpışmasına benziyor. Dünya bunu yavaş bir şekilde meydana gelmiş gibi izliyor.
Çin uzun yıllar boyunca haklar ve özgürlükler karşısında baskıcı bir anlayışa sahip olan Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından yönetildi. Fakat ‘kapitalist takım elbisesini’ giyindi ve genel olarak uluslararası toplumu ve özellikle de Batı'yı ‘bu özel kulübün’ bir parçası olduğuna ikna etti. Bütün bunlar, Henry Kissinger'in Çinli lider Mao Zedong yönetiminin son günlerinde liderliğin üst düzey yetkilisi olan Deng Şiaoping ile başlattığı hassas bir programın parçasıydı. ABD, bir milyar tüketicinin bulunduğu bir pazara mallarını sokmak ve onları komünizmin duvarlarının arkasından çıkarmak amacıyla Çin'e açılmaya başladı. Batı ise yeni Çin kapitalizmini açıkça teşvik etti ve kutladı. Ekonomi uzmanı Loretta Napoleoni’nin ‘Maonomics’ isimli önemli kitabı bunun bir göstergesidir. Oded Shenkar ise etkili kitabı Çin Yüzyılı ile bu aşamayı oldukça başarılı bir şekilde anlattı.
Komünist Çin, Karl Marx gibi komünist ideolojinin önde gelen isimleri tarafından kabul edilmeyen şok edici bir iş modeli sundu. Ancak kapitalist Çin, özgürlükler yasaklayan yaklaşımını sürdürdü ve değer çatışmasını tırmandırdı. Her iki ülke anlaşmazlık, suçlama, yaptırım ve anlaşmalarla bugüne kadar geldi. Analistler iki ülke arasındaki durumu Soğuk Savaş olarak tanımlamayı seviyorlar. Fakat aslında bu sıcak bir savaştır. ABD, Çin’i açıkça salgının ana nedeni olmakla suçluyor, diplomatik bağları koparmak ve mümkün olan en büyük ekonomik yaptırımlar uygulamakla tehdit ediyor. Bunun, uluslararası ekonomi üzerinde doğrudan yansımaları olacaktır.
Çin ve ABD ekonomik bakımdan siyam ikizleri gibidir. Ayrılma diğerini ekonomik olarak yok edebilir. Bugün dünyanın krizden sonra nefes alabilmesi için gerçek bir fırsata ihtiyacı var. ABD ile Çin arasında sıcak bir savaş büyüklüğünde gerçekleşecek bir mücadeleyi kaldıramaz. Başkan Trump için çok önemli bir seçim yılında Cumhuriyetçiler savaş davullarını yükseltecekler. Trump, tüm ekonomik başarılarının virüs ile yerle bir olduğunu görüyor. Çin, virüs salgınıyla ilgili olarak kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmiyor. Bütün bunlar savaş kasırgasının sinyallerini veriyor.
Dünya bu zamanda, büyük ve etkili güçler arasında her zamankinden daha fazla kolektif eyleme ihtiyaç duyuyor. Çünkü her ülke bir şekilde bu iki devletin birinin safında yer almaya zorlanacak.
Dünya böyle bir kutupsal bölünmeyi kaldırmak için çok zayıf ve bitkin. Bu, ikinci bir soğuk savaş olacağı anlamına geliyor. 2020 yılı içerisinde daha fazla travma ve şok ile karşılaşacağız!